2013 Münih Güvenlik Zirvesi’ne katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, zirvedeki temaslarının ardından basın açıklaması yaptı.
Erzurumajans-Münih'teki zirveyi, dünyanın farklı ülkelerinden devlet
adamlarını ve aydın sınıfı bir araya getiren zirve olarak değerlendiren
Davutoğlu; İran, İsrail veya ABD gibi aralarında anlaşmazlık yaşanan
ülkelerin Münih'teki zirvede birbirlerini dinleme imkanlarının olduğunu
ve kendisinin de son senelerde bizzat yerinde bu zirveyi takip ettiğini
söyledi.
Kısa sürede pek çok ikili görüşme gerçekleştirdiklerini
belirten Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Münih'teki temaslarını şöyle
değerlendirdi:
"2010 senesinde Tahran Antlaşması'na giden en
önemli ilerlemeyi burada almıştık. Bu sene de birçok ikili görüşme
imkanı bulduk. Dün akşam ABD Başkan Yardımcısı Sayın Biden ile yemekte
yan yanaydık. Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgeyle ilgili konuları
ele aldık. Ayrıca ABD büyükelçiliğine yapılan saldırıyı da konuştuk.
Yemekten hemen sonra dün Dışişleri Bakanı olarak göreve başlayan Sayın
Kerry ile ilk görüşmemizi yapmış olduk. Onunla da Sayın Biden ile ele
aldığımız konuları görüştük. Kerry ile telefonla görüşmemizden sonra
İran Dışişleri Bakanı ile dün gece bir görüşme gerçekleştirdik.
Özellikle Suriye ve Irak’taki gelişmeleri ele aldık. Zaten İslam
İşbirliği Toplantısı için Kahire’de olacağız, buradan oraya hareket
edeceğim. Bu sabah Kosova Devlet Başkanı'yla, Makedonya
Cumhurbaşkanı'yla ikili görüşmeler yaptık. Ayrıca az önce BM Genel Kurul
Başkanı Sayın Jeremiç ile görüştük."
Davutoğlu, akşamki yemekte
Ehud Barak ile karşılaştıklarının hatırlatılması üzerine, "Medeni bir
şekilde selam verdi, selamını aldık. Ancak herhangi bir temasımız
olmadı. Bu konudaki tutumumuz da zaten biliniyor. Türkiye, şartlar
yerine gelene kadar İsrail ile herhangi bir temas içinde olmayacaktır.
Bu şartlar bizim haklı taleplerimizdir. Bunlar zaten belli. Bu yüzden
Ehud Barak ile herhangi bir temasımız olmadı" şeklinde konuştu.
Suriye
muhalif liderinin Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ve İran ile görüştüğünün
hatırlatılması üzerine ise Davutoğlu, "Sayın Muaz El-Hatip, Suriyeli
muhaliflerin lideri olarak bütün taraflarla görüşme hakkına sahiptir. Şu
anda Suriye Ulusal Koalisyon hareketi Suriye halkını temsil ediyor"
diyerek bu görüşmeleri desteklediklerini ifade etti.
BM'de 5+1’e ilave olarak bedel ödeyen halkların da katılması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bedelini
ödediğimiz şeylerin karar mekanizmalarında bulunma hakkına sahibiz.
İran nükleer krizinin bedelini en çok biz ödüyoruz. Onun için biz 2012
yılında o kadar gayret sarf ettik. Suriye’nin bedelini biz ödüyoruz. Ama
P-5 içinde yokuz. Bunun adil bir tarafı yok. Mali'nin bedelini en fazla
Afrika ülkeleri, Müslüman ülkeler ödüyor, ama P-5 içinde yoklar. Bu
sürdürülebilir bir şey değil. İsrail P-5’e giremez çünkü uluslararası
silahsızlanmayı reddeden (MPT) antlaşmayı reddeden ve Uluslararası Atom
Enerji Kurumu’na üye olmayan bir ülke."