Erzurumajans-Cumhurbaşkanı Erdoğan, "5 Nisan Avukatlar Günü" dolayısıyla bazı avukatları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kabul etti. Kabulde avukatlara hitap eden Erdoğan, terörle mücadeleden dokunulmazlık dosyalarının kaldırılmasına kadar önemli mesajlar verdi. Erdoğan, Türkiye'yi 'savaş ülkesi' olarak suçlayan Batılı ülkeleri İnebahtı Deniz Savaşı'nı örnek göstererek uyardı.
Güvenlik güçlerinin teröristlerle mücadelelerini başarı, fedakarlık ve hassasiyetle yürüttüğünü belirten Erdoğan, "Şehitlerimiz oluyor, şüphesiz ki ciğerimiz, yüreğimiz dağlanıyor. Gün geliyor bizler de anneler gibi mahzun hale düşüyoruz ama biz şunu da biliyoruz: Bu araziler tapu kadastrosundaki tarla değildir, nasıl ki imar girdiği zaman arsa olursa bu vatan toprakları da şüheda kanıyla ıslandığı zaman vatan olur. Bunun tarihi de böyle ve bizim bu vatan topraklarımızı ne yazık ki o kendilerine göre operasyon yapıp da oraları adeta bir tarla haline dönüştürmek isteyenlere şu anda bizim güvenlik güçlerimiz, askerimiz, polisimiz, köy korucumuz gerekli dersi veriyor. Belki biz bir ölüyoruz ama en az on da yirmi de otuz da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor" dedi.
"BUNLAR BİZİM VATANDAŞIMIZ DAHİ OLAMAZLAR"
"Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkarma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar" ifadesini kullanan Erdoğan, "Demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere, hukuk devleti ilkesine halel getirmeden, ülkemizin ve milletimizin bekasını güvence altına alacak adımları süratle atmalıyız. Şunu hiçbirimiz bir an bile olsa aklımızdan çıkarmayalım, bizim gidecek başka bir vatanımız yoktur. Vatanını kaybetmenin, özgürlüğünü yitirmenin, rüzgarın önünde savrulan bir yaprak gibi sürüklenmenin ne demek olduğunu işte bölgemizdeki gelişmelere bakınca görüyoruz" diye konuştu.
"KİM Kİ BU VATANA GÖZ DİKERSE..."
Görmediği, tanımadığı ancak eserleriyle kendisini çok sevdiğini dile getirdiği Arif Nihat Asya'nın "Vatan" şiirine atıf yapan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ezanımdan alışıp tekbire, buldunuz mutluluk imanımla, vatan ettim sizi ey topraklar, beş vakit damgalayıp alnımla.' Milletimiz bu toprakları her karışına döktüğü kanla, beş vakit alnıyla damgalayarak vatan etmiştir. Her kim ki bu vatana göz dikerse önce bin yıldır ödediğimiz bedellere baksın, adımını ona göre atsın, zira o adım son adımı olabilir. Bu sözüm, farklı isim ve söylemlerle ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin birliğini hedef alan herkesedir. Eğer buna 'meydan okuma' deniyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne kem gözle bakan, kötü niyet besleyen herkese milletim adına, cumhurbaşkanı sıfatıyla ben de meydan okuyorum.
Bu topraklarda ilelebet ezanlarımız susmayacak, susmadığı gibi, bayrağımız inmeyecek, bugüne kadar inmediği gibi, milletimiz bölünmeyecek, bugüne kadar bölünmediği gibi, vatanımız parçalanmayacak, bugüne kadar parçalanmadığı gibi, devletimiz de yıkılmayacak Allah'ın izniyle yıkılmayacak, bugüne kadar yıkılmadığı gibi. Burada hep beraber dimdik duracağız. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep beraber Türkiye olacağız."
"DOKUNULMAZLIK MESELESİNİN BİR AN ÖNCE HALLİ GEREKİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarına ilişkin, şunları kaydetti:
"Son dönemlerde gündemde olduğu halde ağırdan alınan dokunulmazlık meselesinin bir an önce halli gerekir ve buradaki yanlış tanımlamaları kulak vermemek gerekir. Hala 'acaba öyle mi olur, böyle mi olur.' Bunun öylesi böylesi yok, nasıl olacağı ortada, belli bir an önce mesafe kat edip kim geliyorsa onlarla beraber yola devam edip yasal düzenlemeyi parlamentodan süratle çıkarmak lazım. Bunu geciktirmenin de anlamı yok, ipe un sermenin de anlamı yok. Hala birileri ipe un seriyor. Yok 'şuraya kadar mı, buraya kadar mı?' Her şey ortada, gelen sayı da ortada, hepsi ortada. Bunlar işte Sayın Başbakan çıktı açıklama yaptı. Buyrun, hangi partiden olursa olsun hepsi de ortada, bunların dokunulmazlıklarının kaldırılması. Yargı ortada, burada yargılama mercii siyaset mi? Değil. Yargı topu nereye attı? Parlamentoya attı. Şimdi parlameto burada yargılama yapacak durumda mu? Parlamentoya düşen nedir? Yargılamanın önünde açmaktır. Parlamento yargılamanın önünü açsın, bıraksın yargıya. Yargı ne karar verecekse o kararı versin. Bize düşen de 'hayırlı olsun' demektir. Bu adımın atılması lazım, aksi takdirde her yerde bakıyorsunuz esiyorlar, gürlüyorlar ve istedikleri gibi de hareket ediyorlar."
"ARTIK BU DEVLETİN TERÖRİSTLERLE OTURUP KONUŞACAK HİÇBİR MESELESİ YOK, O İŞ BİTTİ"
Terörle mücadele konusunda değerlendirmelerini sürdüren Erdoğan, "Hiçbir zaman şu anlayışın içerisinde de olamayız, 'Oturalım, konuşalım.' Artık bu devletin bu teröristlerle oturup konuşacak hiçbir meselesi yoktur, o iş bitmişti" dedi.
Terörün sonlandırılması için daha önce atılan adımlara dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sizler, hepiniz hukukçusunuz, biz 'Demokratik Açılım' dedik mi? Dedik. Adım atıldı mı? Atılmadı. 'Milli Birlik ve Kardeşlik' dedik mi? Dedik. Peki yaklaştılar mı? Hayır. Bundan daha güzel bir şey olur mu, milli birlik diyoruz, kardeşlik diyoruz. Yaklaşılmadı. Bunu da açtık. Bunlar hepsi Başbakanlığım döneminde olan işler, atılan adımlar. Son olarak bir adım daha attık, 'Çözüm Süreci' dedik. Orada da aynı durumla karşı karşıya kaldık. Cumhurbaşkanlığım döneminde de netice alamayınca ne dedim, 'Artık bu kaldırılmıştır' demedim, 'Buzdolabına konulmuştur' dedim. Bunu niye dedim? Silah, her şey bırakılır, bu iş biter, bunlar gömülür -betona gömülür, toprağa değil- veya güvenlik güçlerimiz bunlara bunun bedelini ödetir, ondan sonra da biz zaten ülkede 79 milyon refah, huzur içinde olduktan sonra zaten bunlara ihtiyaç yok, yola devam ederiz. Şuanda da atılan adımlar budur."
"ÇOK ENTERESAN, BATI DÜNYASI BİR ALEM"
Batılı ülkelerin, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşanan terör olaylar üzerinden "Türkiye'yi savaş ülkesi" olarak yansıttığını vurgulayan Erdoğan, "Dikkat ediyorum, çok enteresan, Batı dünyası bir alem, yaptıkları işler, şuanda malum Güneydoğu'da operasyonların yapıldığı yerlerdeki çektikleri bazı filmler, şunlar bunlar... Bunlarla sanki dört tane ilde olan tüm Türkiye'de oluyormuş gibi bir 'savaş ülkesi' olarak Türkiye'yi gösterme gayretleri. Türkiye, sadece oradaki üç dört tane vilayet değil, bizim 81 vilayetimiz var, 780 bin kilometrekare vatan topraklarımız var" ifadelerini kullandı.
Batılı ülkelere İnebahtı Deniz Savaşı'nı hatırlatarak yanıt veren Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnşallah oralarda, hani İnebahtı bozgununda oldu ya, oradaki komutan sıkıntıya düştü ve o zaman Sokullu, komutana talimatını verdi, 'Paşa paşa, sen bu devleti ne sanırsın ki, bu devlet kadırgalarının tüm direklerini gümüşten yapar, yelkenlerini de atlastan yapar. Mücadeleye aynı kararlılıkla devam edeceksin' der. Biz şuanda plansız, projesiz, altyapısı olmayan oraları Allah'ın izniyle kentsel dönüşüm, değişim projeleriyle birlikte -hele hele Sur, Başbakanlığım döneminde orayla ilgili yaptırdığım plan ve projeler vardı- tarihi eserlerin hepsinin dört dörtlük ortaya çıkarılacağı, o tarihi eserler yeniden meydana çıkarılmak suretiyle altyapısı en ideal yapılmak suretiyle yeni, bu operasyonların yapıldığı yerde şehirlerin inşa ve ihyasını şuanda hükümetimizin yapma vaadi var ve bunun adımları da zaten atılıyor ve bu adımları atarak inşallah bölge çok daha güzel bir hale gelecektir."
"BİZİ ANLAMAK İSTEYENLER VAN'A BAKSIN"
Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, uhuvvetimizi daim kılsın" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizi bu noktada anlamak isteyenler Van Depremi'nde, Van'a baksınlar, Erciş'e baksınlar, Edremit'e baksınlar. Oraları gördükleri zaman, 5.5-6 milyar oraya harcama yaptık. Yani eski rakamla katrilyon. 1.5 yılı bile bulmadı, o kadar kısa sürede bunu yaptık. Bingöl'e baksınlar, Bingöl Depremi'nde 8 ayda yeni bir Bingöl'ü nasıl inşa ettik o deprem bölgesinin oralarda. Simav'a baksınlar, nasıl Simav'ı bu hale getirdik, onu görsünler. Biz hep eserlerimizle övündük, bundan sonra da övünmeye devam edeceğiz ve hiçbir zaman biz yıkmaya gelmedik, hep yapmaya geldik. Yine yapmaya devam edeceğiz. Rabbim'den bir kez daha şehitlerimize rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyorum. Yaralılarımıza şifa temenni ediyorum."
5 Nisan Avukatlar Günü'nü kutlayan Erdoğan, avukatlara meslek hayatlarında başarı dileyerek sözlerini tamamladı.
Programda, Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) Genel Başkanı Avukat Hüseyin Kaya ve İzmir Şube Başkanı Avukat Abdulvahap Karakuş, Arapça "Vav" harfi şeklinde, teller kullanılarak yapılan el işlemeli tablo hediye etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "5 Nisan Avukatlar Günü" dolayısıyla bazı avukatları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kabul etti. Kabulde avukatlara hitap eden Erdoğan, terörle mücadeleden dokunulmazlık dosyalarının kaldırılmasına kadar önemli mesajlar verdi. Erdoğan, Türkiye'yi 'savaş ülkesi' olarak suçlayan Batılı ülkeleri İnebahtı Deniz Savaşı'nı örnek göstererek uyardı.
Güvenlik güçlerinin teröristlerle mücadelelerini başarı, fedakarlık ve hassasiyetle yürüttüğünü belirten Erdoğan, "Şehitlerimiz oluyor, şüphesiz ki ciğerimiz, yüreğimiz dağlanıyor. Gün geliyor bizler de anneler gibi mahzun hale düşüyoruz ama biz şunu da biliyoruz: Bu araziler tapu kadastrosundaki tarla değildir, nasıl ki imar girdiği zaman arsa olursa bu vatan toprakları da şüheda kanıyla ıslandığı zaman vatan olur. Bunun tarihi de böyle ve bizim bu vatan topraklarımızı ne yazık ki o kendilerine göre operasyon yapıp da oraları adeta bir tarla haline dönüştürmek isteyenlere şu anda bizim güvenlik güçlerimiz, askerimiz, polisimiz, köy korucumuz gerekli dersi veriyor. Belki biz bir ölüyoruz ama en az on da yirmi de otuz da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor" dedi.
"BUNLAR BİZİM VATANDAŞIMIZ DAHİ OLAMAZLAR"
"Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkarma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar" ifadesini kullanan Erdoğan, "Demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere, hukuk devleti ilkesine halel getirmeden, ülkemizin ve milletimizin bekasını güvence altına alacak adımları süratle atmalıyız. Şunu hiçbirimiz bir an bile olsa aklımızdan çıkarmayalım, bizim gidecek başka bir vatanımız yoktur. Vatanını kaybetmenin, özgürlüğünü yitirmenin, rüzgarın önünde savrulan bir yaprak gibi sürüklenmenin ne demek olduğunu işte bölgemizdeki gelişmelere bakınca görüyoruz" diye konuştu.
"KİM Kİ BU VATANA GÖZ DİKERSE..."
Görmediği, tanımadığı ancak eserleriyle kendisini çok sevdiğini dile getirdiği Arif Nihat Asya'nın "Vatan" şiirine atıf yapan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ezanımdan alışıp tekbire, buldunuz mutluluk imanımla, vatan ettim sizi ey topraklar, beş vakit damgalayıp alnımla.' Milletimiz bu toprakları her karışına döktüğü kanla, beş vakit alnıyla damgalayarak vatan etmiştir. Her kim ki bu vatana göz dikerse önce bin yıldır ödediğimiz bedellere baksın, adımını ona göre atsın, zira o adım son adımı olabilir. Bu sözüm, farklı isim ve söylemlerle ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin birliğini hedef alan herkesedir. Eğer buna 'meydan okuma' deniyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne kem gözle bakan, kötü niyet besleyen herkese milletim adına, cumhurbaşkanı sıfatıyla ben de meydan okuyorum.
Bu topraklarda ilelebet ezanlarımız susmayacak, susmadığı gibi, bayrağımız inmeyecek, bugüne kadar inmediği gibi, milletimiz bölünmeyecek, bugüne kadar bölünmediği gibi, vatanımız parçalanmayacak, bugüne kadar parçalanmadığı gibi, devletimiz de yıkılmayacak Allah'ın izniyle yıkılmayacak, bugüne kadar yıkılmadığı gibi. Burada hep beraber dimdik duracağız. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep beraber Türkiye olacağız."
"DOKUNULMAZLIK MESELESİNİN BİR AN ÖNCE HALLİ GEREKİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarına ilişkin, şunları kaydetti:
"Son dönemlerde gündemde olduğu halde ağırdan alınan dokunulmazlık meselesinin bir an önce halli gerekir ve buradaki yanlış tanımlamaları kulak vermemek gerekir. Hala 'acaba öyle mi olur, böyle mi olur.' Bunun öylesi böylesi yok, nasıl olacağı ortada, belli bir an önce mesafe kat edip kim geliyorsa onlarla beraber yola devam edip yasal düzenlemeyi parlamentodan süratle çıkarmak lazım. Bunu geciktirmenin de anlamı yok, ipe un sermenin de anlamı yok. Hala birileri ipe un seriyor. Yok 'şuraya kadar mı, buraya kadar mı?' Her şey ortada, gelen sayı da ortada, hepsi ortada. Bunlar işte Sayın Başbakan çıktı açıklama yaptı. Buyrun, hangi partiden olursa olsun hepsi de ortada, bunların dokunulmazlıklarının kaldırılması. Yargı ortada, burada yargılama mercii siyaset mi? Değil. Yargı topu nereye attı? Parlamentoya attı. Şimdi parlameto burada yargılama yapacak durumda mu? Parlamentoya düşen nedir? Yargılamanın önünde açmaktır. Parlamento yargılamanın önünü açsın, bıraksın yargıya. Yargı ne karar verecekse o kararı versin. Bize düşen de 'hayırlı olsun' demektir. Bu adımın atılması lazım, aksi takdirde her yerde bakıyorsunuz esiyorlar, gürlüyorlar ve istedikleri gibi de hareket ediyorlar."
"ARTIK BU DEVLETİN TERÖRİSTLERLE OTURUP KONUŞACAK HİÇBİR MESELESİ YOK, O İŞ BİTTİ"
Terörle mücadele konusunda değerlendirmelerini sürdüren Erdoğan, "Hiçbir zaman şu anlayışın içerisinde de olamayız, 'Oturalım, konuşalım.' Artık bu devletin bu teröristlerle oturup konuşacak hiçbir meselesi yoktur, o iş bitmişti" dedi.
Terörün sonlandırılması için daha önce atılan adımlara dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sizler, hepiniz hukukçusunuz, biz 'Demokratik Açılım' dedik mi? Dedik. Adım atıldı mı? Atılmadı. 'Milli Birlik ve Kardeşlik' dedik mi? Dedik. Peki yaklaştılar mı? Hayır. Bundan daha güzel bir şey olur mu, milli birlik diyoruz, kardeşlik diyoruz. Yaklaşılmadı. Bunu da açtık. Bunlar hepsi Başbakanlığım döneminde olan işler, atılan adımlar. Son olarak bir adım daha attık, 'Çözüm Süreci' dedik. Orada da aynı durumla karşı karşıya kaldık. Cumhurbaşkanlığım döneminde de netice alamayınca ne dedim, 'Artık bu kaldırılmıştır' demedim, 'Buzdolabına konulmuştur' dedim. Bunu niye dedim? Silah, her şey bırakılır, bu iş biter, bunlar gömülür -betona gömülür, toprağa değil- veya güvenlik güçlerimiz bunlara bunun bedelini ödetir, ondan sonra da biz zaten ülkede 79 milyon refah, huzur içinde olduktan sonra zaten bunlara ihtiyaç yok, yola devam ederiz. Şuanda da atılan adımlar budur."
"ÇOK ENTERESAN, BATI DÜNYASI BİR ALEM"
Batılı ülkelerin, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşanan terör olaylar üzerinden "Türkiye'yi savaş ülkesi" olarak yansıttığını vurgulayan Erdoğan, "Dikkat ediyorum, çok enteresan, Batı dünyası bir alem, yaptıkları işler, şuanda malum Güneydoğu'da operasyonların yapıldığı yerlerdeki çektikleri bazı filmler, şunlar bunlar... Bunlarla sanki dört tane ilde olan tüm Türkiye'de oluyormuş gibi bir 'savaş ülkesi' olarak Türkiye'yi gösterme gayretleri. Türkiye, sadece oradaki üç dört tane vilayet değil, bizim 81 vilayetimiz var, 780 bin kilometrekare vatan topraklarımız var" ifadelerini kullandı.
Batılı ülkelere İnebahtı Deniz Savaşı'nı hatırlatarak yanıt veren Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnşallah oralarda, hani İnebahtı bozgununda oldu ya, oradaki komutan sıkıntıya düştü ve o zaman Sokullu, komutana talimatını verdi, 'Paşa paşa, sen bu devleti ne sanırsın ki, bu devlet kadırgalarının tüm direklerini gümüşten yapar, yelkenlerini de atlastan yapar. Mücadeleye aynı kararlılıkla devam edeceksin' der. Biz şuanda plansız, projesiz, altyapısı olmayan oraları Allah'ın izniyle kentsel dönüşüm, değişim projeleriyle birlikte -hele hele Sur, Başbakanlığım döneminde orayla ilgili yaptırdığım plan ve projeler vardı- tarihi eserlerin hepsinin dört dörtlük ortaya çıkarılacağı, o tarihi eserler yeniden meydana çıkarılmak suretiyle altyapısı en ideal yapılmak suretiyle yeni, bu operasyonların yapıldığı yerde şehirlerin inşa ve ihyasını şuanda hükümetimizin yapma vaadi var ve bunun adımları da zaten atılıyor ve bu adımları atarak inşallah bölge çok daha güzel bir hale gelecektir."
"BİZİ ANLAMAK İSTEYENLER VAN'A BAKSIN"
Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, uhuvvetimizi daim kılsın" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizi bu noktada anlamak isteyenler Van Depremi'nde, Van'a baksınlar, Erciş'e baksınlar, Edremit'e baksınlar. Oraları gördükleri zaman, 5.5-6 milyar oraya harcama yaptık. Yani eski rakamla katrilyon. 1.5 yılı bile bulmadı, o kadar kısa sürede bunu yaptık. Bingöl'e baksınlar, Bingöl Depremi'nde 8 ayda yeni bir Bingöl'ü nasıl inşa ettik o deprem bölgesinin oralarda. Simav'a baksınlar, nasıl Simav'ı bu hale getirdik, onu görsünler. Biz hep eserlerimizle övündük, bundan sonra da övünmeye devam edeceğiz ve hiçbir zaman biz yıkmaya gelmedik, hep yapmaya geldik. Yine yapmaya devam edeceğiz. Rabbim'den bir kez daha şehitlerimize rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyorum. Yaralılarımıza şifa temenni ediyorum."
5 Nisan Avukatlar Günü'nü kutlayan Erdoğan, avukatlara meslek hayatlarında başarı dileyerek sözlerini tamamladı.
Programda, Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) Genel Başkanı Avukat Hüseyin Kaya ve İzmir Şube Başkanı Avukat Abdulvahap Karakuş, Arapça "Vav" harfi şeklinde, teller kullanılarak yapılan el işlemeli tablo hediye etti.