Erzurumajans-ABD'nin Suriye'den askerlerini çekmeye başladığını ilan etmesi, iç savaş sırasında ülkenin kuzeyinin önemli bir bölümünde fiili olarak kendi yönetimlerini kuran Kürtlerin geleceğiyle ilgili soru işaretleri doğurdu.
Wasghington'ın çekilme kararıyla, IŞİD'le mücadelede yakın işbirliği yaptığı Suriyeli Kürtleri, belki de ülkedeki siyasi geleceklerinin tayin edilebileceği bir dönemin arefesinde yarı yolda bıraktığı tartışması yapılıyor.
Diğer yandan Suriye'nin kuzeyindeki oluşumdan rahatsız olan Türkiye'nin, bölgeye yönelik askeri operasyon uyarılarını yoğunlaştırdığı bir döneme denk gelen ABD'nin çekilme kararı, Ankara'nın böyle bir harekâta artık daha rahat girişebileceği görüşlerini de yol açtı.
Şimdi ABD'nin yakın zamanda çekileceği varsayımından hareketle, sahada geriye kalan aktörler olan Kürtler, Türkiye, Rusya, İran ve Şam rejiminin nasıl bir denkleme oturacağı tartışılıyor.
Suriye'deki Kürt bölgeleriyle ilgili çalışmalarıyla tanınan Ortadoğu uzmanı Dr. Arzu Yılmaz'a göre Kürtler zaten bugüne kadar Suriye'de elde ettikleri kazanımların geriye döndürülmesi konusunda uluslararası ve bölgesel bir mutabakat olduğu gerçeğiyle çoktan yüzleşti.
Son olarak Kürdistan Amerikan Üniversitesi'nde görev yapan Yılmaz'a Suriyeli Kürtlerin bu yüzleşmeyi, Irak'ta geçen yılki referandum sürecinde, ardından Kerkük'ü kaybederken ve Türkiye'nin Afrin operasyonu ile yaşadığını düşünüyor.
DW Türkçe'ye konuşan Yılmaz, ABD'nin Kürtlerle işbirliğinin tümüyle bir taahhüt içermediğini hatırlatıyor:
"ABDnin Suriye Kürdistanında varlığını PYD açısından asıl önemli kılan Türkiyenin tehditlerine karşı caydırıcı bir ortaklıktı. Ama şimdi Suriyede mevzu Türkiyenin de içinde yer aldığı, Astana gibi, Anayasa Komisyonu gibi süreçlerle siyasi çözüme doğru gidiyor. Artık mevzu Suriyenin egemenliğine doğru gidiyor. Türkiyenin Astana sürecindeki pozisyonunun samimi olduğunu düşünecek olursak bundan sonra Ankaranın muhatabı, Kürtler üzerinde yarattığı tehdidin muhatabı Şam rejimi veya onun hamiliğini sürdüren Rusya ve İran olacaktır."
Bu nedenle Kürtler açısından bir "panik durumu" olmadığını ifade eden Yılmaz, Kürtlerin bunun zaten böyle olacağını beklediğine dikkat çekiyor. Yılmaz, " Evet Türkiyeye karşı caydırıcılık bağlamında elleri zayıflamıştır ama bu durumda da Rusya, İran ve Suriyenin toprak bütünlüğünden bahsedecek olursak, Şam öne çıkacaktır" diyor.
"Türkiye'nin operasyonları Rusya ile işbirliğinin sonucudur"
ABD'nin çekilmesinin Türkiye'nin Fırat Nehri'nin doğusuna planladığı operasyon açısından elini güçlendiren bir gelişme olmadığını düşünen Yılmaz, "Türkiyenin bugüne kadar Suriyede Cerablus, El Bab ve Afrin operasyonlarını mümkün kılan Rusya ile işbirliğidir, ABD ile değil. Rusyanın sunduğu bu destek de Türkiye-ABD arasındaki ilişkilerin krizde olmasına bağlıydı" diye konuştu.
Arzu Yılmaz, ABD'nin Ankara ile anlaşarak Türkiye lehine bir çekilme kararı almış olması durumunda ise, "Türkiye'nin de en başta Washington'ın İran'a karşı bir pozisyonunda destek sunmuş olmasının icap edeceğini, bunun da Rusya ile işbirliğini tehlikeye atacağını" vurguladı.
"Sıra sende Türkiye"
Bu denklemde Türkiye'nin operasyon olasığının güç olduğunu düşünen Yılmaz dahası ABD'nin çekilmesiyle Türkiye'ye de yol görünebileceğini vurguluyor:
"Suriyede Şamın oluru dışında sahadaki iki aktör ABD ve Türkiyedir. İran ve Rusya Şamın onayıyla orada bulunuyorlar. Dolayısıyla ABD çekildiğinde yakında Türkiyeye de "haydi sıra sende" denebilir. Çünkü Türkiyenin durumunu diğerleriyle kıyaslayamayız, onların Suriye rejiminin gözünde bir meşruiyeti var. Yakında, Şamın hamisi olan Rusya ve İrandan Türkiyenin de çekilmesine dönük bir baskı gelebilir. Yani ABD çekildiğine göre Türkiyeye de yol göründü demektir."
HDP'li Taşdemir: Kriz derinleşebilir
HDP'li Taşdemir ise Türkiye'nin Suriye'ye operasyon düzenleme olasılığını güçlü görüyor
Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeleri yakından takip eden bir siyasetçi olan HDP Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, ABD'nin çekilmesiyle bölgedeki yönetimin bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğini değerlendirdi. Taşdemir, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, ortaya çıkan muhtemel yeni denklemlerde bölge halkının toplumsal talebini gözardı eden her yaklaşımın krizi derinleştireceğine dikkat çekiyor:
"Dün olduğu gibi oradaki Kürtler kendi mücadelelerini kendi güçlerine dayanarak sürdürmek durumunda. Biz başından beri Suriyede hiçbir emperyal gücün olmaması gerektiğini düşünüyorduk, Kürtlerin ve diğer halkların kendi kaderini belirleyen demokratik bir yönetim biçimi bizim ilkesel tutumumuz. Ama maalesef realitede yaşadıklarımız farklı."
"Yeni ittifak arayışları olabilir"
Ortadoğu uzmanı Dr. Arzu Yılmaz, bu realiteye göre bölgedeki yönetimin yeni bir müttefik arayışında olup olmadığına yönelik soruya ise, "Elbette bu mümkün. Sonuçta çok ciddi bedeller ödenerek oradaki yönetim oluşturuldu. Dolayısıyla bu mücadeleyi korumak için realitede sahada ittifak arayışları olabilir, Kuzey Suriye yönetimleri bunun yol ve yöntemlerini arayacaklardır. Ama kiminle olabilir bunu söylemek için erken" yanıtını verdi.
Akademisyen Yılmaz'ın aksine siyasetçi Taşdemir, Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna yönelik operasyon ihtimalini daha olası görüyor.
"Umarız ki öyle bir şey olmaz ama Afrin deneyimi çok yakın zamanda yaşandı. Hükümetin şuanki siyasetindeki vurgularına, geliştirdiği milliyetçi histeriye ve hedef haline getirdiği bölgeye baktığınızda böyle bir girişim çok sürpriz olmaz. Ama kolay da olmayacaktır" diyen Taşdemir, bölgedeki mücadele ve dengelerin de belirleyici olacağını belirtiyor.
Türkiye'nin operasyon yapma niyetinde olduğunu belirten HDP'li siyasetçi, "bugün Türkiyede çok ciddi bir ekonomik kriz var, yoksullaşma var, yolsuzluk var, muhalefeti baskılayan otoriter bir rejim var. Dolayısıyla Türkiyenin bu konsepti kendi iç dinamiklerinden de bağımsız değil" değerlendirmesini yapıyor.