Başbakan Ahmet Davutoğlu partisinin grup toplantısında Diyarkır'daki konuşmasını eleştiren Bahçeli'ye yanıt verdi. Davutoğlu 'Al bayrağı her yerde biz dalgalandırdık. Hadi Diyabakır'a gelmedin bari televizyondan seyret' dedi.
Erzurumajans-Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti grup toplantısında konuştu. Diyarbakır'daki konuşmasından muhalefet partilerinin rahatsızlık duyduğunu, bunun da doğru yolda olduklarının en iyi işareti olduğunu söyleyen Başbakan Davutoğlu, Bahçeli'ye hükümet ortağı olduğu dönem üzerinden yüklendi. Başbakan, o dönem Kürtçe yasağı olduğunu, cezaevinde anne ile oğlunun tercğman aracılığıla konuşmalarına izin verildiğini hatırlattı.
"Kimse bize milliyetçilik dersi vermesin" diyen Davutoğlu, "Onlar önce gidecek Türkiye'nin her yerinde dalgalandıracak onu, sonra dünyada dalgalandıracak. Ey Bahçeli biz hayatımızı o albayrağa vakfetmişiz.Hadi Diyabakır'a gelmedin bari televizyondan seyret. O albayrağı dünyanın her yerinde biz dalgalandırıyoruz.. " ifadelerini kullandı.
Bahçeli'ye "Bayırbucak Türkmenlerine giden MİT TIR'ları durdurulduğu zaman neredeydin" diye soran Davutoğlu, MHP'nin paralel yapıyla iş tuttuğunu savundu.
"BU SABAH DAHİ BAHÇELİ MUHTEMELEN DE ÖĞLEDEN SONRA KILIÇDAROĞLU AYNI KONUDA İSTİSMAR YAPMAYA ÇALIŞACAKLAR, BİZ BÜTÜN BU KADROLAR OLARAK YOLA BİRLİKTE ÇIKTIK VE İSTİKAMETİMİZ DE BELLİDİR"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Cumhurbaşkanımızla tam bir uyum içerisindeyiz ve Cumhurbaşkanımızla aramızdaki bu uyumun bozulmasına hiçbir şekilde izin vermeyiz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Meclis'te AK Parti Grup Toplantısı'nda partililere seslendi.
Türkiye'nin istikbalinin ancak ve ancak 77 milyon bir yürek, bir bilek olarak birleşmesiyle mümkün olabileceğini belirten Davutoğlu, "AK Parti siyaseti bu birliğin adıdır. Onlar bölmeye, tahrik etmeye devam edecek, biz birleştirmeye, bütünleştirmeye devam edeceğiz. Biz birlikte Türkiye'yiz" şeklinde konuştu.
AK Parti kongrelerinin gayet örnek bir teşkilat disipliniyle kongrelerin yürütüldüğünü söyleyen Davutoğlu, Avrupa'daki Türk vatandaşlarına selamlarını iletti. Davutoğlu, "Çünkü onlar tahta bavullarla çıktıkları yollarda şimdi Avrupa'nın her yerinde başları dik, onurlu bir şekilde var olmanın gururunu yaşıyorlar. O kadar büyük bir heyecan gördüm ki Zurih'te, Brüksel'de, Berlin'de. İnşallah seçime kadar 81 vilayetimizin hepsine gideceğiz" dedi.
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU'NDAN AB'YE ÇAĞRI
Yurt dışı temaslar bağlamında Brüksel, Londra ve Davos'a ve Brüksel'de Avrupa Birliği'nin yeni yönetim kadrosuyla buluştuğunu hatırlatan Davutoğlu, "Konsey Başkanı Sayın Tusk, Komisyon Başkanı Sayın Juncker ile kapsamlı görüşmeler yaptık. Bu Avrupa'da göreve gelen yeni yönetim kadrosuyla 62. hükümet olarak ve başbakan olarak benim ilk kez buluşmamdı. Bütün dosyaları detaylı bir şekilde ele aldık. Kararlılığımızı bir kez daha vurguladık" dedi.
"Avrupa Birliği (AB) bizim için stratejik bir hedeftir" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"İnşallah öyle veya böyle bir gün mutlaka Türkiye, AB üyesi olacaktır. O vakte kadar Avrupa'daki her liderin, her siyasi kesimin bilmesini istediğimi bir gerçek var. Türkiye Avrupa tarihinin bir parçasıdır, Avrupa geleceğinin sadece parçası değil öncüsü olacaktır. Avrupa kıtasının tarihi de geleceği de biz olmadan yazılamaz. 2002'de iktidara geldiğimizde o zaman başdanışman olarak daha sonra dışişleri bakanı olarak tam o yıllarda Avrupa, Brüksel kulislerinde şu konuşulurdu -biz de bu tezi çürütmeye çalışırdık- 'Türk ekonomisi çok zayıf, sıkıntıları var, AB'ye girerse Avrupa için yük olur.' Kendi aralarındaki temel argüman buydu. 12 yıl geçti, şimdi Brüksel kulislerinde şu konuşuluyor, 'Türk ekonomisi Avrupa'ya göre çok güçlü, Avrupa'ya girerse nasıl hazmedeceğimizi bilemiyoruz.' Geldiğimiz nokta bu. 12 yıl önce Türkiye'yi AB'ye almayanlar çok zayıf diye almıyorlardı şimdi çok güçlü diye almak istemiyorlar. Elhamdülillah. İster alsınlar ister almasınlar biz güçlü olmaya devam edeceğiz. Onların kapısında talepkar bir şekilde herhangi bir özel muamele istemeyeceğiz, dilenmeyeceğiz. Ama bilsinler ki eğer AB bir gün küresel güç olacaksa bunun yolu Türkiye'den geçer. Bunun geleceği Türkiye'de, İstanbul'da, Ankara'da eser. Bilsinler ki Türkiye AB üyesi olduğunda Türkiye hiçbir şey kaybetmeyecek ama üye olmazsa da Türkiye yoluna kararlı bir şekilde devam edecek ve bir gün AB üyeleri bizden gelip bu talebi kendileri dile getirecekler. Biz buna inanıyoruz. Kendi yolumuzda, tarihi yürüyüşümüzde tam bir doğru istikamet içinde yola devam edeceğiz."
"TÜRKİYE'YE DÖNÜK TAM BİR TEZVİRAT YAPILIYOR"
Londra ve Davos ziyaretlerinde temel hedeflerini açıklayan Davutoğlu, "Yaklaşık bir buçuk Gezi provokasyonlarından sonra Türkiye'ye dönük tam bir tezvirat yapılıyor, tam bir kara propaganda faaliyeti yapılıyor. Bu kara propaganda faaliyeti üzerindenTürkiye Cumhuriyeti'nin AK Parti dönemindeki başarı hikayesi gölgelenmek isteniyor" dedi.
Davutoğlu, "Bütün bakan arkadaşlarıma, ilgili kurum yetkililerimize, bir talimat verdim, 'Biz de dünyada seferberlik ilan ediyoruz.' Bu ihanet çeteleri ülkemizi dünyada karalamak için ne yapıyorlarsa onların karşısında dünyanın her yerini dolaşıp gerçekleri anlatacağız ve Türkiye'nin başarı hikayesinin devam etmesi için elimizden geleni yapacağız. Bu tezviratlarına arkasında aslında İslam dünyasında Doğu'da tek başarı hikayesi olan AK Parti'nin başarı hikayesinin gölgeleme çabası var. Birileri istiyor ki İslam dünyası ya otoriter, zalim rejimlerle anılsın ya teröristlerle" ifadelerini kullandı.
"BARIŞ VE İTİDAL TEMAS GRUBU ÜYELERİYLE BİR KARŞI HAMLE BAŞLATIYORUZ"
Dün Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in başkanlığını yaptığı "Barış ve İtidal Temas Grubu" üyelerini kabul ettiğini hatırlatan Davutoğlu, "Bir karşı hamle başlatıyoruz. İslam dünyasında kardeşlik için mezhep ayrımcılığına karşı İslam dünyasının barış selamını dünyaya iletmek için her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz. Gördüğüm manzara, özellikle Londra ve Davos'ta uluslararası finans çevrelerinde bütün bu tezviratlara rağmen Türkiye'ye olağanüstü bir ilgi var" dedi.
Son 3 yıl içerisinde Borsa İstanbul'un dünya borsa indekslerinde 30 kademe mesafe aldığını belirten Davutoğlu, "Finans kuruluşları ve yatırımcı şirketlerle yaptığımız toplantılarda Türk ekonomisinin başarısı konusunda ortak bir yaklaşım gördük. İnşallah çok ciddi bir ilgi önümüzdeki dönemde dış yatırımlarda büyük bir artış bekliyoruz" diye konuştu.
Davutoğlu, "Kim ne derse desin bizim yurtdışı temaslarımızda gördüğümüz gerçek, Türkiye önümüzdeki dönemde dünyada yatırımları en çok çeken ülkelerin başında gelecektir. Onlar tezviratlarına devam etsin biz yolumuza devam edeceğiz. Ülkemizin geleceğini aydınlatmaya, bu aydınlık geleceği birlikte kurmaya devam edeceğiz" dedi.
"CUMHURBAŞKANIMIZLA TAM BİR UYUM İÇERİSİNDEYİZ"
"Biz dünyanın önde gelen yatırımcı, finans kuruluşlarıyla önemli liderleriyle bir araya gelirken Türkiye'de birileri Ankara'nın dar koridorlarında küçük hesaplar içine girdiler" diye konuşan Davutoğlu, "Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Bakanlar Kurulu'nu topladık. Bunu hemen istismara yöneldiler. Buradan hareketle bir takım tahrikleri, kendilerince küçük hesaplara dayalı tahrikleri başlatmaya çalıştılar. Bu kürsüden de birçok kürsüden de defaatlerce söyledim. Cumhurbaşkanımızla tam bir uyum içerisindeyiz ve Cumhurbaşkanımızla aramızdaki bu uyumun bozulmasına hiçbir şekilde izin vermeyiz. Bizim siyasetimiz vefa siyasetidir, bir dava ahlakı ve bir devlet geleneği içinde hareket ederiz. Bu sabah dahi Bahçeli muhtemelen de öğleden sonra Kılıçdaroğlu aynı konuda istismar yapmaya çalışacaklar. Biz bütün bu kadrolar olarak yola birlikte çıktık ve istikametimiz de bellidir. Bu istikamet büyük ve yükselen güç Türkiye istikametidir. Bu istikametten bizi kimse koparamaz" ifadelerini kullandı.
Bu sırada salondan "Dik dur eğilme, bu millet seninle" tezahüratları yükseldi.
Cumhurbaşkanı'nın Bakanlar Kurulu'na ihtiyaç hissetmesi halinde başkanlık yapmasının Anayasal bir yetki olduğunu ve söz konusu yetkinin daha önceki cumhurbaşkanları tarafından kullanıldığını hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şimdi de bizim kurucu genel başkanımız ve bu kürsüden bize yıllarca hitap etmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, Cumhurbaşkanımızın bizimle bu kadar yakın bir temas ve çalışma temposu içinde olmasından daha doğal bir şey yok. Kıskanmasınlar. Kimse herhangi bir şekilde Cumhurbaşkanımızla benim, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık ya da Bakanlar Kurulu arasında ihtilaf çıkacağı ve buradan hareketle de Türkiye'de bir siyasi kriz, onlara alan açılacağı hesabına girmesinler. Biz onların bildiği siyasetçiler, devlet adamları değiliz. Biz hem dava ahlakını hem devlet geleneğini aynı kararlılıkla sürdürürüz. Yine bu çerçevede bir yetki çatışması olduğundan bahisle bir takım istismarlara kalkıştılar. Cumhurbaşkanımızla yaptığımız Bakanlar Kurulu toplantısı tam bir istişare, fikir zenginliği içinde cereyan etmiştir ama bütün hesap sorma ve sorumluluk anlamında muhatap Bakanlar Kurulu'dur. Bu konuda da ola ki eleştirecek bir husus olursa hiçbir şekilde Cumhurbaşkanımıza izam edilemez, hesap verecek olan biziz. Cumhurbaşkanımızla istişare ederek bu kararlı yola devam edecek olan da biziz. Buradan herhangi bir şekilde siyasi istismar konusu çıkarmaya kimse yeltenmesin."