Son bir iki yıldan beri dikkatimizi çekiyordu, fakat sorunun bu boyutlara ulaşabileceğini aklımızın ucundan dahi geçiremezdik.
Ummadığın taş, baş yarar misali?
Bizlere "cambaza bak cambaza" yaptırılırken, şehir içten içe kuşatılmış da görememişiz.
Tam da büyüklerin söylediği gibi?
Su uyumuş, ama düşman uyumamış.
Adamlar
derinden derine öyle bir çalışmışlar ve öylesine etkili olmuşlar ki,
son bir yıl içinde işlem hacimlerini yüzde üç yüz oranında artırmışlar.
Haklısınız; kim nasıl çalışmış ve hangi işlem hacmi böylesine artmış?
Anlatalım efendim?
Daha doğrusu biz değil, Emniyet Müdürü Halit Turgut Yıldız söylüyor:
""Erzurum'da
son bir iki yıldan beri uyuşturucu (esrar) tüketiminde, önceki yıllara
oranla yüzde üç yüz civarında bir artış oldu. Öte yandan Erzurum
uyuşturucu yolu üzerinde olması nedeniyle, dikkatli çalışmalarımız
sonucu yüzlerce kilo esrar, onlarca kilo eroin, binlerce hap ve yüz
binlerce kaçak sigara ele geçirdik. Kaçak sigara ve eroinin Erzurum'la
doğrudan bir ilgisi yok. Ancak yakalanan esrarın bir kısmı doğrudan
şehirde tüketilmek üzere Erzurum'a sokuluyor. Bir yılda 90 satıcıyı
yakaladık ve adli mercilere teslim ettik. Çok sayıda esrar içicisinin de
bu sürede tutuklandığını söyleyebiliriz.
Erzurum gibi mütedeyyin
bir şehirde uyuşturucu kullanımının hızla tırmanması, başta polis olmak
üzere esasında bütün bir şehrin ana meselesidir. Herkese çok ciddi
sorumluluklar düşmekte. Sorunu polise havale edip işin içinden
çıkılamaz. Anne-babalar, öğretmenler, esnaf, mahalleli kısacası herkes
meselenin bir ucundan tutmalı ki, yarınlarımız olan gençlerimizi bu
lanet illetin pençesinden kurtaralım ve uyuşturucu satıcılarının
şehrimizi pazar görmesine izin vermeyelim."
Evet?
Emniyet Müdürü Yıldız, bu kadar açık ve net konuşuyor.
Biz
biliyoruz ki Erzurum polisi, bir çok alanda ciddi başarılara imza
atarken özellikle uyuşturucu satıcıları ile organize suç çetelerine
karşı olağanüstü bir çaba içinde?
Lakin bu öyle bir mesele ki, polisin tek başına üstesinden gelebileceği bir bela değil.
Çünkü alan razı satan razı!
Ticaretin çok basit bir kuralıdır: Talep olmadıkça arz olmaz.
Demek ki bu şehrin yöneticisi, eğitimcisi, gazetecisi, düşünürü, sivil toplum temsilcisi ve sokaktaki tablacısı?
Herkes kendisine milli bir görev addedip, uyuşturucuya karşı çocuklarımızı, gençlerimizi korumalıyız.
"Benim
çocuğum kullanmaz, benim çocuğum bilinçlidir" şeklinde düşünen
anne-babaların olduğunu biliyoruz. Elbette ki hiçbir anne-baba çocuğuna
fena bir hali yakıştırmak istemez. Ancak kazın ayağı hiç de öyle değil.
Sokak öylesine tehlikeli ve öylesine sinsi oyunlar içindeki, en şuurlu bir gencin dahi tuzağa düşmesi içten bile değil.
Kardelen
TV'de, her hafta ekrana gelen SoruYorum programının önceki günkü
konukları Emniyet Müdürü Halit Turgut Yıldız ve Erzurum Polis Meslek
Yüksekokulu Müdürü Abdullah Şahin'di.
Biz (Talat Uzunyaylalı ve Sinan Özçaylak) sorduk polis şefleri anlattı.
Hakikaten
kayda değer bir program oldu. Fakat programın en can alıcı yanı bana
göre Emniyet Müdürü Yıldız'ın, Erzurum'daki uyuşturucu gerçeğine dair
söyledikleri oldu.
Dedik ya az çok biliyorduk ama işin bu raddeye gelip dayandığını tahmin etmemiştik. Meğerse sorun; sandığımızdan da büyük:
Erzurum, uyuşturucu cehennemine yuvarlanmak üzere!
Tabii
ki suçun her türüne karşıyız fakat birkaç fukara hayat kadınının icra-i
rezaletini "Erzurum'un en esaslı meselesi" gibi dayatmak isteyenlere
karşı diyoruz ki, eyvallah o da ciddi bir sorun, mücadele edilsin; ancak
bakın uyuşturucu kullanımı yüzde üç yüz oranında artmış. Bu, şu
demektir: Yüzlerce binlerce insan bu zehri kullanıyor.
Emniyet Müdürü Halit Turgut Yıldız, görevini yaptı, yapıyor.
Esas
görev bu şehrin insanına düşüyor. O uyardı ve kırmızı alarmı verdi.
Bizler ısrarla duymamaya, görmemeye çalışırsak korkarım ki yarın çok geç
olmakla beraber binlerce aile dizini dövecektir.
Bugünden tezi yok herkes oğlunu, kızını, kardeşini, eşini ve arkadaşını yakın takibe alsın.
Uyuşturucu bağımlısı olmak öyle rezil bir illet ki, yarın pişman olunsa bile eskiye dönülmesi aylar, yıllar alıyor.
Polis kayıtları acı bir gerçeği daha bize haykırıyor:
Uyuşturucu kullanan gençlerin yüzde 78'nin ailesinin mali durumu iyi ve yüzde 32'sinin babası ya da annesi makam mevki sahibi.
"Yahu kardeşim ben ne yapabilirim, işte polis görevi bu suçluları yakalamak ve suçu önlemek" biçiminde düşünenler için küçük bir tavsiye:
Haklısınız,suç ve suçluyla mücadele etmek öncelikle kolluk kuvvetlerinin
görevidir, tamam. Ancak sabahtan akşama kadar sokaktaki çocuğundan
haberdar değilsen şayet, unutma ki o polis bir gün seni arar ve
çocuğunun uyuşturucudan yakalandığını tebliğ eder.
Tercih sizin, tercih hepimizin?
Ya çocuğumuza sahip çıkacağız, ya da dalga dalga bizi esir alan bu zillet karşısında yitip gideceğiz.
NOT:
Değerli
okuyucularımız, yarından itibaren bir hafta-10 gün köşemizde
olamayacağız. Mesleki bir çalışma nedeniyle kıymetli meslektaşım Recep
Kapucu ve şehrimizin yöneticileriyle birlikte İspanya'da bulunacağız.
Eğer denk düşerse yiyip-içtiklerimiz olmasa da gezip gördüklerimizi
belki bu süre içerisinde sütunumuza aktarabiliriz. Hoşçakalın?