REFAHYOL Hükümeti zamanında çıkan ancak Ak Parti hükümetleri döneminde de birkaç kez süresi uzatılan 5084 Sayılı Teşvik Yasası, yeniden gündemde ilk sıraya oturdu.
Şayet bu yasa yeniden uzatılmaz ise, Doğu ve Güneydoğu’daki yüzlerce işletme ne yazık ki olumsuz yönde etkilenecek.
Çünkü bu yasa sayesinde, işveren SSK primlerini indirimli ödüyor.
En son üç yıllığına uzatılmıştı. İşte o süre de bu yıl itibarıyla doluyor.
İşverenleri bir sancıdır ki sardı, sormayın gitsin…
Söz konusu yasa nedeniyle, indirimden yararlanıp her işçiyi sigortalı yapan işveren, yasa uzatılmaz ise kara kara düşünecek.
Ya kayıt dışı işçi çalıştıracak, ya da işçi azaltacak.
Çünkü maliyetler başka türlü hareket imkanı sunmuyor.
Bu gerçeği en iyi bilen hükümetin ekonomi kurmaylarıdır ve en başta da Başbakan Erdoğan’dır.
Doğu ve Güneydoğu’nun hali ortada…
Yeni teşvik yasasına rağmen beklenen sıçrama gerçekleşmedi.
Şu anda faaliyetteki işletmeler ise, hayata adeta pamuk ipliği ile bağlı durumda!
Biri bi üflese domino taşları gibi hepsi devrilecek.
Evet; kabul ediyoruz:
Hükümet şu geçen on yılda elinden geleni yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Ancak bu fedakarlık bir süre daha devam etmelidir ki, hiç olmazsa mevcut korunsun…
Bu uğurda en büyük mücadeleyi MÜSİAD Başkanı Mustafa Güvenli veriyor.
Aynı zamanda başarılı bir işadamı da olan Güvenli, son birkaç aydan beri Erzurum-Ankara arası mekik dokuyor; hükümet yasanın süresini yeniden uzatsın diye…
Mustafa Güvenli, bu yolda öncülerden biri, usanmadan o taş senin bu taş benim kafasını vuruyor.
Yeter ki, 5084 Sayılı Teşvik Yasası yeniden uzatılsın.
Çünkü en iyi O biliyor ki, yasa uzatılmazsa bölgede müthiş bir işsizlik patlaması yaşanacak.
Önce Bakan Zafer Çağlayan’la görüştüler, ardından da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la…
Mustafa Güvenli’yi bu mücadelede, yalnız bırakmayan tek isim ise, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak’tır.
Dün bütün gazetelerde haber genişçe yer aldı:
MÜSİAD heyeti Başbakan’la görüştü.
Sayın Başbakan’ın bu meselede nasıl bir duruş sergilediğini başından beri biliyoruz.
O, Doğu ve Güneydoğu’nun kalkınması için muazzam bir çaba harcıyor. İşte o çaba sayesinde, her iki bölgede de son yıllarda gözle görünür bir kıpırdanma oldu. Fakat süreç henüz tamamlanmadı; yani Doğu ve Güneydoğu’nun kalkınması bitmedi. Kaç yıl daha olur bilemem ama hala devletin destek ve himayesine ihtiyacımız olduğu, hava ve su kadar aşikar…
Ancak damdan düşen damdan düşenin halinden anlayabilir misali, Mustafa Güvenli bir tek kişinin dahi sigortalı istihdam edilmesinin ne anlama geldiğini çok iyi bilen bir işadamı…
Hamdolsun ki Türkiye artık eski Türkiye değil…
Doğu ve Güneydoğu’dan komple vergi alınmasa bile örselenmeyecek durumda…
Bir süre evvel de ETSO Başkanı Lütfü Yücelik aynı mevzuda Başbakan’ın kapsını çalmış ve yasanın uzatılmaması halinde doğacak manzarayı tasvire çalışmıştı.
Şimdi de Mustafa Güvenli, başından beri yaptığı gibi işin peşini bırakmıyor.
Borsa Başkanı Hakkı Hınıslıoğlu da boş durmuyor; O da bu yolda çabalayıp duruyor. Bütün mesele, Doğu ve Güneydoğu’da, 5084 Sayılı Teşvik Yasası sayesinde oluşan müspet atmosferi kaybetmemek…
Tam bu yazıyı kaleme alırken aldığım bir habere göre, Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği Başkanı Cemal Şengel de, hem Bakan Zafer Çağlayan’la hem de Başbakan’la aynı konuda temas halindeymiş…
Biliyoruz ki Cemal Şengel, bulduğu her fırsatta Doğu’nun ihracatının artması için olağanüstü bir çaba harcıyor.
O olmasaydı, Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği çoktan kapanmıştı ya da merkez Van’a alınmıştı.
Bir kişinin, memleket için neleri başarabileceğini, Cemal Şengel nezdinde herkes görmüş oldu.
Merak edenler, Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği’nin son iki yılını inceleyebilir; nereden nereye gelindiği orada yazıyor.
Ortak talebimiz şudur:
Yasanın süresi uzatılsın…
Öyle zannediyorum ki, bu ülkenin gerçeğini en iyi bilenlerden biri olan Başbakan Erdoğan, bütün bu girişimleri akim kılmayacaktır.
Doğu ve Güneydoğu’nun bu desteğe ihtiyacı var.
Şayet devlet tüccar olsaydı, bütün bu yazdıklarımız kocaman bir hiçten ibaretti. Ama çok şükür ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, öyle değil.
Çünkü:
Anayasasında şöyle yazıyor: Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir.
Nasıl ki bir baba evladı eve para getiremiyor diye, kapının önüne bırakamıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, Doğu ve Güneydoğu bir Kocaeli ve İstanbul gibi vergi ödeyemiyor diye, üstünü çizemez…