Sevr'e 'Ermeni soykırımı müzesi'ne Ener'den tepki.
Erzurumajans-Erzurum Düşünce ve Strateji Merkezi (ENER) Başkanı Vahdet Nafiz AKSU,
Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri ile Osmanlı
İmparatorluğu arasındaki Sevres (Sevr) Antlaşması'nın imzalandığı
kasabada Avrupa’nın ilk "Ermeni Soykırımı Anıt Müzesi”nin kurulması için
çalışmalara başlandığına dikkat çekerek; “Bu hasmane plana dur dememiz
lazım, millet olarak harekete geçme zamanı” dedi…
ENER UYARDI…
Ermeni diasporasının, sözde soykırım iddialarının yüzüncü yıldönümü
olan 2015 yılında dünya çapında bir eylem seferberliği başlatacağını
belirten AKSU, Türkiye’nin geç kalmadan karşı ataklar yapması
gerektiğini söyledi. 2015 için şimdiden kolların sıvanması gerektiğini
kaydeden Aksu, çalışmaların ağırlıklı olarak sivil toplum örgütleri ve
gönüllü kuruluşlarca yürütülmesi gerektiğini dile getirdi.
NENEHATUN SAVUNMA VE 23 TEMMUZ İSTİKLAL MÜZESİ’ ÖNERİSİ
ENER Strateji Merkezi’nin bugünleri görerek, Ağustos 2010 tarihinde
‘Nenehatun Savunma ve 23 Temmuz İstiklal Müzesi’ önerisini kamuoyu ile
paylaştığını hatırlatan AKSU, ‘Maalesef bu önemli milli meseleye
kayıtsız kalındı, önerimiz hak ettiği ilgiyi görmedi’ şeklinde konuştu.
ENER YAZILI AÇIKLAMA YAPTI
Aynı öneriyi bu son gelişme nedeniyle tekrarladıklarını söyleyen Aksu,yaptığı yazılı açıklamada “Geçtiğimiz gün Avrupa gazetelerinde ve
Türkiye medyasında çok önemli ve ibretle karşılanması gereken bir haber
yer aldı. Bu haberden öğreniyoruz ki, Fransa'daki Ermeni diasporası
kuruluşları, Sevres kasabasındaki bir Ermeni kolejini Anıt-Müze’ye
dönüştürmek için girişim başlatmışlar.
Paris'in kuzeybatısındaki
Sevres kasabasında Ermeni cemaati tarafından kullanılan tarihi Samuel
Moorat Koleji’nin bulunduğu alana Anıt-Müze’nin yanı sıra konferans ve
araştırma merkezleri de inşa edilmesi planlanıyor. Araştırma merkezinin
soykırımlar ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar konusunda
uzmanlaşacağı açıklamalarda yer alıyor. Diasporanın "soykırımın 100'üncü
yıldönümü" kapsamındaki en önemli girişimlerinden biri olarak
gösterilen proje için geçen yıl Eylül ayında "Sevres 2015" adlı bir
dernek kurulmuştu. Derneğe uluslararası hukuk doktoru Ermeni kökenli
Fransız akademisyen Gerard Guerguerian başkanlık ediyor. “ifadeleriyle
Fransa’daki gelişmelere dikkat çekti.
HEZEYAN DOLU AÇIKLAMA..
Guerguerian’ın hezeyan dolu açıklamasına değinen Aksu, “ Guerguerian,
proje hakkında yaptığı ilk basın açıklamasında, bugünkü Türkiye'nin
doğusunda bir "Ermeni devleti" kurulmasını öngören antlaşmanın Sevres
kasabasında imzalanmış olmasının "sembolik" önemine de vurguda bulunmuş.
Bu semboliklik vurgusu, Sevri hortlatma emellerinin dışavurumundan
başka bir şey değil. Birçok kişinin açık şekilde dillendirdiği gerçek
düşüncesi bu. Girişimin hemen sonrasında Anıt-müze projesine diasporaya
yakınlıklarıyla tanınan Fransız siyasilerden de destek geldiğini
görüyoruz. Açıklamalardan Anıt müzenin 2015 yılında açılmasının
planlandığı anlaşılıyor.” kaydını düştü.
ÜZÜCÜ SUSKUNLUK…!
Aksu açıklamasında, “Biliyorsunuz, Başta ABD olmak üzere birçok Ülkede
benzer çalışmalar daha önce de yapılmıştı. Ne yazık ki ülkemizde Ermeni
diasporasının bu yoğun çabalarını boşa çıkaracak, mesnetsiz iddiaları
çürütecek yeterli çabaya tanık olamıyoruz.2015 ve öncesinde yoğun bir
şekilde Ermeni mezalimine maruz kalmış bulunan başta Erzurum olmak üzere
birçok ilimizde de üzücü bir suskunluk gözleniyor. Mazlum bir millet,
dünya iftira korosu tarafından zalim olarak ilan edilirken, tehcirin
adına soykırım denilirken, yanık dereden cayır cayır yakılan ecdadın
kemikleri sızlarken, karnı şişlenen hamile kadınların acısı evlatlarını
hala dağlarken, kentlerimizde, köylerimizde toplu mezarlar üzeri gaflet
ve cehalet sisiyle örtülen gerçeği haykırırken sergilenin bu anlamsız ve
derin suskunluğu anlayabilmek mümkün değil.” Vurgusunu yaptı.
İFTİRA BOMBALARINA DİKKAT..!
Açıklamasında, “2015 zorlu bir süreç olacak. Tıpkı Sevr öncesinde
olduğu gibi tüm emperyalist güçler, yedi düvel olarak zihnimizde yer
etmiş tescilli müfteriler yine üzerimize iftira bombaları savuracaklar.”Uyarısına yer veren Aksu, “ Şimdiden uç veren bu hücumlara zamanında
karşı koymamız gerekiyor. Onlarla onların silahlarıyla mücadele etmemiz
gerekiyor. Müze kuruyorlarsa bizim de kurmamız gerekiyor, onlar yüz
kitap çıkarıyorsa bizim bin çıkarmamız gerekiyor. Sinema, tiyatro ve
diğer kültürel alanları onlara bırakmamamız gerekiyor.” dedi.
İLK ADIM ERZURUM’DAN ATILMALI
Bu tür bir bilinçli ilk adımın Erzurum’dan atılmasını öneren Aksu
açıklamasında şu görüşlere yer verdi, “ Bu da içinde birçok tarihi ve
kültürel aktiviteyi barındıracak olan ‘Mezalim Müzesi’nin bir an önce
kurulması ve 2015’te açılmasıyla mümkün olabilir.Bu konuda sözünü
ettiğimiz ENER raporu, böyle hayırlı bir teşebbüse niyet edecek olanlara
iyi bir rehber, mükemmel bir yol haritası olacak niteliktedir. ENER,
diasporadan önce meseleyi bizim açımızdan düşünmüş, önermiş ama taraftar
bulamamış. Diasporanın farkı aksiyoner oluşu, davasına sahip çıkışı.
Haksız davasında sebat edişi… Bu nedenle 2010 tarihli raporumuzu kamuoyu
ile bir kere daha paylaşmayı yararlı görüyoruz.
Bu arada şu
konunun altını önemle çizmek istiyorum. Üniversitemizin, bizim de
başlangıcından beri desteklediğimiz Erzurum Bilim, Müze, Doğa ve Eğitim
parkı projesini önemsiyoruz. Bu nedenle 2013’te açıkladığımız müzeler
demeti içinden ‘Ermeni Mezalimi’ müzesinin müstakilen
değerlendirilmesini doğru buluyoruz. “
AMAÇ HUSUMET UÇURUMLARINI BÜYÜTMEK DEĞİL…!
Açılmasında öneri ve tespitlerinin amaçlarını ifade eden ENER Başkanı
Aksu, “Amacımız, yüzyıllarca birlikte barış içinde yaşamış iki millet
arasında sonradan meydana gelen husumet uçurumlarını büyütmek değil.
Türkiye sınırları içinde vatanlarına bağlı olarak yaşayan ve yurt
dışında bu millete muhabbetlerini hala yitirmemiş Ermeni dostlarımızla
bu millet kucaklaşmaya hazırdır. Milletimize her fırsat ve mahfelde
utanıp sıkılmadan iftira atan diaspora ile Ermeni dostlarımızı aynı
kefeye koymadığımızı bir kere daha belirtiyoruz. Sivil toplum
örgütlerini ve gönüllü kuruluşları, milli bilinci ve tarih şuurunu ayağa
kaldıracak anlamlı faaliyetlerle 2015 musibetine karşı ortak bir
seferberliğe çağırıyoruz. Türkiye Ermenilerini, diasporanın bu gibi
hasmane ve düşmanca tavırlarına karşı alınacak tedbirleri desteklemeye
davet ediyoruz. Dostluğumuzu zedeleyecek SEVR müzesi gibi saçmalıklara
ilk karşı çıkanlar Türkiye Ermenileri olmalı.” çağrısında bulundu.
ENER’in 2010 yılında gündeme getirdiği önerisi şöyle;
Erzurum, tarihi ve kültürel zenginliği itibariyle Türkiye’nin önde gelen illeri arasında yer almaktadır.
Şehirde bulunan eşsiz tarihi eserler, Müslüman Türk’ün birer tapu
senedi hükmündedir. Bu eserlerin korunup kollanması, ulusal ve
uluslararası düzeyde tanıtılması öncelikle şehir halkının görevidir.
Şehirlilik bilincini dünden bugüne, bugünden yarına aşılamanın bir
yolu da genç hemşehrileri, şehrin kültür varlıklarıyla tanıştırmaktır.
Bu tanışıklığı sağlayabildiğimizi söylemek şu haliyle mümkün değildir.
Şehir gençliği, kendi tarihi ve kültürel birikimden habersiz yetişmiş
ise… O gençlikten bu değerleri ulusal ve uluslararası çapta tanıtımını
beklemek gerçekçi bir yaklaşım değildir.
ENER olarak, Tarihi
eserlerimizin korunması ve teşhiri yolunda bilimsel ve uygulamaya
yönelik çalışmalara zaman geçirmeden başlamamız gerektiğine inanıyor; bu
çalışmaların iki ana hedefinin olması gerektiğini düşünüyoruz:
• Erzurum, makul bir sürede “Müzeler Şehri” olmalıdır,
• Erzurum “Müze Şehir” haline getirilme potansiyeline sahiptir. Bu
potansiyelin harekete geçirilmesi için gerekli çalışmalara vakit
geçirilmeden başlanmalıdır.
“NENEHATUN SAVUNMA ve 23 TEMMUZ İSTİKLAL MÜZESİ”
Osmanlı Beyliği’nin imparatorluk haline gelmesi aşamasında şanlı zafer
destanlarına imza atan milletimiz, İmparatorluğu’nun son dönemlerinde
de emsalsiz savunma destanlarıyla tarihe geçmiştir.
Erzurum,
İmparatorluğun aşılmaz/geçilmez/yenilmez muhkem doğu kalesi olmuş, bir
askeri dalgakıran şeklinde Moskof taarruzları karşısında milletin
haysiyetini kurtaran şehir hüviyetini kazanmıştır.
Batı da Çanakkale neyse, Doğu’da Erzurum o’dur.
Ama önemli bir fark vardır:
Çanakkale’nin destanı yazılmıştır;
Kanıyla, canıyla destan yazan Erzurum’un destanı yazılmamıştır.
Çanakkale savunması; Müzeleri, Anıtları, Şehitlikleri, Yoğun tanıtımıyla
sadece ülkenin değil, dünyanın da gündemine oturmuştur. Bu çok önemli ve olumlu bir durumdur.
İmparatorluğun son elli yılında yıkıcı Moskof saldırılarına uğrayan
Erzurum’un savunma destanlarını canlı tutacak, teşhir edecek, tanıtacak
bir SAVUNMA MÜZESİ kurulması, şehrin kısa vadeli hedefleri arasında
mutlaka yer almalıdır.
Bunun için en elverişli mekân, kuşkusuz bu savunma destanlarının yazıldığı TABYALAR dır.
Öte yandan, biliyoruz ki tarihi eserlerin en iyi korunma şekli, onların uygun amaçlar doğrultusunda kullanılmasıdır.
Boş olarak bırakılan eserlerin zamanla harabeye dönüştüğünün çok örnekleri bulunmaktadır.
ENER olarak tarihi kimliklerini göz ardı etmeden tabyalarımızı sonsuza
dek yaşatmanın tek yolunun bu mekanları “SAVUNMA MÜZESİ” haline
getirmek olduğu kanaatindeyiz.
Bu mübarek yapılar, çok büyük fakr-u
zaruret içinde bunaldığımız bir tarihi süreçte binbir meşakkatle inşa
edilmişlerdir. İmparatorluğun en muhkem savunma mevzileri olarak nice
kahramanlık destanını tarihe armağan edildiği geçilmez surlar
buralardır.
Bu nedenle kurulmasını önerdiğimiz müzenin adının; “NENEHATUN SAVUNMA ve 23 TEMMUZ İSTİKLAL MÜZESİ” konulması uygun olacaktır.
Erzurum, diğer kahraman illerimize meclis kararlarıyla unvanlar
verilirken unutulmuştu. Gerçi, gerçek kahramanlığının ayrıca tebcil ve
tasdike ihtiyacı yoktur. Erzurum’a bu amaçla verilecek unvan, malumu
ilam olurdu ki, gerçekten olmasa da olur...
Ama bu müze işi olmazsa olmazlardandır.
“NENEHATUN SAVUNMA ve 23 TEMMUZ İSTİKLAL MÜZESİ”kurulur kurulmaz birkaç ana bölüm süratle inşa edilmelidir.
Belirttiğimiz gibi ilk bölüm SAVUNMA MÜZESİ başlığını taşıyacak ve kendi arasında iki ana bölüme ayrılacaktır:
Birinci bölümde Osmanlı-Rus savaşlarındaki savunma destanlarımıza ilişkin belgeler sergilenmelidir.
İkinci bölümde ise, ERMENİ MEZALİMİNE ait tüm bilgi, belge ve kalıntılara yer verilmelidir.
İkinci ana bölüm “İSTİKLAL MÜZESİ” olarak düşünülmelidir.
Bu bölümde Kongre öncesi, Kongre aşaması ve bütünüyle İstiklal
Mücadelesi’ne ilişkin bilgi, belge ve eserler teşhir edilmelidir.
Müzede, SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ için ayrı bir bölüm tanzimi çok uygun olacaktır.
Savunma müzesi için Rusya Savunma müzesi, İstiklal müzesi için
Washington'daki Amerikan Tarihi Müzesi örnek alınabilir. Ermeni mezalimi
müzesi için dünyada sayısız örnek bulunmaktadır.
“NENEHATUN
SAVUNMA ve 23 TEMMUZ İSTİKLAL MÜZESİ” tüm görsel ve dijital imkânlarla
mükemmelen donatılmış bir müze şeklinde inşası planlanmalıdır.
Erzurum’un muhtelif şanlı savunmaları heykel, yüksek kabartma rölyef,
büst, portre, harita, kroki ve bilgi panolarıyla anlatılmalıdır. Ermeni
mezalimine ilişkin tüm bilgi ve belgeler kısa filmler halinde çekilmeli
ve bunlar sürekli olarak gösterimde tutulmalıdır. Bunun için müzenin
uygun yerlerine dev LCD ekranlar kurulmalıdır. Milyonlarca cd yapılıp
ziyaretçilere armağan edilmelidir.
Bu müze aynı zamanda
MÜZEKÜTÜPHANE işlevine sahip olmalıdır. Tüm belge ve bilgiler kitap,
dergi, broşür ve cd şeklinde çoğaltılıp hem teşhir edilmeli hem
dağıtılmalıdır.
Bu müze sayesinde Erzurum “ERMENİ TEZLERİNİ ÇÜRÜTME” misyonunu yüklenip, bu alanda uluslararası merkez haline gelebilir.
Üniversitemizin bu bilimsel altyapıyı hazırlaması mümkündür. Rektörlük
şimdiden atağa geçip, tüm üniversite, enstitü ve strateji merkezleri
arasında KOORDİNATÖRLÜK misyonunu üstlenmelidir. NENEHATUN SAVUNMA ve 23
TEMMUZ İSTİKLAL MÜZESİ’nin süratle kurulup, sonra ülke ve dünya çapında
bir müze haline gelmesinden sonra… Bu mekanın adeta ziyaretçi rekorları
kırması için;
• Her yıl, bölge ve tüm ülke ilköğretim ve
ortaöğretim öğrencilerine düzenli gezi programları düzenlenmesi
konusunda… Milli Eğitim Müdürlüğü’ne görev verilmelidir.
• Müzeye,
bölgedeki askeri birilikler düzenli geziler düzenlenmelidir. Belli
dönemlerde Harp Okulu ve Akademi öğrencilerine burada dersler verilmesi
için Kolordu Komutanlığı’ndan yardım alınmalıdır… • Özellikle müze
ağırlıklı organizasyonlara ülke çapındaki üniversitelerin iştiraki
görevi Rektörlüğe verilmelidir… Yılda birkaç kere, her üniversitenin en
az bir inkılâp tarihi dersini müzemizde vermesini sağlamanın yolları da
Rektörlüğümüzce aranmalıdır. • Ticaret Odası şehre gelen konuklar için
müzemize ziyaret turları düzenlemeli, turizm müdürlüğümüz turistik
otellerimizde konaklayan misafirleri buraya yönlendirmelidir. •
Gazeteciler Cemiyeti, şehre gelen gazetecileri müzeye yönlendirmekle
kalmamalı, her yıl mesela Kongre’nin yıldönümünde yaygın basına yönelik
gezi turları tertip etmelidir. Bu konuda Erzurumlu topyekûn bir
seferberliğin tabii gönüllüsü olmalıdır.
Bu çerçevede;
“Erzurum Panoramik Müze” projesi de devreye sokulmalıdır.
Panoramik Müze İstanbul Topkapı surları için yapıldı. Harp sahası
efektleriyle, sanki canlı olarak cereyan eden bir harp sahnesi
seyredilmektedir. Aynı uygulamanın Tabyalar ve diğer tarihi
eserlerimizde gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.
“MÜZE ŞEHİR ERZURUM” PROJESİ İÇİN ÖNERİLERİMİZ;
Erzurum sahip olduğu eserler sayesinde doğal bir MÜZE ŞEHİR görünümündedir.
Ancak, şehrin bu potansiyeli bugüne kadar göz ardı edilmiştir.
Tarihi binalar hoyratça elden çıkarılmıştır.
Tarihi evler muhafaza edilememiştir. Konaklar yerle bir edilmiştir.
Tarihi binaların dış yüzeyleri sıvanıp, zevksiz şekilde boyanmıştır.
Tarihi eser restorasyonlarında akıl almaz hatalar yapılmış, tamir edelim derken tarihi birçok değer heba edilmiştir.
Erzurum’da tarihi bir sokaktan bile söz edemez durumdayız.
Bu nedenle, elde kalan varlıklardan “Erzurum Sokağı” oluşturulması yolunda acil adım atılması gerekmektedir.
Yakutiye Belediyesinin, Yakutiye Medresesi’nin çevresini açma
çalışmaları takdire şayandır. Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yakın
zamanda yaptığı açıklamada dile getirdiği “Tarihi binaların etrafının
açılmasına ilişkin projenin” bir an önce hayata geçirilmesi, şehrin
MÜZEKENT haline getirilmesi açısından önemli bir gelişme olacaktır.