'Devlet nasıl olacak' sorusuna öyle bir cevap verdi ki...
Erzurumajans-BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup
toplantısında, Diyarbakır 'daki Nevruz kutlamalarından sonra yaşanan
gelişmelere değindi. 'Akil Adamlar' komisyonunun adına itiraz eden
Demirtaş, parti olarak önerilerinin bu komisyona "Akil Kadınlar" denmesi
olduğunu, Akil Kadınlar Komisyonu'na bazı erkeklerin de alınabileceğini
söyledi.
Demirtaş, Abdullah Öcalan'ın Diyarbakır'daki Nevruz
kutlamalarında okunan mesajında yer alan, "Türkler ve Kürtler İslam
bayrağı altında 1000 yıl birlikte yaşadı" ifadelerine dönük eleştirilere
de değinen Demirtaş bu eleştirilere, "1000 yıl önce o topraklarda
Kürtler ve Türkler karşılaştıklarında, o toprakları birlikte yurt
edindiklerinde, o halkları bir arada tutan şey İslamiyet'ti. Buna atıfta
bulunmak niye rahatsız ediyor. Bazı çevreler bu gerçeği ilk kez duymuş
gibi feveran ediyor. Soruyorum, bunlar Türklerle Kürtlerin ilk kez
Cihangirde mi karşılaştığın düşünüyorlar" sözleriyle karşılık verdi.
Demirtaş,Oslo sürecinden sonra görüşmeleri yürüten MİT yetkilileri hakkında bazı
savcıların soruşturma başlatmak istediğini de hatırlatarak, sadece
silah bırakan ya da geri dönen PKK'lılara değil, sürece bir şekilde
katılan tüm unsurlar için yasal bir güven çerçevesi oluşturulması
gerektiğini söyledi. Demirtaş, "Şu ana kadar savcılar harekete geçmedi,
ama bu geçmeyecekleri anlamına da gelmiyor. Sürece katılan herkes için
yasal güvence sağlanmalıdır" dedi.
Selahattin Demirtaş'ın Meclis'teki parti grubunda yaptığı konuşmadan satır başları şöyle:
"Diyarbakır'daki
Newroz kutlamalarında, Sayın Öcalan'ın kendi el yazısıyla gönderdiği
mesajı dinlemek, tarihe tanıklık etmek ve o mesajın arkasında
bulunduğunu göstermek için milyonlarca insan alana çıkıyorsa bu
sosyolojik açıdan da kayda değer bir gelişmedir. Bunu anlamak yerine işi
magazinleştirmeye çalışmak bu sürece yapılacak en büyük haksızlıktır.
Orada bulunan herkes; Kürdü, Türkü, gazetecisi ve aydınıyla, başka partilerden temsilcileriyle, o mesajı heyecanla izledik.
Neydi o heyecan?
Binlerce
yıldır bize dayatılan bir çatışma anlayışına karşı bir manifestoydu.
Mezopotamya, dünyanın pek çok yerinde uygarlık yokken insanlığın
varolduğu bir yerdir. O toprakların kökünde birbirine saygı, kabullenme,bir arada yaşama vardır. Bir arada yaşarken, kendini yönetme anlayışı
ve hukuku vardır. O mesajda de en büyük atıf bu köklerimize dairdir.
Bize dayatılan ulus devletler, ırkçı-şoven anlayışlar nedeniyle, sanki
tarihte hep böyle çatışmalı yaşamış gibi kabul ettik? 'Böyle gelmiş
böyle gider' gibi kabul ettik... Oysa biz, bir arada ve
farklılıklarımızla yaşayabiliriz. Nitekim geçmiş hukukumuzda, birbirini
yok etmeye dönük bir anlayış yoktu."
ORTAK KÜLTÜR İSLAM, CİHANGİR'DE Mİ KARŞILAŞTIK
"(Öcalan'ın
verdiği) Bazı mesajlar ısrarla çarpıtılmaya çalışıldı. Mektupta yer
alan '1000 yıllık İslam bayrağı' ifadesi gibi. O 1000 yıllık hukukta,
katliam, zorlama, asimilasyon inkâr yoktur. O hukukun özü budur. Şimdi
1000 yıl önce o topraklarda Kürtler ve Türkler karşılaştıklarında, o
toprakları birlikte yurt edindiklerinde, o halkları bir arada tutan şey
İslamiyet'ti. Buna atıfta bulunmak niye rahatsız ediyor bazılarını? Bu
gerçeği anlamadan, bu ortak köklerimizi anlamadan, hiç kimse kendine
'Müslümanım' da diyemez. O mesajda, ortak yaşam hukukunun gerçek
kurallarına atıf vardır. Şimdi bazı çevreler, bu gerçeği ilk kez duymuş
gibi feveran ediyor. Soruyorum, bunlar Türklerle Kürtlerin ilk kez
Cihangir'de mi karşılaştığını düşünüyorlar?"
ÖNCE ÖLDÜRMEYİ BIRAKALIM
"Önce
birbirimizi öldürmeyi bırakalım. Önce bunu durduralım. Birbirimizi
düşman olarak görmekten vazgeçelim. Biz bu toprakların hakiki yaşayan
sembolleri ve temsilcileriyiz ve eğer bizler birbirimizi yok etme
anlayışını bir kenara bırakırsak, başkaları da gelip bizi bölme,
parçalama, birbirine düşman etme politikasını sürdüremez. Burada
solcusundan sağcısına, milliyetçisinden İslamcısına gayrimüsliminden
Müslümanına, sınıf temsilcilerine herkese büyük görev düşüyor?"
GERİ ÇEKİLME TAKTİK DEĞİL
"Birbirimize
düşman mı olacağız? Böyle miydik tarihte? Bu iş klasik bir taktik
siyaseti değildir. Yapılan çağrı önümüzdeki ay, yıl ya da önümüzdeki
seçimler için değil, önümüzdeki yüzyıllar için yapılmıştır. Bu mesajın
doğru okunması hepimizin faydasınadır.
Ortadoğu'da senaryolar yeniden
yazılırken biz neden el ele verip kendi tarihimizi yazmıyoruz. Klasik
bir geri çekilme, taktik bir ateşkes yerine, yıllardır süren hatalardan
dönüşün kapısını açacak bir mesajdır bu. Biz bu sözün gereğini yerine
getirme konusunda özverili davranacağız. Bu klasik bir barışma, klasik
bir helalleşmeden öte, tarihin, medeniyetlerimizin bize emrettiği bir
talimat olarak algılanmıştır partimiz tarafından. Bütün bu ifade
ettiklerime karşı hükümet de aynı ciddiyetle yaklaşacak mı bilemiyoruz.
Muhalefetin hali ortada. Bu kadar tarihsel bir dönüşümü nereden
zayıflatırım diye el ele vermiş meydan meydan provokasyon çağrısı
yapanlar bu mesajı anlamaktan çok uzaktır. Türk milletçisi de İslamcısı
da ulusalcısı da Kürdü de Ermenisi de Asurisi de bu ülkenin gerçeğidir.
Farklı kesimlerin birbirini ortadan kaldırma anlayışı bu gerilimleri
yaratıyor. Yoksa bu saydıklarım ve sayamadıklarım bu ülkenin
realiteleridir."
DEVLET, BAHÇELİ OLSUN
'Devlet nasıl
olacak' diye soruyorlarmış? Evet, devlet bahçeli olsun! Çiçekli olsun.
Ama bu bahçede kan ve gözyaşı olmasın? Isparta'nın gülü de Hakkari'nin
lalesi sümbülü de olsun o bahçede.
Biz önümüzdeki yüzyılları
etkileyecek ve değiştirecek bir döneme tanıklık ederken öfkeyle, kinle,
tahrikle konuşmayacağız. Buna tenezzül etmeyeceğiz. Çünkü değişim
dönüşüm başladı. Halk bunu istiyor. Bu toprakların bütün halkları bunu
istiyor."
PARLAMENTO KAYITSIZ MI KALACAK?
"Herkesin
yüreğini birbirine açma zamanıdır. Parlamento ve hükümet bu işin yasal
tedbirlerini alırsa kalıcı ve anlamlı olur. Biz bu sürecin sağlıklı
yürümesi için alınması gereken yasal tedbirlerin ne olduğunu uzun
süreden beri dile getiriyoruz. Kökü 200 yıl öncesine dayanan ve son 30
yıldır anaların ağlamasına yol açan bir isyanın bitişini konuşuyoruz.
Parlamento şöyle diyebilir mi: Çaktırmadan bu işi çözün ben görmezden
geleyim. Bu kadar üstün körü bir yaklaşım olur mu? Bu parlamento, bu
ülkede yaşanan en önemli soruna karşı kayıtsız mı kalacak?"
YASAL GÜVENCE GEREKİR
"Sadece geri çekilenler değil bu işi yönetenlere de yasal güvence gerekir. Hangi hukuka dayanarak bu işi yürütüyoruz?
Akil
insanlarla ilgili çalışmayı izliyoruz. Sunulmuş bir listemiz yoktur;
elbette olacaktır ama henüz yoktur. Adı geçen isimler itibarlıdır
saygındır, ama halkın tanıdığı, güvendiği; sahada mücadelenin içinde yer
almış insanlar da bulunmalıdır.
Bir de 'Akil Adamlar' deniyor;
ama bu kavram doğru değil. Doğru değil. 'Akil Kadınlar' diyelim, 'içine
de bazı adamlar katılabilir' diyelim. Madem anaların gözyaşını
dindireceğiz diye yola çıkıyoruz; bu komisyona da akil kadınlar diyelim
hep birlikte. Çoğunluk da kadınlarda olsun. Çünkü ?erkek arkadaşlar
kusura bakmasın ama- bugüne kadar savaşları hep erkekler çıkardı. Barış
olacaksa bunun öncülüğünü de kadınlar yapsın. Ve parlamento akil
kadınlara destek sunsun."