Hayat denilen süreç; bazen bin bir türlü gaileler içerisinde,bazen de gamsız ve kedersiz olarak geçebiliyor.
Gün oluyor, arzu ettiğimiz şeylere kavuşup sevinirken, gün oluyor, elimizde olanı kaybettiğimizde üzülüyor, göz yaşı döküyoruz.
Bir gün önce birlikte olduğumuz bir yakınımızın ebedi aleme göçüşünü duyunca, kısa bir şok yaşayıp, hayatı sorguluyor ve geriye dönüşü olmayan bu acı olayın hakikatini anlamaya çalışıyoruz.
Yıllardan beri insanoğlunun kafasını meşgul eden sorulara cevap arayıp ,Ömer Hayyam gibi ünlü beyinlerin "Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben, Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken, Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi. Niye geldik kaldık ,niye gidiyoruz bilmeden" sözlerine takılıp kalıyoruz.
Yaşarken, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyayı algılayanları ve, dünya hayatını, bir ağacın altında dinlenip, giden bir yolcuya benzetenleri görüyoruz.
Gönül yapanlarla ve gönül yıkanların aynı gök kubbe altındaki serüvenlerini hayretle izlerken, iki dünyalı olmanın gönül rahatlığını yaşıyoruz.
Arkasından güzel intibalarla bu dünyadan ayrılanları hayırla anarken, bahşedilen hayatta " Nadan gelip, Nadan gidenleri " ise unutmakla yetiniyoruz.
Velhasıl; kimileri, dünyadan ayrılırken arkalarında hoş bir sâda bırakıyor, kimilerinin de varlıkları ve yoklukları kimsenin umurunda olmuyor.
Yaşarken tanık olduğumuz bu olaylarla ilgili hepimizin bir takım tespitleri ve hatıraları vardır.
Birkaç gün önce bu hatıra zincirine eklenen yeni bir halka ile içimin sızladığını ve kabullenmekten, boyun eğmekten başka hiçbir sığınağımızın olmadığını bir kez daha hissettim.
14 mayıs eczacılık bayramı münasebetiyle 13. Bölge eczacı odasının tertiplemiş olduğu yemekte meslekte 40 yılını doldurmuş eczacılara plaket verme töreni vardı.
Her zaman olduğu gibi şık giyimi ve ağır başlı tavrı ile Ecz.Recai Uzunlar'da bu şanslı gurup içerisindeydi.
Programa biraz erken geldiğimiz için kendisiyle Erzurum kültürü ve yazmış olduğum "Güzel Erzurum" kitabı üzerine konuştuk.
Meslekte 40 yılı geride bırakmış biri olarak kendisine takdim edilen plaketi aldığında, oldukça mutlu ve gururluydu.
Bu tür seremonilere alışıktı, Yıllarca vergi rekortmeni olmuş, bu yüzden dolayı kendisine defalarca plaket verilmişti ama bu kadar içten sevindiğini hiç görmemiştim.
Bu aldığı ödülün, hayatın ona sunduğu son mutluluk olduğunu ne o, nede biz, nereden bilebilirdik ki.
Ecelin, onu 40 yıllık ekmek teknesinde yakaladığını ve ömrünü verdiği tezgâhının başında, ilaç kokuları arasında hayattan kopardığını öğrendiğimde, mesleğimizin ve şehrimizin bir kıymetini kaybetmenin hüznünü ve acısını yaşadım.
Recai ağabeyi, Gölbaşındaki eczanesinde varoşların güvencesi ve garibanların dostu olarak güzel bir hizmet vermişti.
Kimseyle kavgalı olmadan, hoş bir hayat sürdü.
Parası olmayanları, garibanları hiç geri çevirmedi. Şehrin en sıkıntılı muhitinde 40 yıl eczacılık yaptı ve kendisini halka sevdirmesini bildi.
Giyimine kuşamına son derece önem veren Ecz. Recai ağabeyi,ağzındaki piposuyla ve karizma kişiliği ile mesleğin fenomenlerinden biriydi.
Gölbaşı gibi şehrin geri kalmış ve perişan bir semtinde, boynunda fuları,cebinde süs mendili,özel yapım gözlüğü ile tam bir İstanbul beyefendisi gibi yaşadı.
Prensipli bir insan olan Recai ağabeyinin ,Prof.Dr.Bedii Salman,Prof.Dr.Hakan Kadıoğlu Prof.Dr.Metin Görgüner ve Prof.Dr. Orhan Baykal gibi şehrin sevilen hocalarından oluşan güzel bir çevresi vardı.
Kazanıp yığanlardan değil, dağıtıp paylaşan bir yapısı vardı.
Samimi bir arkadaş, sağlam bir dost ve hasbi bir Müslüman'dı. Dünyayı iyi algılayıp hayatı daha iyi anlamak için okuyup öğrenmeye gayret edenlerdendi.
Saygılı, mütevazi ve teslimiyetçi yapısıyla Recai ağabeyi, gönüllerimizin ilacıydı.
Sessiz bir kişiliği olmasına rağmen ara sıra sürpriz yapıp siyaset sahnesine çıkar veya vergi rekortmeni olarak kendisinden bahsettirirdi.
Onun sürpriz bir şekilde aramızdan ayrılmasıyla, Gölbaşının yetim kaldığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Erzurumlular onu gariban dostu bir eczacı olarak devamlı hatırlayacaklardır.
Eczacılar olarak, hoş bir meslektaşımızı, Erzurumlular olarak da, güzel bir dadaşımızı kaybettiğimizin hüznünü yaşarken ,hayırla ve güzel cümlelerle yad edilecek olan Recai ağabeyimize Allahtan rahmet diliyor,ailesine taziyetlerimi sunuyorum.
- Nesrin Astam YILDIZ 01 Ocak 1970 02:00
`Beni kara toprakta değil, hakikati anlamış insanların yüreklerinde arayın.`
ŞEYH BEDRETTİN
- muhammet zengin 01 Ocak 1970 02:00
Gölbaşı sakinleri olarak Recai ağabeyimize Allahtan rahmet diliyoruz. Gariban dostu sevip saydığımız bu abimize Allah Cennetini nasip etsin inşallah. Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş
- HANİFİ DAREL 01 Ocak 1970 02:00
Başkanım o güz insanı o mütevazı o gerçek dadaşı ne kadar GÜZEL anlatmışsınız eline yüreğine sağlık hayatımda örnek aldığım sohbetiyle duasıyla insanı mest eden RECAİ UZUNLAR ağabeyime YÜCE ALLAH`TAN rahmet diliyorum.Erzurumlular olarak böylesine değerli ve Erzurumu,Erzurumluyu yaşam tarzları ile son derece mükemmel anlatan insanları ne olur unutmayalım unutturmayalım ki yeni nesilde o insanların yaşam tarzlarını örnek alıp DADAŞ kelimesi açılımındaki o incelikleri tadabilsin.Saygılarımla ALLAH var etsin.....
- Sebahattin KAŞIKÇI 01 Ocak 1970 02:00
Sayın GÜZEL Elinize , Yüreğinize sağlık Recai UZUNLAR en güzel şekliyle böyle özetlenir.ALLAH rahmet eylesin.Sizlerede sağlıklı ve uzun ömürler versin...
- Adınız Soyadınız 01 Ocak 1970 02:00
Sayın GÜZEL Elinize,Yüreğinize sağlık Recai UZUNLAR en güzel şekliyle böyle anlatılır.ALLAH Rahmet eyelisin. Sizlerede sağlıklı ve uzun ömürler versin....
- D Şen 01 Ocak 1970 02:00
Vefalı dost Eline , yüreğine sağlık