Erzurum Ajans-Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti'nin (DAGC) düzenlediği 2009 Basın Ödülü gecesinde konuşma yapan Cemiyet Başkanı Feridun Fazıl Özsoy, Erzurum'un 1870'li yıllardan bu yana köklü bir basın geleneğine sahip olduğunu ancak bugünkü ülke basınında Erzurum basınının pek de iç açıcı olmadığını vurguladı.
Özsoy, "Türkiye'deki gazetelerin tirajına bakıldığında Avrupa ülkelerine göre iyi durumda olmadığımız ortadadır. Ülke basını bu durumdayken yerel basının iyi olduğu elbette ki söylenemez. Buna bir de yaşadığımız ekonomik krizin yansımasını eklediğimizde durum daha da kötüleşmektedir" dedi.
DAGC Başkanı Feridun Fazıl Özsoy, Anadolu basınının kamu ilanları ile ayakta durduğunu, resmi ilan hakkı elde etmiş gazetelerin ilan gelirlerinin düşük olması, resmi ilan sıkıntılarının giderilmemesinden yakındığını belirtti. Özsoy, daha önce yerel gazetelerde yayınlanan icra ilanlarının, limitlerin yükselmesiyle birlikte yaygın medyada yayınlanmaya başlamasının sonucu yerel medyanın ciddi anlamda kaynak kaybına neden olduğunu söyledi Bu konuda, İcra İflas Kanunu'nda yapılacak değişikliklerin yerel basına bir kaynak sağlayacağını vurgulayan Cemiyet Başkanı Özsoy, "Belli bir limit altındaki icra-iflas uygulamalarının yerel basında yer almasının sağlanması sektörde ciddi kaynak girişine neden olacak ve yerel basına can suyu sağlayacaktır" şeklinde konuştu.
"BASIN İLAN KURUMU KENDİSİNİ YENİLEYEMEDİ"
Yerel gazetelerin en önemli girdisi olan resmi ilanları düzenleyen Basın İlan Kanunu'ndan söz eden Feridun Fazıl Özsoy, resmi ilanların dağıtımını düzenleyen ve denetleyen Basın İlan Kurumu'nun, 40 yıldan bu yana kendisini yenileyemediğini ifade etti. Özsoy, kurumun ne bugünün medyasının ihtiyaçlarına ve ne de resmi kurumların beklentilerine cevap veremez hale geldiğini savundu. Özsoy, Basın İlan Kurumu teşkiline dair 195 sayılı kanunun acilen ele alınarak, çağın ihtiyaçlarına cevap verebilen bir kurum oluşturabilmek adına yeni bir yasanın hazırlanması gerektiğini bildirdi. "Yasa hazırlanırken de, medya ile ilgili tüm kurum ve kuruluşların görüşleri alınmalı" görüşünü dile getiren Özsoy, sağlıklı bir yapının oluşmasına imkan tanınması gerektiğini vurguladı.
Günümüzde medya işinin, toplumda kendilerine hiçbir yer edinememiş insanların kartvizit ve itibar edinmek için gazete çıkarmalarını ve de internet gazeteciliğine yönelmelerini eleştiren Cemiyet Başkanı Özsoy, gazetecilik mesleğinde etik değerleri tehdit eden bir sürecin yaşandığını savundu. Özsoy, gerçek gazetecilerin bu durumdan muzdarip olduklarını, Gazeteciliğin kolay yapılabilen bir meslek olmaktan çıkartılması gerektiğini dile getirdi.
Yasama, yürütme ve yargıdan sonra önemli erk olarak görülen basın kuruluşları ve mensupları ile ilgili acil düzenlemelerin mutlaka yapılması zorunlu olduğunu ifade eden Özsoy, bu anlamda hükümetin, Gazetecilik Meslek Yasası'nı bir an önce gündeme alarak çıkarmasını beklediklerini kaydetti. Özsoy, özellikle kendilerini "Gazeteci" diye tanıtanlar için, eğitim şartının mutlaka gözetilmesi ve medya işletmesi kuracak olanlara mutlak surette belirli sayıda kalifiye eleman şartı getirilmesi gerektiğini dile
getirdi.
"YIPRANMA HAKKININ GERİ VERİLMESİNİ İSTİYORUZ"
Sosyal Güvenlik Reformu kapsamında gazetecilerin yıpranma hakkının elinden alınması konusuna değinen Özsoy, konu hakkında şöyle konuştu:
"Sosyal Güvenlik Reformu kapsamında gazetecilerin elinden alınan yıpranma hakkı, gazetecilere yapılan büyük bir haksızlık olarak nitelemekteyiz. Meslek örgütlerimizin reform öncesi gerçekleştirdiği sayısız girişimin sonuçsuz kalması, mesleğe yeni katılan arkadaşlarımızın yıpranma hakkından mahrum görev yapmalarına neden olmaktadır. Sürekli stres içinde hatta can güvenliği tehdidi altında çalışan gazeteci, günün 24 saati, haftanın 7, yılın 365 günü görev başındadır, görev bilincindedir. Tüm bu gerçekler ortadayken, gazetecilerin yıpranma hakkını elinden almak, yani bir anlamda gazetecilere 'Siz yıpranmıyorsunuz' demek büyük haksızlıktır. Gazeteciler, değil yıpranmak, meslekleri uğruna canlarından olmuştur, olmaktadır. Bu gerekçeler ışığında, konunun yeniden gündeme getirilerek, elimizden alınan yıpranma hakkımızın iade edilmesini istiyoruz."
Türkiye'de yaklaşık 50 yıl aradan sonra bugünkü hükümet tarafından çıkarılan Basın Yasası'nın çoğu gazeteciyi memnun ettiğini ve KOSGEB Yasası'nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu'nda görüşülerek kabul edilmesinin yerel medya için olumlu ve sevindirici bir gelişme olduğunu belirten Özsoy, yerel medya kurumlarının KOBİ statüsüne kavuştuğunu dile getirerek şöyle devam etti:
"Basın yayasındaki birtakım noksanların da giderilmesini bekliyoruz. Örneğin 5187 sayılı Basın Kanunu'nun birinci maddesine göre gazete yayınlamak için Cumhuriyet Savcısı'na beyanname vermeniz yeterli olmaktadır. Özellikle seçim dönemlerinde bir hayli artan sözde gazetelerin çıkarılmasını engellemek için meslek örgütleri de gazete çıkarılmasında söz sahibi edilmelidir. Bir önemli sıkıntımız da gazetecilerin resmi kurumlar nezrinde haber takibi yaparken karşılaştıkları akreditasyon sorunudur. Akreditasyon
en azından Sarı Basın Kartı taşıyan gazeteciler nezrinde kaldırılmalı. Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından belirli kriterler çerçevesinde dağıtılan sarı basın kartlarıyla ilgili yakınmalar son yıllarda büyük oranda arttı. Üzerinde Başbakanlık yazmasına karşın, kartın resmi ve özel sektördeki işlemlerde kabul görmemesi bu yakınmaların başında gelmektedir. Özetle basın kartının kimlik olmadığı bir süreç yaşıyoruz. Sarı basın kartlarının kimlik olarak kabulü için gerekli düzenlemelerin yapılarak yaşama geçirilmesini diliyoruz."
Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazıl Özsoy son olarak İfade özgürlüğü konusuna değindi. Özsoy İfade eirdi. Yasama, yürütme özgürlü için, "Türkiye'de gazetecilerin Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu'nun kimi maddelerinin içeriklerine göre birtakım sıkıntıları sürmektedir. Gazeteciler yaptıkları birtakım haberlerden ötürü takibata uğramaktadır. İfade özgürlüğünü en çok savunan hükümetimizin bu özgürlüğü sağlayacağına inanmaktayız. Beklentimiz, Türkiye'nin üyesi olmayı istediği Avrupa Birliği (AB) kriterlerine uygun düzenlemelidir" ifadelerini kullandı.