Başbakan Erdoğan'ın AK Parti 4. Olağan Büyük Kongresi'nde merakla beklenen konuşmasını yaptı.
Erzurum Ajans-AK Parti 4. Olağan Büyük Kongresi, Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Ekrem Erdem tarafından başlatıldı. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kongrenin yapılacağı Ankara Spor Salonu'na eşi Emine Erdoğan ile geldi. Önce salonun dışarısında bekleyen partililere selamlama konuşması yapan Erdoğan, daha sonra salona girerek, delegeleri ve tribünlerdeki partilileri selamladı. Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, salondakilere karanfil atarken, Erdoğan'ın kravat takmadığı gözlendi. Divan Başkanlığı'na 81 il başkanının imzasıyla Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin seçildi.
SEZAİ KARAKOÇ'TAN ŞİİRLE BAŞLADI
Başbakan Erdoğan, AK Parti kongresindeki tarihi konuşmasına Sezai Karakoç'un "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" şiirini okuyarak başladı. Bu arada salondan gözyaşlarını tutamayanlar görüldü. Mehmet Akif, Arif Nihat Asya gibi şairlerden dizeler de okuyan Erdoğan'a salonda bulunan bakanlar dahil kalabalık da yer yer eşlik etti.
İŞTE O ŞİİR
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır
Yoktan da vardan da öte bir
Var vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardı
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
ALPASLAN'IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI
"14 Ağustos 2001'de AK Parti'yi kurarken uzun soluklu mücadeleyi biliyorduk" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "AK Parti'nin mücadelesi adalet, kalkınma mücadelesidir. Bundan yaklaşık 950 yıl önce 26 Ağustos 1071'de Malazgirt Ovası'nda Sultan Alparslan beyaz atının üzerinden ordusuna şöyle seslenmişti: 'Ey kumandanlarım ey askerlerim bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettiği şu saatlerde, kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya şehit olur cennete girerim askerlerim. İşte atımın kuyruğunu bağladım, bir nefer gibi savaşa gireceğim. Üzerimde sultanlığa dair hiçbir alamet yok. Şehit olursam üzerimdeki beyaz elbise kefenim olsun kardeşlerim. Benimle birlikte savaşmakta yada benden ayrılmakta serbestsiniz. Yarabbi sana tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin için harbe giriyorum. Allah'tan başka sultan yoktur emir ve kader onun elindedir.'
"YOLUMUZ FATİH'İN, MUSTAFA KEMAL'İN, ERBAKAN'IN YOLUDUR"
İşte bu adanmışlık ve tevazuuyla savaşa giren Sultan Alparslan yüzlerce yıl sürecek bir medeniyetin kapılarını araladı. Osmangazi'nin ellerinde bir filize, bir fidana, o fidan göklere dal budak salan, toprağın denizi kapsayan, Fırat Dicle'den coşkun Tuna'yı kaplayan büyük bir çınara dönüştü. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet devleti bu çınarın gövdesinde kan dökmeden sevgiyle barışla geleceğe yürüdü. Bu çınarın gölgesinde ayrımcılık yoktur, zulüm yoktur, baskı yoktur, ötekileştirme yoktur. Süleymaniye vardır Selimiye vardır. Mostar Köprüsü vardır Dirina Köprüsü vardır. Kervansaraylar sebinler medreseler vakıflar vardır. Bu çınar kılıcın değil, silahın değil sevginin kardeşliğin kalemin gücüne inanan, bilgisayarın tuşlarına inanan bir medeniyet çınarıdır. Osmangazi'nin Fatih Sultan Mehmet'in Yavuz Sultan Selim'in Gazi Mustafa Kemal'in, merhum Adnan Menderes'in merhum Turgut Özal'ın merhum Necmettin Erbakan'ın yoludur. Yani bizim yolumuz birleştirmenin yoludur.
YENİ HEDEF 2071
Ne diyoruz? 'Büyük millet, büyük güç, hedef 2023' Ama bugün buradan bir şey daha hatırlatıyorum. O günleri bizler göremeyeceğiz. Kuvvet, kudret sahibi Allah'tır. Ama 2023 hedefinden sonra inşallah Cumhuriyetimizin 100. yılının dışında bir hedefimiz daha var. O da kuruluşun bininci yılı olacak. Hedef 2071. Rabbim nasip ederse bizler 2023'ü sizler de 2071'i inşa edeceksiniz. Sultan Alparslan'ın şehit olurken şu sözler bizim kulağımızda küpedir. 'Daha birkaç gün önce yüksek bir yerden orduma bakıyordum. Ayaklarımın altındaki toprağın titrediğini hissettim. Dünyanın hakimi benim diye kendi kendimle konuştum. Rabbim bana insanların en sefilini gönderdi. Savaşta yenilmiş bir esir, mahkum. Benden güçlü çıktı. Hançeriyle beni devirdi, beni tahtımdan canımdan etti. Evet azamet kibir, gurur, enaniyet yanıltıcıdır. Yeryüzünde kibirle yürüyenler her zaman kaybetmiştir.'
SURİYE'NİN BÜTÜN KAHRAMANLARINI SELAMLIYORUM
Suriye'ye de selam gönderen Başbakan Erdoğan, "Bugün buradan Suriye'nin bütün kahramanlarını saygıyla selamlıyorum. Halep'e, Şam'a, orada bağımsızlık mücadelesi veren, orada insanlık mücadelesi veren kardeşlerime yürekten selam gönderiyorum. Bu muhteşem salondan insanlığa bir anıt gibi yükselen Kudüs'ü hasretle selamlıyorum. Bu muhteşem salondan sevgililer sevgilisinin şehri Medine'yi, kıblemiz Kabe'ye hürmetle selamlıyorum" şeklinde konuştu.
Daha sonra Mehmet Akif Ersoy'un 'Asımın Nesli' isimli şiirinden bir bölüm okuyan Erdoğan, "Buradan bir kez daha söz veriyorum, şehitlerimizin hatırasını yere düşürmeyeceğiz" dedi. Erdoğan, "Onlardan devraldığımız emaneti namusumuz, onurumuz bilecek, şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine vatan için, millet için çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
TARİH ZALİMİN YANINDA ONLANLARI AFFETMEZ
Suriye politikası konusunda mesajlar veren Erdoğan, "Rusya'ya, Çin'e bunun yanında İran'a sesleniyoruz. Lütfen şu ana kadar olan tavrınızı tekrar gözden geçirin. Bu zalim yönetimlerin yanında olanları tarih affetmeyecektir" dedi. Azerbaycan'a destek mesajı gönderen Başbakan Erdoğan, "Ermenistan, Ermeniler, onların yerinde yer alanlar, içeride ve dışarıda fark etmez, bilsinler ki Azeri kardeşlerimizin hakları yerine gelmedikçe bizim tutumumuzda da bir değişme olmayacaktır" ifadelerini kullandı.
AŞIK VEYSEL SÜPRİZİ
Başbakan Erdoğan, konuşmasının 70. dakikasında "bir süprizim var" diyerek ünlü halk ozanı Aşık Veysel'in "Uzun İnce Bir Yoldayım" türküsünün dizelerini okudu. Erdoğan konuşmasına ara vererek bütün salonla birlikte bu türküyü dinledi. Bu esnada hem Erdoğan'ın hem de partililerin duygulandığı gözlendi.
YÜZDE 1'İN HAKKINI KORUMAK BOYNUMUZUN BORCU
AK Parti'nin sadece oy verenlerin iktidarı olmadığının ve bundan sonra da olmayacağının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti: "Biz kendisine oy verenlerin muhabbetiyle, onların teveccühüyle yetinenlerin değil biz Türkiye partisiyiz. Biz Türkiye'nin, 75 milyonun partisiyiz. Biz Türkün, Kürdün, Arabın, Lazın, Romanın, Çerkezin, Tatarın, Boşnağın yani herkesin partisiyiz. Biz Van'ın, Diyarbakır'ın, Çankırı'nın, Eskişehir'in, Aydın'ın, İzmir'in, Edirne'nin, Sinop'un, Hatay'ın, Konya'nın, Kayseri'nin, 780 bin kilometrekarenin partisiyiz. Biz yola çıkarken etnik, bölgesel, dini milliyetçilik yapmayacağız dedik. Her türlü ayrımcılığı reddeden, 75 milyon insanımızın tamamını kucaklayan bir anlayışla yola çıktık. Türkiye'nin ortak paydasının bütün kimlikleri taşıyacak kadar güçlü olduğuna inanıyorduk. Bu amaçla hiçbir komplekse kapılmadan demokrasi ve özgürlükler yolunda atılması gereken ne kadar adım varsa hepsini birer birer attık. 10 yıl boyunca hiç kimsenin hayat tarzına karışmadık, hiçbir baskının arkasında, yanında, tarafında olmadık. Tam tersine, herkesin hayat tarzına her zaman saygı duyduk, her zaman garanti altına aldık. Biz imtiyazlara dokunurken, imtiyazlarla en güçlü şekilde mücadele ederken, seçme özgürlüğünü olabildiğince genişleten bir parti olduk. Her türlü yaşam tarzı, teminatımız altında. Yüzde 99'la bile iktidar olsak yüzde 1'in hakkını, hukukunu, tercihlerini korumak, bizim boynumuzun borcu olarak kalacaktır."
CHP HEP DARBELERİN İÇİNDE
AK Parti'nin kurulduğu 14 Ağustos 2001'in öncesi ve sonrasında Anadolu'nun köy, kent ve beldelerine yaptıkları ziyaretlerde ayağında çarığı olmayan çocukların gözlerindeki ışığı, geçecekleri yollarda üzerlerinde yamalı elbiseleriyle saatlerce büyük bir umutla bekleşen yaşlı nineleri, muhabbet ve umutla sarılan yaşlı amcaları, bütün olumsuzluklara rağmen gönüllerindeki umudu zor muhafaza etmeye çalışan gençleri gördüklerini anlatan Erdoğan, "Onlar bizden gelip geçici değil, köklü çözümler bekliyorlardı. Gazi Mustafa Kemal'in başlattığı ama bizzat yakın arkadaşları tarafından inkıtaya uğratılan anlayışın, hoşgörünün demokrasinin, özgürlüklerin Türkiye'ye hakim kılınmasını istiyorlardı. Merhum Adnan Menderes'in talihsizce ve zalimce idam edilmesiyle yarım kalan reformların devam ettirilmesini istiyorlardı" diye konuştu. Ana muhalefet partisinin bütün darbelerin ya fiilen ya da fikren içinde olduğunu söyleyen Erdoğan, "Ana muhalefet partisinin içinde olmadığı bir darbe yoktur" eleştirisinde bulundu.
3 YIL DAHA GÖREVDEYİM SONRA...
AK Parti'ye son defa genel başkanlık yapacak olan Başbakan Erdoğan, kongrede geleceğe dair önemli mesajlar da verdi. Erdoğan, şunları söyledi: "Bu bir veda değil, bu bir es'tir, bitmeyen şarkının notaları arasında bir moladır. Bu yorgunluğun molası değil, bir ilkenin bir sözün vaadin yerine getirilmesidir. Bu kongremize yeni arkadaşlarımız da katılıyor. Bu süreci yepyeni isimlerle devam edeceğiz. Son kez genel başkanlığa aday oluyorum. Allah ömür verirse inşallah farklı unvanlar altında yine bir olacağız. Milletimizin hizmetinde olacağız. Partim bana nereye git derse oraya gideceğim. Burada tüm teşkilatımdan helallik diliyorum. Hepinize hakkımı helal ediyorum, siz de helal edin. Bu dava yolculuğum için gönlünü kırdığım kardeşlerim haklarını bana lütfen helal etsinler."