Batı'dan bakınca, Türkiye'nin bir kaç tane "yumuşak karnı" var. Hiç
şüphesiz ki o "yumuşak karın"larımızın en başında da, "soykırım"
safsatası gelmektedir.Gerçi biz ne kadar "safsata" desek de Batı'nın
şablon bakışı değişmeyecek, ama yine de dünya çapında yürüyen bu kara
propagandaya karşı,, kendi tezimizi inat ve ısrarla savunmalıyız.
Çünkü haklıyız...
Bu
bağlamda gerek içeride gerekse dışarıda sözde soykırımın panzehirini
oluşturmaktan başka çaremiz yok. Ya da, Almanya gibi biz de "evet
soykırım yaptık" deyip, biçilecek "ceza"ya peşinen razı olacağız! Aklı
başında olan herkes bilmektedir ki, bize reva görülecek "ceza", yalnızca
tazminat ödemekle sınırlı kalmayacak, asıl toprak talebiyle karşı
karşıya kalacağız.
Her ne kadar içimizdeki hainler bile "Osmanlı
şu kadar Ermeni'yi, şu kadar da Kürt'ü katletti" deyip, uluslararası
ödüller kapıyor olsalar bile tarihi gerçeklerden ve resmi kayıtlardan
biliyoruz ki, bu "tez" kesinlikle doğru değildir.
Esasında Batı
da bu gerçeği biliyor. Ama siyasi konjöktür gereği, bu yalanı,
Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak amacıyla her yıl ısıtıp ısıtıp önümüze
koyuyorlar.
Ne var ki 2015 diğer yıllardan farklı...
Farklı. Çünkü; diasporaya göre, 2015 sözde soykırımın yüzüncü yılıdır.
Türkiye,bir kaç yıl öncesinden başlayarak, bu yüzüncü yıl için karşı
hazırlıklar sürdürüyor. Hoş, Batı'nın çarpık anlayışı değişmeyecek ama
olsun, biz haklı davamızda kendimizi layıkıyla savunalım da sonuç ne
olursa olsun...
ERVAK KARINCA MİSALİ...
Görüyoruz,
bazıları, "Bu işler ERVAK'ı aşar. ERVAK'ın başka işi gücü yok mudur
ki, düşmüş ortaya soykırım yalanını çürütmeye çalışıyor?" biçiminde
istiskal ediyor, ama bunun hiç bir önemi yok.
Zira ERVAK doğru olanı yapmaya çalışıyor.
Tamam; ERVAK'ın bu çabası, belki uluslararası kamuoyunu etkilemeyecek hatta hiç haberleri bile olmayacak.
Olsun...
Kime ne zararı var?
Bu
ülkede kendi insanımızın içinde dahi soykırım safsatasına inananlar
var. Bunların bir kısmı, hakikatin öyle olmadığını bildiği halde, sırf
hain oldukları için inanmış gibi yapıyor; bir kısmı da tamamen
bilgisizlik yüzünden inanıyor. Yani zannediyor ki, ataları yüz yıl önce
yüz binlerce Ermeni'yi çoluk çocuk, kadın yaşlı demeksizin katletmiş!
ERVAK hiç bir şey yapamazsa işte bu bilgisizlik yüzünden, büyük bir yalanı savunan kimseler üzerinde etkili olabilir.
ERVAK
Başkanı Erdal Güzel ve arkadaşları, başta İstanbul olmak üzere büyük
kentlerdeki Erzurum Vakıflarını dolaşarak, "...gelin 2015'te geleneksel
Sultan Sekisi'ni İstanbul'da toplayalım ve tek gündem maddemiz olsun, o
da sözde soykırım yalanı" diyor.
Bunun neresi yanlış, neresi kötü?
Karıncanın hikâyesini bilmeyen yoktur değil mi?
Evet;ERVAK da işte o karınca misali büyük bir yalan ve dünya çapındaki kara
propagandaya karşı neredeyse esamesi okunmayacak bu haliyle bir mücadele
vermek istiyor.
Batı, ERVAK'ın bu çabasını görüp, "ya demek ki
öyle, o halde biz de soykırım tezimizi geri çekiyoruz" demeyecek tabii
ki... Ama tarih indinde ERVAK kendine düşen görevi yerine getirmiş
olacaktır.
ERVAK kim?
ERVAK, soykırım yalanına karşı, Ermeni mezalimine duçar olmuş bir şehrin en önemli sivil toplum örgütlerinden biridir.
Dolayısıyla ERVAK'ın tam da bu türden meselelere kafa yormasından daha anlamlı şey ne olabilir ki?
Sonuç alınır alınmaz bilemem, ama ERVAK'ı çıktığı bu zorlu yolculukta bizim onu yalnız bırakmamamız gerekir.
Bu işin ucunda ne ikbal, ne de siyaset var.
Bu işler, bilakis zahmetlidir ve de külfeti ağır olan yürüyüşlerdir.
İsterse
"Türk'ün Türk'e propagandası" olarak kalacak olsa bile ERVAK'ın 2015
yılı içinde, yani soykırım safsatasının yüzüncü yılında Sultan Sekisi
logosu altında, İstanbul'dan şöyle gür bir sesle haykırması başlı başına
esaslı bir duruş olacaktır.