Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti'nde kan kaybı sürüyor. Başkanlığını TRT prodüktörü olan Feridun Fazıl Özsoy'un yaptığı DAGC'de geçtiğimiz yıl 30 gazetecinin istifasının ardından dün de 20 gazeteci istifa etti. Mehmet Şener, DAGC'de yaşanan bu süreci yaz
Gitme zamanı...
Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti, bizim mesleğin Erzurum'daki "çatı" kuruluşuydu. 1979 yılında, aralarında Mithat Turgutcan, merhum Durdemir Bilirdönmez, merhum Celal Kaçtıoğlu, Kadir Sabuncuoğlu, Tünay Şenocak, Salih Lütfü Şengül, Mücahit Küleri ve Fikret Dadaş gibi bir avuç gazeteci biraraya gelmiş ve bugün ne yazık ki artık içi boşalmış olan Cemiyet'i kurmuş.Biz mesleğe başladığımızda, Cemiyet bizim için adeta Kafdağı'nın ardındaki anka kuşu gibiydi. Yanından yöresinden geçerdik de bir türlü cesaret edip içine giremezdik. Zannederdik ki orada oturmak için "büyük gazeteci" olmak gerekiyor.
Aslında çok da yanılmıyorduk; zira o tarihlerdeki yönetim anlayışında biz gençlere pek de itibar edilmezdi! Vedat Refahiyeli hatırlayacaktır bir gün Cemiyet'e gitmiştik de, görevli bize bir bardak çay vermemişti; üye değilmişiz diye!
Derken aradan yıllar geçti, üye de olduk, yönetimlere de seçildik.
Ve gün de geldi onbir yıl önce Feridun Fazıl Özsoy'un başkanlığında iş başına geldik.
Şu son üç dört yıl öncesine kadar, işler gayet güzel biçimde yolunda gidiyordu. Elbirliği ile önce Cemiyet'i oturulur bir mekan haline getirdik, civar illerdeki üyelerimizle sıcak temaslar sağladık, her biri birbirinden görkemli ödül törenleri yaptık, içeride ve dışarıda ses getiren programlar düzenledik.
Fakat zaman herşeyi eskittiği gibi bizleri de yordu...…
Kaptan köşkünde Feridun Bey oturuyordu dolayısıyla o bizden daha fazla yoruldu, yıprandı, eskidi...…
Herkes bu durumu gördü de bir tek Feridun Hoca göremedi. Her defasında "artık bu defa son" demesine rağmen, yeniden aday oldu!
Hırla gürle de olsa seçildi de; tıpkı son seçimde olduğu gibi...…Yani bendenizin başında olduğum ekibin kaybettiği seçim...…
Evet biz kaybettik ama Feridun Bey bir şey kazanmadı...…
Geçen yıl yine böyle bir seçimin ardından 33 gazeteci aramızdan çekip gitti.
Şimdi de bizler feda ettik. Demek ki, Cemiyet üyeliğimiz buraya kadarmış.
Feridun Bey, ne gidenler için üzüldü, ne de Cemiyet'in kan kaybını umursadı.
Düşündü ki, nasılsa gidenlerin yerine TRT'den yeni üyeler kaydederim, böylelikle bin defa da seçim olsa tekrar tekrar seçilirim.
Mümkün; hem de bal gibi mümkün.
İşte 25 Haziran'da herkes gördü bu gerçeği.
Ayrılıklar zordur, bizim ayrılmamız da hiç kolay olmadı.
Bunca emeğimiz ve güzel günlerimiz geçen Cemiyet'e dün elveda demek zorunda kaldık. Çünkü Feridun Bey bize başka bir seçenek bırakmadı.
"Az olsun, benim olsun"
Yahut da...…
"Kim giderse gitsin ben kalıcıyım"
Manzara bu...…
Bir yıl içinde Cemiyet'ten 50'nin üzerinde gazeteci ayrıldı. Ki, bu kişilerin hatırı sayılır bölümü salt gazetecidir.
Bu mesele esasında çok da kamuoyunu ilgilendiren bir husus değil. Ama inanınız ki, istifamız duygusal bir karar değildir.
Başka yol ve çare kalmamıştı.
O gün oraya gittik ve niçin aday olduğumuzu birlikte yola çıktığım arkadaşlarıma tercümanlık ederek anlattım. Bize oy veren veya vermeyen herkese elbette saygılıyız ve seçimin sonucuna itiraz etmiyoruz.
Bizim itirazımız, Feridun Bey'le artık bu işin yürümediğinedir.
Kimse kimseyi kandırmasın, Cemiyet'in durumu ortada...…
Biz (yaklaşık kırk kişi) istedik ki DAGC yeniden gazetecilerin ocağı olsun ve herkes eteğindeki taşları dökerek tekrar bu çatı altında toplansın.
Muradımız buydu ve bunu da yüksek sesle ifade ettik.
Olmadı...…
Ve besbelli ki bu anlayışın hâkim olduğu sürece de adım atmak imkânsız.
Yapılacak şey belliydi:
Ceketimizi alıp çıkmak...…
Feridun Bey kararlı:
"Ben bu halde de yürütürüm, bu kadarı bana yeter"
Ne diyelim hayırlı olsun...…
Son söz:
Bu seçim sürecinde elini taşın altına sokan tüm gazeteci dostlarıma, kardeşlerime canı gönülden hem de kocaman bir teşekkür ediyorum.
Onlar üzüldü diye ben üzüldüm. Çünkü o arkadaşlarım bu mesleğin gerçek emekçileridir.
Ne diyeyim, canları sağolsun.
Belki bir seçim kaybettim ama birbirinden yürekli, samimi, cesur ve adam gibi adam yeni arkadaşlar kazandım.
Benim için buna değerdi. Geriye dönüp bakıyorum kazanan biz olmuşuz. (Mehmet ŞENER/Palandöken)