Eğer bir twitter
hesabınız yoksa en kötüsü de bu sanal dünyadaki "önemli kimseler"in
takipçisi değilseniz, çok şey kaybediyorsunuz demektir!
Misal;
siyasetteki en sıcak gelişmeler, magazin dünyasında olup bitenler, iş
hayatında kimin ne alıp sattığı, ünlülerin neler yiyip içtiği gibi
onlarca mevzu, bu alemde size bir tuş kadar yakın.
Kısacası, hayata Fransız kalmak istemeyenler bu twitter sayesinde, alim hatta allame bile olabilir!
Twitter deyip geçmeyin. Önemli olmasaydı hiç Palandöken'in bugünkü manşeti çıkabilir miydi?
Sağolsun
Ahmet Bey twitter dünyasına dahil olduğundan beri, bu şehre dair pek
çok önemli konuyu, oradaki o bir iki satırlık flaş açıklamalardan
öğreniyoruz. Tıpkı bugün ki, Aziziye Parkı'nın "kent meydanı" olacağı
meselesi gibi!
Ya da, Tortumyolu'ndaki Sanayi'nin oradan kaldırılacağını...…
Ahmet Bey tweetler attıkça şehir aydınlanıyor!
Ve bu sayede ahali, aslında Paris'le yarışan bir şehirde yaşadığının farkına varıyor.
Twitter çok önemli, çookk...…
Böyle
olmasaydı, nasıl öğrenecektik Erzurum'a, Aziziye Anıtı'na yapılan
otoparktan başka, bir otopark daha yapılacak olmasının düşünüldüğünü...…
Yine bu tweetler sayesinde öğreniyoruz, doğru bildiklerimizin meğerse yanlış olduklarını!
Misal;Erzurum halkı, Galatasaray-Fenerbahçe kupa maçının Erzurum'da
oynanmasının mimarı olarak Başbakan Erdoğan'ı bilirdi. Öyle ki, biz (en
azından kendi adıma) cahil gazeteciler de bu minval üzere yazıp çizdik,
Başbakan'a duyulan şükran duygularını aktardık.
Meğerse bu doğru
değilmiş! İşte o twitter denilen sihirli dünya sayesinde öğrenmiş
bulunuyoruz ki, o kupa maçının oynanmasını esasında Ahmet Bey sağlamış;
Başbakan da (hani söz vermişti ya) Erzurumluya ayıp olmasın diye,
kıyısından köşesinden müdahil olmuş!
Hani Necip Fazıl
bilgisayarın icadını anlatırken demişti ya; "Tam bir asırdır bozuk bütün
ayarlar. Şimdi yanlışları sayıyor bilgisayarlar."
İşte o misal… Ve dahası var...…
Çünkü twitter, bilgisayarın icadından sonraki "en harika" icat olarak kabul ediliyor!
Cumhurbaşkanı
Gül dahil pek çok devlet ve politika adamı, bu twitter'i öyle aktif
biçimde kullanıyor ki, artık en önemli devlet meselelerini bile
neredeyse bu "alem"den öğreniyoruz.
-Türkiye ile Suriye arasında savaş çıkacak mı?
-Bölücü PKK bu kanlı eylemleriyle asıl neyi hedefliyor?
-Türkiye AB'ye girebilir mi, giremez mi?
-Neredeyse komşu ülkelerin hepsiyle aramız bozuldu, ne oldu ki bir anda bu noktaya geldik?
Veya...…
Siz
illa da ben genel konuları değil de, yaşadığım şehre dair yerel
hususları merak ediyorum diye ısrarcıysanız o zaman şunları sorun:
-Kale'nin
etrafı en az üç yıl önce açılacaktı, hatta istimlak bedelleri ödendi
denilmişti, projenin hazır olduğu söylenmişti. Ne oldu da bunca zamana
rağmen Kale'nin etrafında en ufak bir çalışma yok?
-Başkan
Küçükler, dün attığı twetlerde, Havuzbaşı'ndaki kent meydanından başka
Erzurum'a ikinci bir kent meydanı açacağını duyurdu. Merak ediyoruz:
Birincisi ne zaman bitecek? Halk Eğitimi Merkezi binasını alelacele
söktü. Anlıyoruz, elini çabuk tutmasaydı birileri mahkeme kararıyla
yıkımı durdurabilirdi. Peki ne oldu da, o eski binanın yanındaki şu
ucube bina bir türlü yıkılmıyor? Sorun, hukuktan mı kaynaklanıyor,
kişilerden mi yoksa idari bir engel mi var?
-Büyükşehir Üç
Kümbetler etrafında kentsel dönüşüm yapacaktı. Yakutiye Belediyesi'nin
yaptığı kentsel dönüşümden başka bir faaliyet yok orada...…
Büyükşehir bu hususta acaba ne düşünüyor? Başkan, bir tweet atsa da biz cahil kullar aydınlansak olmaz mı?
Neden olmasın ki?
Olabilir; olabilir de...…Lakin eski ifadeyle, suallerin münderecatı çok mühim.
Farzımuhal; derseniz ki eğer, "Birinci meydan bitmeden ikincisi nereden çıktı?"
Yahut da, "Kale...…Evet niye bir türlü Kale'nin etrafı açılmıyor?"
Twitte ne yapsın be kardeşim. Sen önce soru sormasını öğreneceksin...…
Sorsana şöyle bir soru:
"Pek
muhterem efendimiz, başımızı döndüren bu hizmetlerinizin bir nihayeti
olacak mı, yoksa hep böyle hizmet sarhoşu olarak mı kalacağız?"
Gör bak, o zaman tweetler nasıl patlıyor!
Aramızda öyle münasebetsiz tipler var ki, utanmasalar soracaklar:
"Yahu
Allah rızası için biri cevap versin! En son Başbakan Erzurum'u ziyaret
ettiğinde, bu şehrin yerel yönetimi Başbakan'dan ne talep etti? Hangi
mühim proje (Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hikmet Koçak'ın müze
projesi hariç) Başbakan'a takdim edildi de, Tayyip Bey elinin tersiyle
itti?"
Palandöken'e bile manşet olabilen bu tweetler sayesinde
öğrenmiş bulunuyoruz ki, aslında bu şehir yani Erzurum, yerel bazda tüm
zamanların (hani şu moda deyimle cumhuriyetten buyana) en büyük
hizmetleriyle kucaklaşmış! Bu twitter'i bir Müslüman bulmuş olsaydı,
"Allah razı olsun" diyecektik, belli ki gavur icadı! Bu yüzden "thank
you" diyoruz. Yoksa, biz cahiller Paris gibi bir şehre kavuştuğumuzu nasıl öğrenecektik ki?!
Siz Hz. Ali ile Şam Valisi Muaviye arasındaki "dişi deve" hikayesini bilir misiniz?
Bugünlük bu kadar; yerimiz tükendi. O dişi deve hikayesini de yarına saklayalım.
Göreceksiniz, bugünün tweetleri ile bin küsur yıl önceki dişi deve arasındaki mantalitede hiçbir fark yok.
Her ikisinin de ortak noktası aynı:
İnsanlar gördüklerine değil, duyduklarına inanıyor.