Erzurumajans-ANKARA(ANKA)-MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin başkanlık sistemine tümden karşı olduğunu, parlamenter sistemin revize edilerek güçlendirilmesinden yana olduğunu belirterek, "Erdoğan Hitler'i örnek alıyorsa, Hitler Almanya'sını arzuluyorsa; gitsin Neo Nazilerin avukatlığını yapsın, gitsin Hitler'in anılarını yad etsin" dedi.
-"ASIL PROVOKATÖRÜN AKP OLDUĞU BESBELLİDİR"-
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı özetle şunları söyledi:
"2015'e terör kanlı mührünü vurmuşsa, bunun vebali AKP'nin sırtındadır.
2015'de bölücülük isyan bayrağını kaldırmışsa, milli beka ağır bir hasar almışsa bunun arkasındaki asıl provokatörün AKP olduğu besbellidir.
-"HANİ 63 AKILSIZ VARDI YA"-
Hani 63 akılsız vardı ya, işte bu güruh 2015'de adeta firar etmiş, köşe bucak saklanmıştır.
Ne zaman Türkiye aleyhine bir sahne kurulsa, ne zaman milli değerlere karşı operasyon ve propaganda mangası teşkil etse anında yerlerini alan bu 63'lüklerin, bugüne kadar ağızlarından bir kez vatan, bir kez millet namına övücü söz çıkmamıştır.
-"63 LÜZUMSUZ ADAMDAN ŞİMDİLERDE ESER YOKTUR"-
Şu işe bakınız ki, AKP-PKK işbirliğiyle aranıp bulunan, sonra 7 bölgeye özenle sevkiyatı yapılan 63 lüzumsuz adamdan şimdilerde eser yoktur.
-"AKP, PKK'YA TAŞIYICI BEDENLİK YAPMIŞ"-
2015'de PKK fren tutmamış, insaf ve vicdan tanımamıştır.
Şayet PKK, bugünkü aşamaya geldiyse, şayet şu anki güç ve imkanına kavuşmuşsa bunun günahı bütün işbirlikçi mihraklardan önce AKP'nindir.
AKP, PKK'ya taşıyıcı bedenlik yapmış, silahlanmasına göz yummuş, sonra da çark edip üst perdeden verip veriştirmiştir.
2015 yılında tarihte eşine az rastlanır bir gaflet, dalalet ve hatta hıyanet AKP'ye nüfuz etmiştir.
Bunun yanında demokrasi rafa kalkmış, bireysel hak ve özgürlükler tanınmamış, medya susturulmuş, hukuk ve adalet karaborsaya düşmüştür.
AKP, Türkiye'yi çembere almış, demokrasiyi çengele asmıştır.
-"ERDOĞAN AKP'Yİ PARMAĞINDA OYNATMIŞ"-
Erdoğan AKP'yi parmağında oynatmış, Davutoğlu'nun elini kolunu bağlamakla kalmamış, irade ve inandırıcılığını da sıfırlamıştır.
Minderden kaçmadık. Anlamsız, uyduruk, bizi mahcup edecek bahanelere sığınmadık.
Türkiye'nin hükümetsiz kalmaması amacıyla farklı partiler arasında oluşacak koalisyon modellerini safiyetle ve samimiyetle muhataplarımıza teklif ettik.
Hırsızı görmesek, rüşveti konuşmasak sorun yoktu.
Anayasanın ilk dört maddesini müdafaa etmesek yine sorun yoktu.
İhanet sürecini ağırdan alsak, Erdoğan'ın Anayasa ihlallerini hoş görsek, parlamenter sisteme vurulacak darbeyi olağan karşılasak her şey bambaşka olurdu.
-"KİRLİ PROPAGANDA SAYESİNDE HAYIRCI OLDUK"-
Fakat Erdoğan ve Davutoğlu'nun koalisyon mimarisini müştereken sabote etmesi, doğrudan bizi hedefine alan algı operasyonları, devreye sokulan kirli propaganda sayesinde hayırcı olduk, hayırcı gösterildik.
-"2015 YILININ EN UNUTULMAYACAK YALAN VE ALDATMASI BİZİM HAYIRCI OLDUĞUMUZ İDDİASIDIR"-
2015 yılının en unutulmayacak yalan ve aldatması bizim hayırcı olduğumuz iddiasıdır.
Biz hayır demesini de, evet demesini de iyi biliriz.
Türk milletinin yararına, Türkiye'nin yüksek menfaatlerine, Türklüğün hayrına itirazlarımız hayırcılıkla suçlanıyorsa, evet biz hayırcıyız, hayırda da hayır var diyoruz.
-"BELKİ KENDİMİZİ İYİ ANLATAMADIK"-
Belki kendimizi iyi anlatamadık.
Belki daha fazla insanımıza ulaşamadık.
Belki de isabetle temellendirdiğimiz doğru strateji ve politikalarımızı aktarmakta engellerle karşılaştık.
Hayırcı olarak afişe edilmemizin sebebi ne olursa olsun, 7 Haziran'dan 1 Kasım'a kadarki haklı olduğumuz mücadeleyle ilgili lazım gelen ders ve sonuçları yine de detaylarıyla çıkardık.
-"BUNLARIN ALAYI HALT ETMİŞLERDİR"-
Kamuoyu araştırması yaptırıp bize 2015 yılının kaybedeni diyorlar. Huzurlarınızda söylüyorum, bunların alayı halt etmişlerdir.
Diğer alanlarda olduğu gibi, 2015 yılında Türkiye ekonomisi de dibe vurmuştur.
Yandaşlar devlet hazinesine kapılanıp keyif sürerken, vatandaş nasıl geçineceğini, nasıl doyacağını, nasıl barınacağını kara kara düşünmektedir.
Uyarmak isterim ki, böylesi adaletsizlikler sosyal ve ekonomik patlamaların hazırlayıcısı, teşvik edicisidir.
Bir avuç mutlu azınlık, saray beslemesi küçük bir elit zümre servetine servet eklerken; Erzurumlu Hasan yoksullaşmış, Adıyamanlı Mehmet muhtaç hale gelmiş, Manisalı Hatice Bacı derdine dert katmıştır.
Hükümetin çürük dış politikası sonucunda ticaret durmuş, esnaf, işadamı, müteşebbis sıkıntı üstüne sıkıntı yaşamak durumunda kalmıştır.
-"SURİYE POLİTİKASI ENKAZDIR, IRAK POLİTİKASI ÇÖPLÜKTEDİR"-
Suriye politikası enkazdır. Irak politikası çöplüktedir. Mısır politikası rehinlidir. Rusya politikası kriz geçirmektedir.
Erdoğan'ın sivri dili, hayalci ve omurgasız politikaları Türkiye'yi boğmuş, eski hakimiyet havzalarımızda acıklı ve utanılacak durumlara taşımıştır.
Erdoğan'ın, düne kadar terörist devlet dediği İsrail'e muhtaç olduğumuzu, ihtiyaç duyduğumuzu söylemesi ise yakın tarihin en talihsiz, en katıksız çarkı ve açıklaması olmuştur.
Erdoğan da ilke ve istikrarlı bir duruş yoktur.
-"TÜRKİYE'NİN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYAÇ DUYDUĞU İNKAR EDİLMEZ BİR GERÇEKTİR"-
Ancak yeniden yazıyoruz kisvesiyle, anayasanın içine yerleştirilecek karanlık ve kindar hevesleri hoş görmek, bunlara kulak tıkamak bir o kadar ahlak dışı ve vatana ihanetle eşdeğer bir sapma halidir.
Bugün Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğu inkar edilmez bir gerçektir.
Parti olarak biz de bu konuda olumlu ve sıcak bir tutum içindeyiz.
-BAŞBAKAN'IN ZİYARETİ-
Davutoğlu başkanlığındaki AKP heyeti ikinci ziyaretini dün saat 14'de Meclis grubumuzda partimize gerçekleştirmiştir. Bu görüşme de 1 saat 45 dakika sürmüştür.
Son derece yararlı, nazik ve olumlu bir havada geçen görüşmede başta anayasa olmak üzere; TBMM İçtüzüğü, bütçe süreci, terörle mücadele, iç ve dış siyasi gelişmeler ele alınmış, karşılıklı düşünceler paylaşılmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yeni bir anayasa yapılması konusunda herhangi bir engel görmediğimizi, bu kapsamda üzerimize düşeni yapacağımızı samimiyetle muhataplarımıza ilettik.
19 Ekim 2011 tarihinde çalışmalarına başlayan ve Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin eşit sayıda temsilci vermeleriyle vücut bulan Anayasa Hazırlık ve Uzlaşma Komisyonu'nun tekrar canlandırılmasını faydalı bulduğumuzu söyledik ve bu konuda da mutabık kaldık
Bu komisyonun çalışma usul ve esaslarının belirlenerek, daha önceden kabul edilen 60 maddenin aynen korunması hususunda fikir birliğine vardık.
Anayasalar zamanın ruhuna, insan ihtiyaç ve beklentilerine, devlet-birey ilişkilerinin değişen çapına, toplumsal arayış ve yönelişlere cevap vermeli ve toplumsal dinamiklerin arkasına düşmemelidir.
-MHP'NİN KIRMIZI ÇİZGİLERİ-
Fakat AKP heyetine çekincelerimizi de açık yüreklilikle dile getirdik.
AKP sivil anayasa yapılmasını istemektedir. Başkanlık sistemine geçilmesini önermektedir.
Geçtiğimiz hafta AKP sözcüsü ilk falsoyu vermiş ve demiştir ki: 'Yeni Anayasa Türkiye'nin kimlik belgesidir.'
Biz kimliksiz değiliz ki anayasayla kimlik bulalım.
Biz köksüz değiliz ki anayasada varlığımızı tanıyalım.
Türkiye'nin milli kimliği Türk'tür.
-"AKP'NİN GÜNDEMİNDE OLAN TÜRK KİMLİĞİNİN DIŞLANMASI, TÜRKLÜĞÜN TASFİYE PLANI BİR PKK TALEBİDİR"-
Bu itibarla yeni anayasada AKP'nin gündeminde olan Türk kimliğinin dışlanması, Türklüğün tasfiye planı bir PKK talebidir ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin buna çanak tutması asla düşünülemeyecektir.
Türksüz bir anayasa, kansız damar, kalpsiz vücut, cansız beden demektir. Bu ise yıkımdır.
Anayasadan Türk'ün silinmesi veya ayıklanması milli izmihlaldir.
PKK istedi, Erdoğan buyurdu, Davutoğlu önerdi diye Türklüğü anayasadan çıkarma teşebbüs ve girişimi milli vicdanda karşılık bulmayacaktır.
-"HERKES AYAĞINI DENK ALSIN Kİ, BUNA DA MÜSAADE ETMEYİZ"-
TBMM'de koltuk sayımız ne olursa olsun, Türk milletinin anayasa vasıtasıyla bölünmesini, etnik kafilelere ayrılmasını, ruhsuz, ufuksuz ve kimliksiz bırakılmasını hoş görmeyiz, herkes ayağını denk alsın ki, buna da müsaade etmeyiz.
Milliyetçi Hareket Partisi yürürlükteki Anayasa'nın değiştirilmesini istemekle birlikte; ilk dört maddenin tartışılmasına bile tahammül ve müsamahası yoktur.
Anayasa'da devletimizin şeklinin tanımlandığı ve Türkiye Devletinin bir Cumhuriyet olduğunu belirten birinci maddenin,
Cumhuriyet'in niteliklerinin sayıldığı ikinci maddenin,
Devletimizin bütünlüğünün, resmi dilimizin, bayrağımızın, milli marşımızın ve başkentimizin ifade edildiği üçüncü maddenin,
Ve değiştirilmeyecek hükümleri ihtiva eden dördüncü maddenin hiçbir şart altında değiştirilmesi ya da bu çerçevede teklifi söz konusu olmamalıdır.
Bizim görüşümüz nettir. Bunun dışında Anayasa'da gerekli düzenlemeler yapılabilmesinin önü de açıktır.
-"BAŞKANLIK DİYE TUTTURAN TEK KİŞİ ASLINDA ERDOĞAN'DIR"-
Erdoğan yeni anayasa derken asıl amacının başkanlık olduğunu da gizlememektedir.
İşin özü şudur: Erdoğan ve Davutoğlu başkanlık sistemini getirebilmek için muhtemel yeni anayasayı kılıf, fırsat, koz olarak kullanmanın peşindedir.
Ancak bizzat Davutoğlu'nun başkanlık sistemiyle ilgili düşünce ve beyanları ikirciklidir.
Başkanlık diye tutturan, dayatmalarını sıklaştıran, bununla yatıp bununla kalkan tek kişi aslında Erdoğan'dır.
Davutoğlu da gönülsüz bir şekilde Erdoğan'ın koltuk ve makam sevdasına hizmet etmektedir.
-"AKLININ KÖŞESİNDEKİ KÜFLÜ HEDEFİ AÇIĞA VURMAKTADIR"-
Erdoğan başkanlık sistemini savunurken öyle fahiş yanlışlara, öyle tarihi gaflara imza atmaktadır ki, bir bakıma dilinin altındaki baklayı çıkarmakta, aklının köşesindeki küflü hedefi açığa vurmaktadır.
Erdoğan Hitler'i örnek alıyorsa, Hitler Almanya'sını arzuluyorsa; gitsin Neo Nazilerin avukatlığını yapsın, gitsin Hitler'in anılarını yad etsin.
Ama aklından bir an olsun çıkarmasın ki, tarihin hiçbir döneminde Türk milletinin sinesinden Hitler çıkmamıştır.
-"SARAYIN OYUNUNU BOZACAKTIR"-
Yeni anayasayı saray fermanı gören, parlamenter sistemi yıkmak için her türlü örtülü veya açık ittifakın içinde bulunmayı kafaya koyan Erdoğan'a Türk milleti göz açtırmayacak, sarayın oyununu bozacaktır.
-"MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ BAŞKANLIK SİSTEMİNE TÜMDEN KARŞI"-
Milliyetçi Hareket Partisi başkanlık sistemine tümden karşı olup parlamenter sistemin revize edilerek güçlendirilmesinden yanadır.
Planlanan ve geniş katılımlı olmasını istediğimiz yeni anayasa hazırlık çalışmalarında başkanlık sisteminin tıkaç işlevi görmemesi en halisane dileğimizdir.
-"DAVUTOĞLU İRADESİNİ GÖSTERSİN VE GÖZLERİNİ AÇSIN"-
Davutoğlu iradesini göstersin ve gözlerini açsın, başkanlık sistemi Erdoğan'ın şahsi ikbal ve ihtirasıdır. Buna alet olmasın, fırsat vermesin.
Erdoğan'ın mizacıyla başkanlığın diktatörlüğe ortam açması, üniter yapıyı imha etmesi ise kaçınılmazdır.
-"HİTLER DE BU HAVADAYDI"-
Hitler de bu havadaydı, Almanya'ya yapılan adaletsizliği onarmak için kendisini görevli addetmişti.
Stalin de böyle düşünüyordu, sınıfsal adaletsizliği bitirmeyi gaye edinmişti.
Tarihteki tüm despotlar, tüm otokrat yönetimler adalet dağıttıklarını zannetmişlerdi. Fakat dağıttıkları hem ülkeleri hem de kendileri oldu.
Erdoğan bilmiyorsa kendisine öğreteyim: Türkiye'de adaletin dağıtıldığı tek mercii huzuruna çıkmaktan kaçtığı mahkemelerdir.
Erdoğan'ın adalet dağıtmak yerine, 17-25 Aralık'ın hesabını vermesi, eğer konuşacak yüzü kalırsa ondan sonra adaletten bahsetmesi akla en yatkın yol ve önerimiz olacaktır.
-"BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK DOLANDIRICISI"-
Barış ve özgürlük dolandırıcısı HDP'li siyasetçi ve belediyeler PKK'lı tetikçilere kuryelik yapmakla meşguldür.
Davutoğlu kaçak çay içmek yerine, HDP'nin verdiği randevuyu iptal etmiş, Kandil'in yolunu göstermiştir.
Bu gelişme karşısında, biz HDP'yi flu görüyoruz dediğimizde, eleştiri oklarını yönelten demokrasi bezirganları, PKK'nın kurşun askerleri niye suspus, niçin kayıptır?
-"DÜN SOLUMUZA BAKTIĞIMIZDA FLU GÖRÜYORDUK, BUGÜN İSE SAĞIMIZA BAKTIĞIMIZDA BOMBOŞ SIRALARI GÖRÜYORUZ"-
Ekranlarda saz çaldırıp HDP yalakalığı yapan, sonra da "Yanılttın bizi, Türkiyeli yüz sadece bir maskeymiş. Meğer ne kadar da safmışız." diyen kurumuş vicdan ve kof akıllar nerededir?
Evet biz dün solumuza baktığımızda flu görüyorduk, bugün ise sağımıza baktığımızda bomboş sıraları görüyoruz.
-"ÖZYÖNETİM TEKLİFİ CEZASIZ VE YAPTIRIMSIZ BIRAKILMAMALIDIR"-
Özünde kan ve cinayet bulunanların özyönetim teklifi cezasız ve yaptırımsız bırakılmamalıdır.
HDP'nin Rusya işbirlikçisi malum eşgenel başkanı ayrı bir devletten bahsetmiştir.
Erdoğan bu ahlaksızlığa ihanet demiş, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili yeni bir tartışma başlatmıştır.
Erdoğan'ı tanıyoruz, bu sözlerinin dönemsel tepki olduğunu deneyimlerimiz ışığında iyi biliyoruz.
Meselenin tuhaf ve hazin tarafı, Erdoğan BDP ya da HDP'lilere ağır hakaret ve eleştirilerini yaptığı her dönemde, terör örgütüyle ya pazarlıklara tutuşmuş, ya da İmralı canisiyle masaya oturmuştur.
Şimdi de Erdoğan ve Davutoğlu'nun teröristler ve siyasi bölücülerle yeni bir müzakere sayfası açmak için el altından çalışmalar yürütmesinden oldukça kuşkuluyuz.
-"BİZİM MERAKIMIZ, YENİ ANAYASADA PKK'YA BİR ÜMİT VERİLMİŞ MİDİR?"-
Bizim merakımız, yeni anayasada PKK'ya bir ümit verilmiş midir?
Şu anda yaşanan şehir çatışmalarının maksadı yeni anayasa pazarlıklarını kızıştırmak için midir?
Daha açık sorayım, AKP, PKK ile hali hazırda görüşmekte midir?
Erdoğan, özellikle Oslo'da PKK'ya federasyon sözü vermiş midir?
Ve hepsinden önemlisi yaşadığımız şiddet ve dehşet dolu günler özyönetimle temellenmiş başkanlık sisteminin bir ön hazırlığı, ön çalışması mıdır?
-DOKUNULMAZLIKLAR-
HDP'li sözde siyasetçilerin dokunulmazlıkları kaldırılacaksa, Davutoğlu ve AKP'nin önünde engel yoktur, buyursunlar TBMM'de bu sorunu kökten çözelim, hepten bitirelim, hukukun işini kolaylaştıralım.
Türkiye milli ve üniter bir devlettir. Özyönetim ise bölünmedir, ayrılmadır ve yılanın başı küçükken ezilmelidir."