Erzurum, başarı hikâyesi çok olan bir şehir değildir ne yazık ki...
Bu sebeple nerede uç vermeye başlayan bir başarı görsek heyecanlanıyoruz.
Çünkü morale ihtiyacımız var.
Öyle ya, sanayi kenti değiliz ki "üretim patlaması yaşandı" şeklinde haberler yapıp, bu başarıyı da destanlaştıralım.
Varsa yoksa üç beş adet orta ölçekli sanayi kuruluşumuz var, onlar da Allah vergisi bir azim ve inançla düşe kalka gidiyor.
İhracatımız da çok az...
Tarım ve hayvancılık derseniz onu ne siz sorun, ne de biz söyleyelim. Halimiz evlere şenlik.
Geçen sene tamamen bir tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı:
En çok övündüğümüz cağ kebabın eti Balıkesir'den, civil peynirimizin sütü Çanakkale'den geliyormuş.
Peki geriye ne kaldı?
Geriye şunlar kaldı:
Kış turizmi, eğitim-sağlık, hizmet sektörü ve kamu yatırımları...
Kış
turizminde ciddi bir mesafe almış olmamıza rağmen, bulunmamız gereken
yerden çok uzakta olduğumuzu artık herkes biliyor. Umudumuz, son derece
turizm deneyimi fazla olan Vali Ahmet Altıparmak'ın, bu uğurda bir
seferberlik başlatması...
Eğitim-sağlık hiç de fena değil.
Üniversitelerimiz,araştırma hastanelerimiz, özel okullarımız ve her yıl çıtayı daha da
yükselten devlet okullarımız var. Ve tabii ki eğitim yolunda en az
okullar kadar çaba harcayan dershaneler...
Hizmet sektöründe
henüz yolun başında olmamıza rağmen, iyi sayılabilecek bir durumdayız.
Sadece 4 bin dolayında gencimiz çağrı merkezlerinde istihdam ediliyor.
Turizm alanında istihdam oranı artma eğiliminde.
Kamu hizmetleri ise, Erzurum'un en iyi olduğu alan...
Merkezi
hükümet Erzurum özelinde kamu eliyle önemli yatırımlar yaptı, yapmaya
devam ediyor. Şayet kamu yatırımları ve son yıllarda hayli hareketlenen
inşaat sektörü olmasa Erzurum ekonomisi felç olurdu. Çünkü kayda değer
üretimimiz ve ihracatımız yok.
Büyük fotoğraf aşağı yukarı böyle...
Fakat kadraja girmeyen mevzi gelişmeler de yok değil.
Misal eğitimdeki yükseliş...
Türkiye birincileri çıkarıyoruz, çok iyi dereceler elde ediyoruz.
Bu Erzurum'un başarısıdır.
Milli Eğitim camiası başta olmak üzere, özel okullar, dershaneler ve veliler...
Herkes
inandı ve azmetti, sonunda çok sayıda gencimiz hem lise hem de
üniversite sınavlarında başkalarının gıpta ile baktığı dereceler elde
ettiler.
Emeği geçen herkesi kutluyoruz.
Bu öyle azımsanacak bir başarı değil.
Unutmayalım ki, başka alanlardaki başarının temelinde eğitim ve eğitimli insan gerçeği vardır.
Erzurum elli yılı aşan bir süreden beri üniversite şehridir. Buna rağmen üniversite okuma oranı düşük.
Yapılan
bu sınavlarda güzel dereceler elde eden bu gençlerimiz, bir yandan
şehrin eğitimdeki başarı çıtasını yükseltirken, uzun vadede de şehrin
geleceğini kurgulayacaklar.
Eğitim alanında ulaştığımız bu seviye aslında öteki alanlarda da yakalanabilir.
Çok iyi bir orkestra şefine ihtiyacımız var.
Milli Eğitim, inandı, ceht etti ve sonunda eğitimde eksilere düşen notumuzu artıya dönüştürdü.
"Pekiyi" için daha zaman lazım. Ama korku duvarını artık açtık.
Öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz ve onlara inanan veliler ve yöneticiler bunu başardı.
Alkış onlar için...
Dilerim darısı her sektörün başına olsun.
Çünkü Erzurum yerde sürünecek bir şehir olmayı hakketmiyor.
Laf olsun diye söylemiyorum: Bizim insanımız gerçekten yetenekli ama iyi bir yol haritasına sahip değil.
Gençlerimizin bu başarısı hepimize örnek olmalı ve bu başarı herkesi kamçılamalıdır.
- Ali Zincir 01 Ocak 1970 02:00
Önemli bir nokta da, eğitim seviyesinin göstergesinin, salt okul ve üniversite kazanım oranlarıyla ifade edilemeyeceğidir. Türkiye`de sadece çarpık bir seçim ve sınav sistemi ile, muhakemeden ziyade salt ezbere dayalı tekniklerle girilen eğitim kurumlarından mezun yüzbinlerce gencin, felsefeden uzak, akıl yürütme, yorumlama ve bilimsel sorgulama yeteneklerinden yoksun bir şekilde, sadece mezuniyet etiketleriyle, üretmeyen ve dogmatik bilgiye dayalı dünya görüşüne sahip vizyonlarıyla çok da yararlı olamayacakları açıktır. Bu gençler arasından sıyrılıp fark yaratanlar ya yurt dışında bilim insanı olarak "dünyaya" hizmet etmekte, ya da yurt içindeki yabancı sermayenin üretim sistemlerinde yerlerini almaktalar. Onca seçkin üniversiteden mezun olup, son 10 yılda bilime katkı yapan kaç insanımız var? Kaç tane Türk patentli buluş var? Kaç tane tıp alanında yeni bir ilerlemeye ışık tutacak girişimimiz var? Bu soruların tamamının cevabı koca bir "0" dır. Ortadoğuda gelenekselleşen ve bir virüs gibi yayılan, etiket ve makam sevdası dahilinde "iş yapıyor" gibi görünenleri ve "çıplak kral" ı göremeyenleri bu kapsamdan çıkarıyorum. Erzurum için durum daha da içler acısı bir boyutta. Aslında, fazla söze gerek yok: Nicelikten ziyade nitelik önemlidir, önce aile içi eğitimle, sonrasında gerçekten bilimsel metodoloji ile yeniden yapılandırılması gereken bir gençlik var elimizde. Aile eğitiminden kastım yanlış anlaşılmasın lütfen, Mevlana ile bitirelim: Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün".
- koto 01 Ocak 1970 02:00
ne yaptı milli eğitim müdürlüğümüz,yada sizin çook övmeye çalıştığınız dershaneler bir sürü başarı hikayesi var,sonuç ne 4000 tane call center çalışanımı o kadar başarılı öğrenciler nerede hepsi bu şehrin dışında sadece mali durumu iyi olmayan,,dayısı olmayan burada onlara 101 oynamaya devam ediyorlar kahvehanelerde bu şehire ticarı kafası çalışan kayserili gelecek yada kayserililerden staj alınacak,2011 de akan para ile 2 tane 8 ayı kış olan bir memelekete buz pisti yapmak,bunların gelirlerinin giderlerinden az olması
ve daha neler neler...