Ana
muhalefette kayış tümüyle kopmuş durumda! Adına "merkez medya" denilen
saftaki yayın organları ise, zaten gelişmelere turist! Daha doğrusu,
"düşmanımın düşmanı benim dostumdur" anlayışı ile kendine yapılan
haksızlığa itiraz etmiyor.
Halbuki aynı adamlar, sair zamanlarda
bir kaşık suda fırtınalar koparan felaket tellallarıdır. En özellerine
bile bu denli müdahale edilmiş olmasına rağmen bu tavırları akıl alır
gibi değil!
"Sana ne kardeşim. Dinlediyse beni dinlemiş. Ben şikâyetçi değilim!
Bunca olup biten ve sayfa sayfa yayımlanan haber ve açıklamalara karşı adamların dedikleri tam da bu...
Oysa
17 ve 25 Aralık yargı darbe girişiminden sonra aklı selim herkes gördü
ki, Türkiye büyük bir felaketin son anda eşiğinden dönmüş.
Üç maymunu oynamayı tercih ediyorlar.
Sizce niye mesele etmiyorlar ve niye şu şekilde tepki göstermiyorlar:
"Kardeşim,devletin içine sızmış bir paralel yapı hangi hak ve yetkiyle benim
mahremime tecavüz etmiş ve yasal olmayan biçimde beni ve yakınlarımı
dinlemiş? Şayet Türkiye bir hukuk devleti ise derhal bu çeteden hesap
sorulmalıdır ve suça bulaşmış kişiler vakit kaybedilmeden yargı önüne
çıkarılmalıdır.. Müştekiyim hem de sonuna kadar."
Mesele etmiyorlar. Çünkü onların asıl meselesi başından beri Recep Tayyip Erdoğan, ya da kurumsal kimliği ile AK Parti!
Eğer
günün sonunda Tayyip Erdoğan'ın zarar göreceği bir gelişme olacaksa ve
de AK Parti düşüşe geçecekse, gerekirse şeytanla bile aynı yatağa
girmeye razılar.
Yeter ki, halk iradesiyle alaşağı edemedikleri
Tayyip Erdoğan gitsin de, sonu ne olursa olsun ya da kim zarar görmüş
olursa olsun...
Paralel çetenin yasadışı eylemlerini yazmamak için, günlerdir Cumhurbaşkanlığı'nın yeni sarayını dillerine dolamış durumdalar.
Kılıçdaroğlu da zaten her şeye teşne...
Aydın
Doğan'ın anlı şanlı kalemşörleri, ta mahremlerine kadar sızan paralel
yapıdan öylesine korkuyorlar ki, en temel haklarına yapılan bu tecavüzü
bile görmezden geliyorlar!
Niye peki?
Paralel yapıya sormak lazım.
Paralel
yapının, onlara dair elinde ne var ki acaba kalemlerinden kan damlayan
bu medya Firavunları, bu kadar açık bir rezalet karşısında bile
başlarını deve kuşu gibi kuma sokuyorlar?
Dün haberlerde bir kez
daha yayınlandı. Üstelik bu sefer öyle gazetecilik istihbaratı filan
değil, yapılan soruşturmanın resmi sonucuydu.
Paralel polis ve
yargı mensupları Türkiye genelinde on binlerce insanı sahte isim ve
asılsız suç isnadıyla dinleyip, elde ettiği bilgileri bu kişilerin
bazılarına karşı tehdit ve şantaj aracı olarak kullanmış.
Erzurum'da da aynısı olmuştu.
Aylar önce bu fakir hepsini tek tek yazmıştı.
Paralelci
polis ve savcılar her yerde yaptıkları gibi suçu karatmak için hakkımda
onlarca dava açmış ve akıllarınca korkutup susturacaklarını
sanmışlardı.
Paralel yapı ne Tayyip Erdoğan'ın sırf şahsi kin ve
öfkesi üzerine yaratılmış bir örgüttür, ne de yargı ve emniyet içindeki
bir nüfuz ve otorite kavgasıdır. Paralel yapı, bu milletin başına
musallat olmuş ve son anda deşifre edilmiş çok tehlikeli bir örgüttür.
Öyle ki bu etkin bir mücadeleye rağmen paralel yapı, hala devlet içindeki gücünü hatırı sayılır ölçüde koruyor.
Şimdi yeni bir hamle peşindeler.
Şayet punduna düşürebilirlerse bu kez de Anayasa Mahkemesi eliyle Tayyip Erdoğan'ı açık düşürmeye çalışacaklar.
Madem halkın iradesini alt edemiyoruz, o zaman halkın iradesine ipotek koyarız.
Bu
gerçeği merkez medya da görüyor. Ana muhalefet de... Fakat Tayyip
Erdoğan'a olan kin ve öfkeleri öyle keskin öyle keskin ki, bu uğurda
Türkiye ateşe atılsa dahi yanlışta ısrar ediyorlar.
Bunu akılla izah edebiliyorsanız, buyurun siz anlatın biz de dinleyelim.