Çok oraya, buraya gitmeyeyim.
Çocukluğumda bizim evde de olurdu..
Uslu çocuk 'desinler' diye her zaman bir şeker alırdım şekerlikten. Ama öncesinde rahmetli anneciğimin gözlerinin içine bakıp onay mesajını aldıktan sonra.
Temiz çocuk 'desinler' diye hem hep annem beyaz giydirirdi bana.
***
'Desinler', malumunuz bir nevi hastalık hali!
Prof.Dr. Alaattin Başar'ın da bu konuda bir makalesinin olduğunu biliyorum..
Hepimizin olmasa da çoğunluğun hayatında var olan bir vaka!
Adamın kendisine kılıbık demesinler diye kahveye alışması da mesela 'desinler' içindir.
Bir gencin kendisine 'çocuk' demesinler diye ilk sigarasını yakması gibi..
Bir genç kızın 'erkek arkadaşı yok' demesinler diye gelen ilk teklife evet demesi gibi..
Mesela bir kadının dul demesinler diye her gün dayak yediği adama katlanması gibi..
***
"Düğünü ne şaşaalıydı" desinler diye bir yığın borcun altına girip sürünenler..
"Evi var, arabası o biçim" desinler diye bankalardan kredi alıp sonrasında icralık olanlar..
"Gelinliği son modeldi" desinler diye öncelikli ihtiyaçlardan kısıp bir defa giyilecek gelinliğe para saçanlar?
Daha neler neler...
***
Aile
ve Evlilik Terapisti Nazlı Özburun, ''toplumun onayı kendi beklentisine uygun olan koşullu bir onay olduğu
için, çoğu kere kişi kendi için iyi olanı seçmek yerine
toplumsal beklentiye uygun olanı seçebiliyor '' diyor bu
konuda..
Bilimsel olarak da 'doğru olduğuna inanılmak istenilen yanlışın vücut bulduğu' desinler hastalığı, taa siyasete de girmiş durumda.
Mesela Cumartesi ve Pazar günü Ak Partisi'nin temayülü..
Bana biraz sırf 'desinler' diye yapılan bir şey gibi geliyor!
---