Erzurumajans-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP kongresinde ve grup toplantısında söylediği sözlere, "Bazı insanlar vardır ya yüzüne tükürseler yağmur yağıyor der. Bu da işte böyle pişkin biri" diye yanıt verdi.
Daha önce "Çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık" diyen Erdoğan, 6 milyona yakın oy alan HDP'yi asla muhatap almayacaklarını söyledi. Erdoğan konuşmasında Akademisyenlere yine sert sözlerle yüklendi.
İşte Erdoğan'ın açıklamasından satır başları:
BUNLAR YARIM BİLE DEĞİL ÇEYREK PORSİYON AYDIN
Birileri bu buluşmamızdan çok fena rahatsız oldu. Sizler Cumhurbaşkanlığına geliyorsunuz, işte bu görüntü birilerini adeta çıldırtıyor. Önceleri ima yoluyla eleştiriyorlardı, artık açıkça içlerindeki kini, nefreti, haseti ortaya koyuyorlar. Onların kafalarındaki Cumhurbaşkanı sadece belirli günlerde resepsiyonların verildiği, kanunların, kararnamelerin onaylandığı bir sırça köşk. CHP döneminde bir söz var, halk pilajlara akın etti vatandaş denize giremiyor. Bu güzel bir örnek. İstedikleri kadar debelensinler, çırpınsınlar. Koskoca ülkeyi, koskoca milleti bir avuç kerameti kendinden menkul seçkinin, akademisyen ve lümpenin yönettiği eski Türkiye artık yok. Artık sözün de, yetkinin de milletin elinde olduğu yeni Türkiye'nin inşası sürecindeyiz. Cem Karaca bu lümpen aydınlar için ne diyor biliyor musunuz; yarım porsiyon aydınlık diyor. Rahmetli çok bonkör davranmış. Bugün aydın geçinenler değil yarım, çeyrek porsiyon bile değil, istisnalar kaideyi bozmaz.
ONLAR TERÖRÜ SAVUNACAK BİZ SES ÇIKARMAYACAĞIZ!
Bu lümpen aydın takımı geçtiğimiz günlerde bir kez daha boy gösterdiler. Bu kez yüzlerindeki maskeyi biraz daha sıyırdılar. Esasen bu güruh milletimizin tarihine, kültürüne olan kinlerini buldukları her fırsatta sürdürüyorlar. Terör örgütünün propagandasını yayınladıkları bildiri ile alenen yaptılar. Hem bu milletin birliğini, beraberliğini bozmaya çalışacaksınız hem de hiçbir bedel ödemeden elinizi kolunuzu sallamadan devletten aldığınız maaşla veya sağladığınız kazançla hayatınızı sürdüreceksiniz. O günler geride kaldı. Türkiye demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Bir hukuk devletinde hiç kimsenin, kendilerine akademisyen diyenlerin suç işleme imtiyazı yoktur. Türkiye teröristlerle niye mücadele ediyor? Bizim mehmetçiklerimiz, polisimiz, polis yavrularımızı, köy korucularımız şehit olacak, onları şehit edenlerin yanında, arkasında olanlara biz ses çıkarmayacağız öyle mi? Kimse bunu bizden beklemesin.
SİYASETÇİ EFENDİ OLMAYA DEĞİL HİZMETKAR OLACAK
Terör örgütünün savunan siyasetçi terör örgütü gibi muameleyi haketmiştir. Siyasetçi dediğin ülkeye ve millete hizmet eder. Siyasetçi millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya gelirse değer kazanır. Bizdeki terör örgütü sevicisi adeta millete verdikleri zararla kendilerini ölçüyor. Akademisyen bilime yaptığı katkılarıyla, eserleriyle konuşur. Bu metnin uluslararası hiçbir karşılığı yok. Ne ülkemize ne de insanlığa katkılarını görmedik, duymadık. Şu anda terör örgütünün yanında yer alıyor musun, almıyor musun? Kendi ülkesine, milletine ihanet mahiyetindeki işlerde bunların adlarını işitiyoruz. Akademi dünyasının bu derecede çoraklaşmasının, verimsiz hale gelmesinin sebebini bu tür vesilelerle çok daha iyi anlıyoruz. Bunların ağababaları, Tanzimat'tan beri Osmanlı döneminde Osmanlı karşısı olmak, milli mücadelede milli mücadelenin karşısı olmaktır. Ben bunları eleştirince düşünce özgürlüğü diye feryada başlıyor. Siz eleştirince düşünce özgürlüğü, ben eleştirince düşünce özgürlüğüne engel öyle mi? Aydın namusu eleştirdiği kadar eleştirilmeyi de anlar.
İMZALADIĞINIZ BİLDİRİ TERÖR PROPAGANDASIDIR
Siz bu devletin kurumunda kariyer yaparak bugünlere geldiniz. Şimdi millete ihanet ediyorsunuz. Hiçbir şey değilse yediğiniz ekmeğe, milletin size sağladığı imkana saygınız olsun. Buradan bu akademisyenlere ve onları destekleyenlere sormak istiyorum; siz Türkiye'nin birliğinden, beraberliğinden yana mısınız değil misiniz? Şayet birlikten yanaysanız niçin vatandaşlarımıza saldıran terör örgütünün jargonuyla konuşuyorsunuz. Aydına terör örgütünün maşalığını yapmak yakışır mı? İmzaladığınız metninin mahiyetini bilmiyorsanız ayrı bir felaket, bilerek atıyorsunuz ayrı bir felaket. Bunun adı eleştiri değil ki, bunun adı terör örgütü propagandası.
BU ZİHNİYETTEN TİKSİNİYORUZ
Terör örgütü sivilleri hedef almamalı ama polise, askere, kamu görevlerine, kamu binalarına istediği gibi saldırabilir diyenler insanlıktan nasibini almamış aşağılığın aşağısı kişilerdir. Polis insan değil mi, asker insan değil mi? Bunlar sizin hedef tahtanız mı? Bunların görevi senin can, mal, nesil, akıl güvenliğini sağlamaktır. Bunun için çalışıyor. Ambulans şoförü, öğretmen, sağlık görevlisi bunlar insan değil mi, bunlar kime hizmet veriyor, kimin eğitimi, sağlığı hayat kalitesi için görev yapıyorlar. Bu zihniyetten tiksiniyoruz. Herkes karakterine, şahsiyetine uyan işler yapar. Bunlar ihanet çukurunda çırpınacaklardır. Biz de milletimizin, ülkemizin geleceği için çalışacak, gayret edeceğiz.
BİZ KEFENİMİZİ GİRDİK VE YOLA ÖYLE ÇIKTIK
Bu Teröristlerin tamamı etkisiz hale gelene kadar mücadelemiz sürecektir. Emniyet lojmanlarına saldırı, 4 yaşındaki bir sabinin, bir yavrunun, 13 yaşındaki Fırat'ın katledilmesini savunanlar terör örgütünün katlettiği tüm masumların vebaline ortaktır. Biz yola çıkarken bir şey söyledik; biz kefenimizi giydik ve yola çıktır. Bizim hayatımız bellidir, o an geldiğinde sahibi alacaktır. Bu millet huzur içinde, refah içinde yaşamalıdır, bunun için de gayret edeceğiz. Terör örgütünün tek amacının efendilerinin kendilerine verdiği vazifeyi yerine getirmek olduğunu biliyoruz. Bunun için önümüzdeki süreçte ne bölücü terör ne de onun devamındaki parti ve diğer yapılar asla muhatap alınmayacaktır. Bunlar yaptıklarıyla belediyeleriyle hesap verecektir. Biz de milletimizle vatandaşlarımızla oturacağız ve karar alıp hayata geçireceğiz.
BİZİM MÜCADELEMİZ TERÖRLE VE TERÖRİSTLERLE
Hakkari ve Şırnak taşınacak. Şehir yapılanmasına ne Hakkari ne de Şırnak müsait. Zaten tarihine baktığınızda Şırnak'ın asıl şehir merkezi Cizre'dir. Yüksekova coğrafi itibarıyla şehir olmaya çok daha uygun ve altyapıya müsaittir. Elinde silah olan da onu destekleyen de bu ihanetin bedelini ödeyecektir. Pişman olup güvenlik güçlerimize teslim olursa devletin şefkat kolları onlara açıktır. Buradan terör örgütü içindeki gençlere sesleniyorum, gelin yol yakınken bu yoldan dönün. Biz sizleri sokak köşelerinde, dağ başlarında, cezaevlerinde mahkum olarak değil, ailenize, ülkemize, milletimize hayırlı evlatlar olarak görmek istiyoruz. Yüzünüzdeki maskelerle değil alnınız ak görmek istiyoruz sizleri. Elinizde silahlarla değil, bilgisayarlarla görmek istiyoruz. Bizim mücadelemiz kardeşlerimizle değildir, terörle ve teöristlerledir.
ORALARDA ŞEHİRLEŞMEYİ VE DÖNÜŞÜMÜ YAPACAĞIZ
Dağdakiler ve akademisyen geçinenler, müsvetteler devlet Kürtler'e karşı katliam yapıyor diyorlar. Kürt kardeşlerimiz bizim kardeşlerimizdir. Kimsenin Kürt vatandaşlarımıza kardeş demediği zamanda ben bir Başbakan olarak kardeşlerim dedim. O bölgelere hizmet götürdük. Havalimanlarından bölünmüş yollara, hastanelerden okullara kadar hiçbir ayrıma tabi tutmadan bu adımları biz attık. Hala da atmaya devam ediyoruz, edeceğiz. Şu operasyonlar bittikten sonra da süratle hükümetimiz bölgedeki şehirleşmeyi, kentsel dönüşümü süratle ele almak suretiyle bu bölgedeki mevcut yapı Allah'ın izniyle, o özgün mimarıyla yapılacaktır. Terör örgütü bölgeye sadece kan, acı, gözyaşı sunmuştur.
TÜRKİYEMİZİ ÇOK DAHA ÜST SEVİYELERE ÇIKARMAK İSTİYORUZ
Bunların kazandıkları belediyeleri görüyoruz. Hizmet diye bir şey var mı? Sadece bomba döşüyorlar. İçme suyu kanalı açıyorlar mı? Devletin gönderdikleri parayı dolaylı yollarla teröristlere Kandil'e gönderiyorlar. Topraklar hüdainabit, rastgele elde edilmedi. Şehitlerimiz geliyor, ama onlar peygamberlik makamından sonraki en yüce makamda yerlerini alıyorlar. Bazı şehit babalarımızı aradığım da söyledikleri ifadeler bizim geleceğimize umudumuzu arttıyor. Devletimizi kaybettiğimiz de vatanımızı da istiklalimizi de kaybederiz. Vatanlarını kaybeden insanların başlarına neler geldiklerini hep birlikte görüyoruz. Türkiye'nin son 13 yılı geçmişin yanlışlarını, eksikliklerini konuşmak, tartışmak bakımından herhalde hiçbir dönemle mukayase dahi edilemez. Bu dönem için Türkiye sessiz bir devrim gerçekleştirdi. İnşallah 2013'e kadar demokraside ve kalkınmada Türkiyemizi çok daha üst seviyelere çıkarmak istiyoruz.
BÖLGEMİZDEKİ KANDIRILMIŞ GENÇLERİMİZE VE VATANDAŞLARIMIZA GÜVENİYORUM
Başta yeni Anayasa olmak üzere bu çerçevede yapılanları takip ediyoruz. Başkanlık sisteminin idari noktada değişim için gerçekleşmesinin önemine inanıyorum. Her başarı 78 milyon vatandaşımızın tamamının hayat kalitesini yükseltmiştir. Ekonomik kalkınmayı hızlandırmaya yönelik bir çalışma içindeyiz. Ülkemizde patlatılan her silah, atılan her bomba, tahrip edilen her bina, sabote edilen her hizmet Türkiye'nin bu hedeflere ulaşmasını engellemeye yöneliktir. Bu millete yapılan her saldırı, coğrafyamızın geleceğini tanzim amaçlıdır. Bu gerçeği görmek için sadece biraz izan ve vicdan lazımdır. Bölgemizdeki kandırılmış gençlerimize ve vatandaşlarımıza da güveniyorum. İnşallah örgüt büyük bir hevesle beklediği bahar bu müsibeti söküp attığımız güzel günlerin müjdeleyicisi olacaktır.
HİÇBİR SÖZÜN KAFİ GELMEDİĞİNİ ÜZÜNTÜYLE GÖRÜYORUM
Kesinlikle girmemem gereken bir tartışma var. Bu bir deği, iki değil, üç değil, beş değil. Ana muhalefet partisinin genel başkanı hem parti kongresinde hem de grup toplantısında yine çirkin yüzünü göstermiş. Bu zat bir süredir şahsımla, ailemle ilgili ağzına ve kişiliğine yakışmayan bir şekilde bir namus ve şeref edebiyatı tutturmuş gidiyor. Bundan kazandığım tazminatlar artarak devam ediyor. Aslında kendisine bunun cevabını hiçbir şekilde karşılık veremeyeceği, veremediği şekilde müteaddit defa ifade ederim. Bazı kişiler vardır ya yüzüne tükürsen yağmur yağıyor derler ya, bu da öyle. Hiçbir sözün kafi gelmediğini üzüntüyle görüyorum. Hakimleri, savcıları, YSK'yı da hedef alıyor. Nerede, ne zaman kime çatacağı belli olmayan kişiler için 'serseri mayın gibi' der halkımız. Bu da öyle, ne zaman çıkıp bulaşacağı belli olmuyor. 1 Kasım seçimleri öncesinde de birileri işte sayın başbakana hükümeti kuramadı öyleyse ana muhalefetin başkanına bu görev verilmelidir diye yazıp çizdiler. Ben o zamanlar Cumhurbaşkanı külliyesinin adresini bilmeyene benim verilecek ve kaybedilecek zamanım yoktur demiştim.
HANGİ NAMUSTAN HANGİ ŞEREFTEN BAHSEDİYORSUN?
Neredeyse 2016'nın Ocak ayını bitiriyoruz. Bu zat hala 7 Haziran'ın davasını güdüyor. Siyaset bilmediği belli, hesap da bilmiyor. Bahsettiği konunun da ne anayasayla, ne yeminle ilgisi yok. 7 Haziran'da 400 demiştim, 1 Kasım'da 550 dedim. Bu zatın karın ağrısını da dökerim ama ben bunları konuşmaktan hicap duyarım. Bu namus ve şeref fukaraları için vakit harcamak bana zul geliyor. Teröristleri savunan bu değil mi, hangi namustan, hangi şereften bahsediyorsun?
BİR DERECE OLMADIĞI İÇİN AKLINI ÖLÇEMİYORUZ
SSK'yı batıran bu adam değil mi? Nice vatandaşlarımız bunun SSK'nın başında olduğu dönemde hastanelerin odalırında ne halde olduklarını bilmiyor mu? O hastanelerin hali neydi? İlacımızı alamıyorduk, hatırlayın o günleri. Afedersiniz odalara girmek mümkün değildi. Koğuşlara girmek mümkün değildi. Bir hastanenin en önemli eyi hijyendi, hijyen sözkonusu değildi. Hijyenle bizimle bu ülke tanıştı. Ana muhalefeti temsil etme şerefini elde etmiş, ülkenin, milletin geleceği için tek bir hayırlı projesi, sözü, hizmeti vaki değil. Bıraksanız memleketi batırır. Neresinden tutsanız elinizde kalan bir zavallı. Bunun herhangi bir eseri olmadığı için akıl derecesini ölçemiyoruz. Akıl sağlığını bilmiyoruz. Boş konuşmanın dışında bir varlık gösteremeyen, herhangi bir vasfı zaten olmayan bir kimseye şimdi ne diyeyim. Terör örgütünü kalpten gelen buğz ile kınamayan bu zavallıyı ademe mahkum ediyorum. Milletin yok saydığı bu zatı ben niye adam yerine koyayım ki?
KENDİ KÜFÜRLERİ İÇİNDE ÇIRPINSIN DURSUN
Kendi kifayetsizlikleri, küfürleri, hakaretleri içinde çırpınsın dursun. Hiçbir kötü, hiçbir iğrençlik bizi yolumuzdan alıkoyamadı, alıkoyamayacak. Allahımızla ilgili bir açıklama yaptı hiç ona girmeyeceğim. Gaf üstüne gaf yapıyor, bilerek inanarak konuşmuyor çünkü. Allah onu ıslah olsun, bizim yâr ve yardımcımız olsun inşallah
(Cumhuriyet)