Başbakan Davutoğlu, kayınvalidesinin vefatı dolayısıyla, cenaze günü kendisine hakaret etmiş olsa da CHP lideri Kılıçdaroğlu'na cevap vermeyeceğini söyledi. Davutoğlu, Bahçeli'ye ise lafını esirgemedi.
Erzurumajans-AK Parti grup toplantısında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin küresel ekonomik krizden etkilenmemesinin nedeninin AK Parti kadroları olduğunu belirterek, "Siyasi istikrar olmazsa makro ekonomik istikrar olmaz. Makro ekonomik istikrar olmazsa siyasi istikrar olmaz" dedi.
RUMLARA UYARI
Başbakan, Rum kesiminin müzakere masasından çekilmesini de şu sözlerle değerlendirdi:
"Müzakereyi iyi niyetli yürütürlerse iyi niyetli muhatap bulurlar ama müzakereleri uzatıp bu arada Kıbrıs'ın güneyinde, Kıbrıslı Türklerin de hakkının olduğu alanlarda petrol, doğalgaz arayıp buradaki doğal kaynakları tekellerine almaya kalkarlarsa bilsinler ki buna da izin vermeyiz. Doğu Akdeniz aynı zamanda bizim denizimizdir, Akdeniz'i bize kimse kapatamaz."
"KILIÇDAROĞLU HAKARET ETTİ AMA..."
Davutoğlu, kayınvalidesinin vefatı dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu hakkında konuşmadığını ama CHP liderinin cenaze günü bile kendisine hakaret ettiğini kaydederek, "Bugün de Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirilerim olmayacak. Buradan bütün siyasi liderlere sesleniyorum; gelin siyasi üslubumuzu değiştirelim. Siyasi başarılar gelir gider ama siyasi ahlak kaybolursa hayatın anlamı da kaybolur" dedi.
BAHÇELİ'YE SERT CEVAP
Ahmet Davutoğlu, Bahçeli'yi ise sert sözlerle eleştirdi. Başbakan, "Sayın Bahçeli'ye çağrıda bulunuyorum. Tunceli Türkiye'nin bir vilayeti mi. evet öyle. Pekiyi siz tüm Türkiye'ye hitap ediyor musunuz.? Söylediklerinizi Tunceli'de söyleyin cesaretiniz ve yüreğiniz varsa? Dönün halka deyin ki 'O gün öldürülenler vatan hainidir' deyin. Bakalım Tunceli'ye girebilecek misiniz? Sayın Bahçeli'ye ihanet suçlamasını ise aynen iade ediyorum" ifadelerini kaydetti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülkelerin başkanlığını yaparken, dünyanın en az gelişmiş ülkelerin temsilciliğini de üstleneceklerini söyledi.
Başbakan Davutoğlu, AK Parti Grup Toplantısı'nda partililere seslendi.
Davutoğlu, Avustralya'da düzenlenen G-20 zirvesi kapsamında yaptığı görüşmeleri hatırlatarak, "Bizim istediğimiz dünyada talebin artmasıdır. Bu sağlanmadıkça dünya ticareti gelişemez. Yüzde 8 civarında gelişme dünya ticareti son 3-4 yıldır yüzde 3 civarında gelişiyor, bu bizim ekonomimiz üzerinde de bir baskı oluşturuyor. Önümüzdeki seçim döneminde ve daha sonra hem reel sektörü destekleyen dış talebe dayalı kalkınmayı sürdüreceğiz hem de içeride bütçe disiplinine dayalı makro ekonomik ve anti ekonomist politikalarla sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
"İNSANİ KALKINMANIN TEMEL TAŞLARINI DOKUMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Yapısal reformlar, bir tek Türkiye ve Meksika kapsamınlı rapor hazırlayarak açıkladığını anlatan Davutoğlu, "Her iki ülkede oraya gelmeden önce bizim yapısal reformlarını gündeme getirmişti. Şimdi de 9'unu açıkladık, 8 sosyal makro ekonomik dönüşüm programıyla, 8 sosyal dönüşüm programını önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Dünyadan ne seyrederse seyretsin, ne krizler yaygınlaşırsa yaygınlaşsın, biz milletimizden güç aldıkça ekonomimizi kalkınmayı sürdürecek, insani kalkınmanın temel taşlarını dokumaya devam edeceğiz" dedi.
G-20 DÖNEM BAŞKANI TÜRKİYE
Davutoğlu, şunları kaydetti: "G-20 Zirvesi'nin bizim için önemli bir yönü gelecek sene dönem başkanlığını almamız. G-20 bağlamında dönem başkanlığını takip edeceğimiz politikaların esaslarını diğer liderle paylaştım. Burada iki konuya önem vereceğiz, birincisi kobilerin önemi ve istihdam artışı diğeri de küresel ekonomideki eşitsizliğin ortadan kaldırılması için G-20 üyesi ülkelerle en az gelişmiş ülkeler arasında köprü rolü oynayacak misyonun yerine getirilmesi. İster iç siyaset olsun, ister dış siyaset, ister bölgesel ister küresel siyaset, ekonomik alan olsun ister kültürel ya da siyasi alan bizim siyasetimizin eğer bir tanımı olacak o da vicdan siyasetidir. Onun için G-20 ülkelerinin, dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülkelerin başkanlığını yaparken, dünyanın en az gelişmiş ülkelerin temsilciğini de üstleneceğiz ve önümüzdeki dönemde dünyadaki eşitsizlikleri ortadan kaldıran bir yaklaşımı dile getireceğiz."
Zirvede başta ABD Başkanı Barack Obama ve diğer liderlerle gerek ikili gerek çok taraflı görüşme imkanı bulduğunu anlatan Davutoğlu, "Bu görüşmelerde Türkiye'nin uluslararası sorunlarla ilgili kanaatini muhataplarımla paylaştım. Özellikle de Suriye ve Irak bağlamında ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri kanaatlerimizi değerlendirme imkanı bulduk. Her vesileyle de mültecilerle ilgili kanaatimizi sunduk" dedi.
Daha sonra Filipinler'e geçtiğini söyleyen Davutoğlu, Filipinleri'i ziyaret eden ilk Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olma onurunu yaşadığını belirtti.
BAĞDAT ZİYARETİ
Filipinler'den sonra Bağdat ziyaretine dikkat çeken Davutoğlu, "Irak bizim hem dostumuz hem kardeşimiz hem de en önemli stratejik ortağımız. Irak söz konusu olduğun biz hiçbir Iraklı kardeşimize etnik, mezhebi, dini, kimliği perspektifinden bakmayız, Kutül Amare'den bakarız, işgalcilere karşı bizim dedelerimizle omuz omuza veren Şii, Sünni, Türkmen bütün kardeşlerimize Kutül Amare perspektifinden bakarız" diye konuştu.
Bağdat ziyaretinde Abadi ile detaylı görüşmeler yaptıklarını vurgulayan Davutoğlu, "Hani birileri nerede o eski kabine toplantıları diyordu ya belki üzülecekler ama sizlerin, Türk ve Irak halkının çok sevineceği bir haberi vermek istiyorum. İnşallah Türkiye ile Irak arasında 2009'da kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi mantığıyla toplanan ortak kabine toplantısının bir yenisini 24-25 Aralık tarihlerinde Türkiye'de gerçekleştireceğiz. Bir hep şunu söyledik: Türkiye ile Irak'ın dostluğu baki, arada çıkabilecek sorunlar konjonktüreldir" ifadelerini kullandı.
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU: "MEYDAN OKUYORUM, DİĞER SİYASİ LİDERLER DE BİR GÜN İÇİNDE BU ÜÇ YERE (PATNOS, ERZİNCAN VE DERSİM) ZİYARETTE BULUNSUNLAR, GÖRELİM"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Meydan okuyorum, diğer siyasi liderler de bir gün içinde bu üç yere (Patnos, Erzincan ve Dersim) ziyarette bulunsunlar, görelim" dedi.
Başbakan Davutoğlu, AK Parti Grup Toplantısı'nda partililere seslendi. Irak ziyaretinin ardından izlenimlerini aktararak Davutoğlu, "Irak bizim aynı zamanda en önemli ticari ortağımızdır. İş adamlarımıza sesleniyorum, Sayın Abadi'de bunu benden rica ettiği için bir kez daha sesleniyorum. Kaygıları, tereddütleri bir kenara bırakarak, lütfen seferber olunuz. Basra'dan Erbil'e, Musul'dan Kerkük'e, Diala'dan Anbar'a kadar Irak'ın her bir toprağında bizim şirketlerimizi, emekçilerimizin alın terini görmek istiyoruz. Eminim ki Irak'taki her şehir sizi kucaklayarak, dostça bağrına basacaktır. Türk ve Irak ekonomileri önümüzdeki dönemde artan hızla entegre olacaktır" diye konuştu.
Erbil ziyaretini aktaran Davutoğlu, Neçirvan Barzani ve Mesut Barzani ile hem Irak'taki siyasi gelişmeleri hem de IŞİD tehdidi sonrasında bölgesel konjonktürü ele aldıklarını söyledi. Davutoğlu, "Biz Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'ni, Irak'ın bir parçası olarak ve Türkiye'nin sınırdaşı, dostu ve akrabası olarak görüyoruz ve şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra desteklemeye devam edeceğiz" dedi.
"Bir gün Halep kurtulacak, bir gün Suriye ayağa kalkacak" diyen Davutoğlu, "İnşallah o gün geldiğinde biz aynen Irak'ta olduğu gibi ortak kabine toplantısını tekrar yapacağız. Ne Suriye'yi ne Irak'ı ne de diğer kardeş ülkeleri IŞİD benzeri teröre de Esad benzeri zalimlere terk etmeyeceğiz, elimizden gelen gayreti göstereceğiz, bu kardeşliği daim kılacağız" ifadesini kullandı.
"1990'LI YILLARDA PEŞMERGELERLE OMUZ OMUZA ÇARPIŞTIK"
Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ni de ziyaret ettiğini hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Anayasa'ya göre Irak'ın asli unsurudur, kimse bunu başka yere çekmesin. 1990'lı yıllarda bizim o zaman terör örgütüne karşı verdiğimiz mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri'yle (TSK) omuz omuza çarpışmıştık, Peşmergelerle. Şimdi de Irak Anayasası'nın, Irak savunma sisteminin bir parçasıdır. Yeni Irak Savunma Bakanı Sünni Arap'tır, yeni Irak Genelkurmay Başkanı da Kürt'tür, bu da güzel bir kompozisyon. Bu dostlarımıza Kuzey Irak'ın güvenliği ve IŞİD terörüne karşı da o güvenliği temin etmek için TSK'nın eğitim verdiği alanı kontrol ettim. Orada TSK mensuplarımızın gösterdiği disiplin, profesyonelce askerlik ve hemen Kuzey Irak sathını bütünüyle tanımaları dolayısıyla ve gördüğüm kararlı tutum dolayısıyla orada görev yapan bütün subaylarımızı, astsubaylarımızı, erlerimiz tebrik ediyor, alınlarından öpüyorum. O zor şartlarda hem bizim sınır güvenliğimizi, hem de Irak'ın birlik, beraberliğini ve Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin istikrarını temin etmek için çaba sarf ediyorlar. Çok büyük bir onur, gurur duydum. Helikopterlerimizle neredeyse Kuzey Irak sathını 4 saatte geçtik, her bir dalı, her bir tepeyi tanıyordu bizim subaylarımız çünkü bu bizim için önemli. Hiçbir kimsenin toprağında gözümüz yok, bizim aziz vatanımız bize yeter. Tek istediğimiz şey sınırlarımızın ötesinde barış ve huzurun olması. Ama oraları da kendi kaderine terk edemeyiz. Oraları kendi kaderine terk edersek biz de Anadolu topraklarında rahat oturamayız."
AFAD'ın IŞİD'in teröründen kaçan Türkmenler ve Ezidiler için açtığı kampları da gördüğünü anlatan Davutoğlu, "Havadan gördüğünüzde bile orada bizim devletimizin, milletimizin şefkatini görüyorsunuz, tertemiz kamplar. O dağların arasında beyaz melekler gibi yüzlerce kamp, binlerce insan" dedi.
"DUHOK VALİSİ FERHADİ BENİM ESKİ ÖĞRENCİM"
Kampa indiğinde güzel bir sürprizle karşılaştığını söyleyen Davutoğlu, "Yeni atanmıştı, DUHOK Valisi Ferhadi, benim eski öğrencim, bizi karşıladı. 20 sene öğrencimdi, şimdi DUHOK Valisi, onu da sarılarak gözlerinden öpüyorum. 20 sene önce Malezya'da onu ve onun gibileri okuturken, 'bir gün İnşallah sizler bizim makus talihimizi hangi etnik kökenden olursanız olun, Doğu'nun makus talihini yeneceksiniz' diye konuştuk. Gurur duydum, hocam diye sarıldı. Orada ne ben Türk'tüm ne o Kürt'tü, hepimiz insandık, ben hocaydım o talebeydi ve hepimiz bu toprakların çocuklarıydık. İşte görmek istediğimiz tablo bu" diye konuştu.
Cuma namazına Erbil'in büyük camisine gittiklerini hatırlatan Davutoğlu, "Cuma namazında İmam hutbeyi Kürtçe, Arapça ve Türkçe okudu. 3 dil birden. Kürtçe konuşurken de anlamaya çalıştım, Arapça'yı zaten anladım. Türkçe, bizim dilimize döndü ve Yunus Emre'yi okudu. 'Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz' dedi. İşte bizim istediğimiz bu. Horasan'ın Yunus Emre'sinin güzel Türkçesi'ni bir Kürt hoca Erbil'de okuyorsa bir Türk hoca buralarda Kürtçe bir deyişle Tekiye Teyran'dan Ahmedi Hani'den bir şeyler okuyorsa işte barışın yolu budur" dedi.
KIBRIS'TAKİ GELİŞMELER
Kıbrıs Rum Yönetimi'ne KKTC ile yürütülen müzakereleri nihai çözüm doğrultusunda hızlandırmaları çağrısında bulunan Davutoğlu, "Müzakere masasından çekilmek bir çözüm değil. Ayrıca şunu da zihinlerinden çıkarsınlar, müzakereyi iyi niyetli yürütürlerse iyi niyetli muhatap bulurlar ama müzakereleri uzatıp Kıbrıs'ın güneyinde Kıbrıslı Türklerin de hakkı olduğu alanlarda petrol, doğalgaz arayıp tekellerine almaya kalkarlarsa bilsinler ki buna izin vermeyiz. Onlar sismik araştırma yaparlarsa bizim Barbaros Hayrettin gemimiz orada durur, durur... Çünkü Doğu Akdeniz aynı zamanda bizim de denizimizdir, Akdeniz'i bize kimse kapatamaz. Gerekirse sondaj da yaparız. Ama eğer bu tür doğal kaynakları yeni bir barışın finansmanı için bir avantaj olarak görürlerse ki görmeleri gereken bu, biz gerginlik istemiyoruz, biran önce çözüm, barış istiyoruz. İki toplumlu bir barışı temin edecek yola girerlerse en kısa zamanda bu barışı sağlarız. 2004'te iyi niyetimizi gösterdik tekrar gösteririz ama kimse bizim emrivakilere vehmine kapılmasın" ifadelerini kullandı.
PATNOS, ERZİNCAN VE DERSİM ZİYARETLERİ
Patnos, Erzincan ve Dersim'e ziyaretlerde bulunduğunu hatırlatan Davutoğlu, Bu ziyaretleri planlarken 6-7 Ekim olaylarına ilişkin bir mesaj vermeyi de hedeflediklerini dile getirdi.
Davutoğlu, "Buradan çağrıda bulunuyorum hatta meydan okuyorum. Diğer siyasi liderler de bir içinde bu üç yere ziyarette bulunsunlar, görelim. Ama üçüne birden. Bu ziyaretin şöyle bir çizgisine bakın. Bağdat'ta Şii, Sünni, Kürt, Türkmen hepsiyle buluştum. Erbil'de ve Patnos'ta daha çok Sünni Kürt kardeşlerimle buluştum. Tunceli'de Kürt ve Alevi kardeşlerimle buluştum ve emin olun hani bunları kışkırtmak isteyenler, birini diğerine düşman etmek isteyen olduğu için söylüyorum, hiçbirinin gözünde nefret, hiçbirinin gözünde kin, husumet görmedim. Hepsinin gözü ışıl ışıldı. Şimdi ben bu toprakların çocuğu olarak, inancım, mezhebim, kökenim ne olursa olsun bu kardeşlerimizin hangisine başka bir gözle bakabilirim... Nasıl ayrımcılık yapabiliriz, nasıl birini diğerinin karşısına koyabiliriz, birinin acısını diğerinin acısıyla yarıştırabiliriz. Hepsi bizim kardeşimizdir. Cemevine yaptığım ziyarette orada beni kucaklayan Alevi kardeşlerime, Horasan erenlerine buradan selam ediyorum, Hak Muhammed Ali sofrasına bizi misafir edenlere selam ediyorum... Orada yaptığım konuşmada birçok hususu vurguladım. Dedim ki artık kimse sutre arkasından konuşma ihtiyacı hissetmesin, herkes neye inanıyorsa neyi düşünüyorsa açıkça konuşsun. Kimse kimseyi artık bu ülkede korkutamaz, 'Yeni Türkiye'nin felsefesi budur. Yeni Türkiye'nin felsefesi eşit vatandaşlık hakkıdır ve insan olmak bakımından herkesin aziz ve eşrefi mahlukat olduğu gerçeğidir"
"KİMSE DEVLETİN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKMEYECEK, DİZ ÇÖKECEK OLAN DEVLET"
"O sofrada gözü yaşlı olmayan tek kişi görmedim" diye konuşan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Çıktığımda bu ziyaret dolayısıyla elime kapandı, öpmek istedi. Ne haddimize, bizden yaşlı birisine, bir dedeye el öptürmek. Ben de ona mukabele ederek onun eline sarıldım. Doğal olarak gelmiş o resmin simgesi şudur: Bundan sonra 62. Hükümet'te, programında ve olağanüstü kongrede söylediğimiz gibi kimse bizim önümüzde diz çökmeyecek, kimse devletin önünde diz çökmeyecek, kimse devleti temsil eden kişilerin ellerini öpmeyecek. Çünkü bundan sonra amir olan millettir memur olan devlettir, el öpecek olan devlettir. Diz çökecek olan, milletle birlikte yürüyecek olan, devletin temsilcileridir, liderleridir. Daha sonra orada Alevi gençlerle sohbet ettim. Alevi, o nurlu yüzlü gençler Cemevinin bir kenarında bizimle görüşmek istediler, diz çöktük konuştuk. Dediler ki 'Biz Hz. Ali'nin, Ehli Beyt'in mektebindeniz. Ne olur bize şu imkanları tanıyın ve Aleviliği Hz. Ali çizgisinin dışına çıkarmak isteyenlere fırsat vermemiz için bize yardım edin.' İşte bu çağrı aslında çözüm süreciyle bütün Doğu Anadolu'da, demokratikleşmeyle bütün Türkiye'de olan çağrıdır. Kim bu topraklarda kardeşliği egemen kılmak için çaba sarf ederse Türkiye cumhuriyeti onun yanında olacaktır."