Erzurumajans-Hafta sonu AK Parti il kongrelerinde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bürokrasiye tepki göstermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde bürokrasinin ağır işlediğine ilişkin çok fazla şikayet geldiğini söyleyerek "Sorumluluk almaktan çekinen, imza atmaktan imtina eden, yeni projeler üretmekte yetersiz kalan hiçbir bürokrat bulunduğu makamı fuzuli yere işgal etmesin. Bunun affı yok. İstemiyorsa istifa etsin. Bizim işimiz gücümüz var. Kimsenin yokluğu bu ülkede herhangi bir boşluğu ve eksiği ortaya çıkarmaz " ifadelerini kullanmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sözlerinin arka planında CİMER ve BİMER'e gelen şikayetler olduğu ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu şikâyetler için 'yakından takip ediyorum' dediği belirtilirken, AK Partinin hızına ayak uyduramayan bürokratlarla ilgili yoğun şikâyet geldiği öne sürüldü.
Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu da bu konuyla ilgili kaleme aldığı 'Bürokrasi: Devlet içinde dukalık" başlıklı yazısında şunları dile getirdi:
"Bana sorsanız, "Bu kadar konuda yazıp çiziyorsun da özel ilgi alanın nedir?" diye... Cevabım, "Bürokrasi" olur. Yani... Devletin işleyişi ve daha çok da tıkandığı noktalar.
Siyasi fikri ne olursa olsun, kamu yönetimine bulaşanlar Ankara'da inanılmaz bir değişime uğruyorlar. Adeta genetik şifreleri yeniden kodlanıyor. Ve "bürokratik refleks, bürokratik şovenizm, bürokratik oligarşi" olarak adlandırılan yapı karşımıza çıkıyor.
Peki, ne oluyor?
Milletten yetki alan ve millete hesap veren siyasi iktidarla birlikte çalışması, siyaset kurumuna alternatifler, çözümler, projeler üretmesi gereken bürokratlar, odalarına kapanıyor, kendi dar camialarına sıkışıp kalıyor, hayatın gerçeklerinden kopuyor, ayrı birer dukalığa dönüşüyorlar. Zaten halletmeleri gereken işi yokuşa sürüp, kendilerine minnet duyulmasını bekliyorlar, bu ortamı ustaca yaratıyorlar ve kişisel kariyer planlamalarını ellerindeki devlet gücünü kullanarak gerçekleştiriyorlar.
Bunu nasıl yapıyorlar? Tabii ki zamana ve kişiye göre icraat yeteneği geliştirerek. Bir başka ifade ile "Kimin sorununu çözersek istikbalimize olumlu etkisi olur?" sorusuna göre şekil alıyorlar. Hayatın ve küresel sistemin dinamizmini ıskalıyorlar, nitelik değiştiren problemleri göremiyorlar, sadece ellerindeki imza ve paraf yetkisinin arkasına saklanarak vaziyeti idare ediyorlar.
Bürokratik deformasyona rağmen ayakta kalmayı başarıyorlar mı? Evet. Hesap verebilirlikleri sınırlı olduğu, yetkili ama sorumsuz kalabildikleri, ehliyet ve liyakat eksikliklerini siyasi ilişkileri varmış algısı ile telafi ederek!
Emin olun, yukarıdaki tespit ve eleştirilerin A ya da C partisiyle bile doğrudan ilgisi yok. Neden? Çünkü devlet hakiki manada sivilleşmedi de ondan? Devlette makam sahibi olup, milletin beklenti ve ihtiyaçlarına göre hizmet etmek yerine kendisi de bir başka şekilde devlet karakteri kazandığı için!