Geçen gün hava güneşli diye bizim ufaklığı bebek arabasına bindirip dolaşmaya çıktım. İşte bu gezinti sırasında dikkatimi çeken bir şey çok canımı sıktı. Toplumumuzda engelli vatandaşlarımızı nasıl yok saydığımızı ve görmezden geldiğimizi düşündüm.
Aslında engelli vatandaşlarımızı anlamamız için bir gün bizimde engelli olmamıza gerek yok… En basit örneği şehir merkezinde tekerlekli sandalyeli bir kişinin kaldırımlarda ilerlemesi eminim işkencedir. Ben bebek arabasını ilerletmekte bu kadar güçlük çekmişsem şehir merkezinde kim bilir onlar ne yapıyor?
Kaldırımlarda onlar için yapılmış olan düz iniş çıkış noktalarının önünde muhakkak bir araba park halinde …
Zaten maşallah Erzurum’a gökten adeta araba yağmış gibi, neredeyse yollarda yayalar yürüyemeyecek…
Hemen aklıma trafik polisleri geldi.
Neden sadece belli bazı noktalar da park yasağından başka bir şeyi takip etmezler…
Şehrin göbeğinde öyle park hataları yapılıyor ki, bunları gören yok mu?
Bizim kimseye işini öğretmeye niyetimiz yok!
Sadece dikkatimizi çeken ve aslında ayıbımız olarak gördüğüm bir şeyin altını çizmeye çalışıyorum hepsi bu kadar!
O da toplumda engellileri halen yok saydığımız. Maalesef onlara hayatı kolaylaştırmak yerine onlar için en büyük engeli biz oluşturuyoruz.
Hem de her sağlıklı bireyin aslında bir engelli adayı olduğunu düşünmeden…