Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Tarsus'da hunharca öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu.
Erzurumajans-Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Tarsus'da
hunharca öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın ailesine taziye
ziyaretinde bulundu.
BBP Genel Başkanı Destici, partililerle
birlikte Aslan ailesinin Barış Mahallesi'ndeki evine gelerek acılarını
paylaştı, başsağlığı diledi. Baba Mehmet Aslan ve anne Songül Aslan'a
üzüntülerini ileten Destici, olayı büyük bir üzüntüyle karşıladıklarını
belirterek, "Ben ilk öğrendiğimde dedim ki; şehittir bizim kızımız.
Çünkü şehit mertebesindedir. Gerçekten çok masum, savunmasız ve sizin
gibi imanlı bir ailenin evladı. Onun için şehitlik, yani dünyada
kazanılabilecek en büyük mertebedir. Aslında o savaşı kazanarak gitti,
zaferle gitti. Ama sizleri, bizleri üzerek gitti. O aslında büyük bir
zafer kazandı. Büyük bir acı ile büyük bir zafer kazandı. Biz inanıyoruz
ki, diğer dünyasının ebedi hayatını kazandı ama hepimiz arzu ederdik ki
yaşasın, aramızda olsun ve sizler onun okulunu bitirdiğini görün,
evlendiğini, çocuğunu, çoluğunu görün. Ama takdiri ilahi böyleymiş" diye
konuştu.
"CEZASI İDAMDIR"
Türk insanının bunu hak
etmediğini vurgulayan Destici, "Maalesef Türkiye'de hemen hemen her gün
bu kadar vahşice olmasa da buna benzer hadiseler, kadınlara şiddet,
tecavüzler yaşanıyor. İnşallah bu bir hayıra da vesile olur. Yani bu tür
tedbirlerin alınması açısından bir başlangıç olur diye düşünüyoruz.
Vicdanların terbiye edilmesi, vicdanların harekete geçirilmesi, ahlaklı
bir toplum, imanlı bir toplum, insan haklarına, kadın haklarına, birey
haklarına saygılı bir toplum ama diğer taraftan da işlenen suçların da
mutlaka yine toplumda hem düzeni hem nizamı hem de adaleti tesis
edilmesi anlamında hak ettiği cezanın da verilmesi lazım. Çünkü
insanoğluyuz hepimiz. Hiç kimse hakkını kendisi aramamalı mutlaka adil
devletler toplumda bu tür vahşetler yaşandığında, bu tür zalimlikler
yaşandığında gerekeni yapması gerekir. Bunun da mutlaka hak ettiği
cezayı alması lazım. Bizim önerimiz, teklifimiz bu küçük yaşta kız
çocuklarımızı kaçırıp ya da büyük yaşta fark etmez. En önemli olan
insanoğludur, şerefidir. Dolayısıyla kadınları kaçırıp tecavüz edip
öldürenler için, mutlaka hak ettiği ceza verilmelidir ve bunun karşılı
da idamdır. Biz bunun başından beri söylüyoruz. Bunun hemen yapılması
gerekir. Hepimiz bu olayın takipçisi olacağız. Başka Özgecan'lar kurban
edilmesin" şeklinde konuştu.
"ALLAH'IN SÖZÜNÜN ÜSTÜNDE SÖZ YOKTUR"
Acılı baba Mehmet Aslan ise tüm Türkiye'nin bu olaya çok büyük ilgi
gösterdiğini söyledi. Herkesin Özgecan'ı çocuğu yerine koyduğunu
vurgulayan Aslan, "Çok büyük hassasiyet gösterdiler. Bu anlamda artık
çok söyleyecek söz yok. Erzurum'dan bir vatandaş aradı. 'Allah kendisi
için yaratmış, onu kendi bahçesine aldı' diye bir cümle kullanmıştı.
Katılıyorum, çocuğumun her ne kadar anne ve babası olsak bile artık
memleketimizin böyle bir durum karşısında böyle bir vesilesiyle
birleşmesine vesile olduğu için Allah'ın hikmetinin suali olunmaz.
Allah'ın takdir etmiş olduğu olayın önüne hiçbir kul geçemez. Çocuğumun
başına böyle bir şeyin gelmiş olması beni hiçbir şekilde kıymetli
kılmaz. Ben günahkarların günahkarıyım, acizlerin aciziyim, fakirlerin
fakiriyim. Benim kalbimi söksünler, bedenimi de çöplüğe atsınlar. Bu
hiçbir anlam ifade etmez. Ama Allah'ın sözünün üstünde söz yoktur. Aklım
bu hikmetin karşısında çaresiz" ifadelerini kullandı.
"YASALARIN, VİCDANLARIN İÇERİSİNDE ÇALIŞIYOR OLMASI GEREKİYOR"
Olayın artık kendilerinden çıktığını ve milletin meselesi haline
geldiğini vurgulayan Aslan, "Bütün insanlığın sorunu, meselesi haline
geldi. Bu bir kurtuluş vesilesi. Güzelliklerin, mutluluğun, güvenliğin,
barışın tüm Türkiye'de ve tüm dünyada tekrar tesis ve temin edilebilmesi
için bir vesile olabilir. Anadolu'muz her karışında kefensiz yatan
şehitlerle, aslan parçalarıyla dolu, vatan evlatlarıyla dolu. Benim
yavrum onlardan da çok üstün değil ama takdiri ilahi bu şekilde tecelli
etti. Bunun için bir şey söyleyemeyeceğim. Anadolu Nuh'un Gemisi
gibidir. Bu geminin kapısı açılmıştır. Bu gemiye bu vesileyle içinde
sevgi taşıyan, hoşgörü taşıyan, güzellik taşıyan herkes alınacak.
Direnenler geride kalacak. O direnenlerin başına da benim meleğimin
başına gelenler gelebilir. Sadece melekleri yasalarla korumak mümkün
değil. Yasaların, vicdanların içerisinde çalışıyor olması gerekiyor.
Vicdanların içinde bir şeyler çalışmıyorsa hiçbir yasa kar etmez.
Çocuğum üstünde bir şey yapılmasını istemiyorum. Bu geminin illaki
Allah'ın takdir etmiş olduğu bir kaptanı vardır. Allah'ın lütfü, ihsanı
olmadan bu geminin başına hiç kimse geçemez. Takdir edilmiş olan kaptan
ve gerekli görevliler en güzelini, en iyisini layıkıyla yerine
getireceklerinden hiç şüphem yoktur" diye konuştu.
Ziyaretin sonunda Destici, Kuran-ı Kerim okudu.