Erzurumajans-Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs konusundaki kararıyla büyük bir krize dönüştüğünü ifade ederek, "Türkiye, Ortadoğu'da çok önemli bir aktördür" dedi.
Dünya tarihinin tartışmasız en kutsal yeri olan Kudüs'ün, üç semavi dinin her biri için çok büyük önem arz ettiğini kaydeden Eğilmez, "Hıristiyanlık ve Yahudler için tarihi olmanın yanında, bu iki dinin geleceği açısından da Kudüs çok önemli bir mekândır. Zira onlar için Kudüs yoksa gelecekte yok gibidir. Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin geleceği Kudüs'e bağlıdır. Her zaman dünya tarihinin gündeminde olan bu kutsal şehir, geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs konusundaki kararıyla büyük bir krize dönüştü. Peki Trump neden böyle bir karar aldı? Neden İslam ve hatta Hıritiyan dünyadan alacağı tepkileri bile bile Kudüs için İsrail'in yanında agresif bir tutum aldı? Bunun en önemli sebebi, iç politikada çok zor günler yaşayan Trump, ABD'de kendisine adeta savaş açmış olan Yahudi medyasını dolayısıya Yahudi lobisini yanına almak istiyor. ABD medyasının yaklaşık yüzde 80'ni Musevi iş adamarının elinde. Çok sayıda televizyon, gazete, dergi, yapım şirketini Yahudiler kontrol ediyor. En çok seyredilen televizyon programlarının yazar ve yapımcılarının yüzde 60'ı, en yüksek tirajları gazetelerde yazan gazetecilerin yüzde 25'iden fazlası Yahudi asıllı. Bu gazete ve televizyonların başında New York Times, Washinton Post, Wall Street Journal, Newsweek, Time, ABC, CNN ve NBC geliyor" diye konuştu.
Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, bu yayın kuruluşlarının hepsinin Donald Trump'ın seçimlerde Rusya ile işbirliği yaptığı gerekçesiyle ABD Başkanlığı'ndan azledilmesi gerektiğini işlediğini belirterek, şöyle konuştu:
"Trump kendisi açısından endişe verici seviyelere gelen bu propogandayı bitirmek ve Yahudi lobisini yanına çekmek için Kudüs'ü kullanıyor. Bu karara tüm dünyada en büyük tepkiyi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan göstermiştir. Ve bu tepkiyi hayata geçirecek adımları hızlı bir şekilde atmıştır. Türkiye bu krizde ne yapması gerekiyorsa onları yapmaya başlamıştır.
Küresel güç dengeleri hızla değişirken, günümüzde herhangi bir devletin kendisine çok yakın coğrafyaları dahi tek başına şekillendirmesi mümkün değil. Bu gün ABD bile ne Pasifiği, ne Körfez'i ne de Orta Doğu'yu istediği şekilde yönetemiyor.
Avrupa, bırakın mülteci sorununu, Irak-Suriye krizleri ve İran-Rusya ittifakıyla başa çıkmayı, kendi sorunlarını dahi yönetemiyor.
Bütün bu kaosun içerisinde Türkiye; Asya - Avrupa ve Ortadoğu arasında stratejik köprü olarak, en önemli jeopolitik ülke konumundadır. ABD ve AB'nin Türkiyesiz bir Orta Doğu, Kafkasya, Balkanlar ve Rusya politikasının olamayacağı tartışılmaz bir gerçektir.
Türkiye, Ortadoğu'da Çok Önemli Bir Aktördür
Türkiye, konumu itibarıyla, Avrupa, Rusya ve ABD'den çok daha fazla Orta Doğu'daki stratejik dengelerle ilgilenmek zorundadır. Dünya küresel güçlerin sebep olduğu sorunlara tanıklık ediyor. En son Kudüs meselesinde görüldüğü gibi Ortadoğu'da Türklerin hakimiyeti sona erdirdikten sonra ciddi bir stratejik boşluk var. Bölgede önce Selçuklu sonra da Osmanlı'dan sonra mutlak egemen bir güç var olamadı, kısmen hakim olanlar da bölgeye barışı ve adaleti getirmediler.
Türkiye sadece Ortadoğu'da değil Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya'da da göz ardı edilmemesi gereken önemli bir güçtür. Türkiye'nin sahip olduğu askerî güç, Ortadoğu gibi zor bölgelerde var olmak isteyenler için dikkate alınması gereken bir unsurdur.
Tarih bize stratejik konumun, bir ülkenin ve dolayısıyla bir milletin kaderini belirlediğini göstermiştir. Türk Devleti de mutlaka bunun farkında olmalıdır. Türkiye, Akdeniz, Karadeniz, Kafkaslar, Avrupa, Ortadoğu bölgelerinin merkezindeki anahtar ülkedir.
Orta Doğu jeopolitiğinin en stratejik bölgesinde yer alan Türkiye bu ittifak değişimlerinin coğrafyasında her ülke ve grupla sorunlar yaşaması, Türkiye'nin bölgede uygulanan ve uygulanacak olan politikalar içerisinde, önemli oyunculardan biri olduğunu gösterir.
Türkiye için bölgesel güç terimi yetersiz kalır. Çünkü Türkiye etrafındaki bölgelerin tamamında güçtür. ABD dışında hiçbir ülke, Türkiye kadar farklı coğrafyalarda rol sahibi değildir. Aynı anda Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'ya ait olan tek ülke olması nedeniyle, çok yönlü denge politikaları uygulaması, hem kendi hem de bölge güvenliği için büyük önem taşımaktadır.
Türkiye özellikle son dönemde, yeni ortadoğu politikası kapsamında, varisi olduğu Osmanlı Devleti'nin eyaletleri ve bugün ki Türk devletinin de doğal uzantısı olan Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'yi tarihi sorumluluklarının bilinciyle, ulusal güvenliği açısından güçlü bir motivasyonla takip ediyor.
Bölgedeki gelişmeler de açıkça gösteriyor ki "Türkiye'nin Zamanı" gelmiştir. Oluşan şartlar, Türkiye'ye "Tarih Seni Çağırıyor" diye sesleniyor. Bu sesi duymamazlıktan gelemeyiz.
Türkiye ekonomik, askeri, siyasi ve kültürel gücü ve birikimiyle Kudüs'ün de içinde yer aldığı Orta Doğu'da önemli bir aktor haline gelmiştir.
ABD, Rusya, Avrupa veya bölgede çıkar sağlamak isteyen her ülke, Türkiye ile yan yana yürümek zorundadır. Aksi taktirde er ya da geç kaybeden tarafta olacaklardır.
Türkiye, ne köprü ne de tampon bir ülkedir. Türkiye önemli bir aktördür"