Erzurum'da son iki gün içinde, iki genç insan hayatını kaybetti. İlki cinayet; ikincisi kaza kurbanı…
İlkinden, yani cinayete kurban gidenden başlayalım:
Sokak ortasında, hem de gündüz gözü bıçaklanarak öldürülen gencin adı Fatih Genç…
Fatih'i, defalarca bıçaklayarak öldüren zanlı yakalandı ve adalete
teslim edildi...Ancak burada üzerinde durulması gereken bir sorun var:
Bu cinayet, adeta "ben geliyorum" diyen türden bir cinayettir. Çünkü
cinayet zanlısı D.T., kendi halinde biri değildi. D.T., polisteki ve
adliyedeki adam boyu dosyalarıyla bilinen bir suç çetesinin mensubudur.
Başka bir ifadeyle D.T. denilen bu kişi, pimi çekilmiş bir bomba misali,her an patlamaya hazırdı. Fatih'in talihsizliği, o bombanın kendi
üzerinde patlamış olması...…
D.T.'nin yakını olduğu organize suç çetesinin, bu şehirde yemediği halt
kalmadı. Bunu polis de biliyor, sokaktaki sade vatandaş da...…Fatih'in o
adamlarla ne gibi bir işi vardı bilmiyoruz. Lakin gerçek olan şu ki, o
suç çetesinin mensupları her an her şey yapabilecek bir potansiyele
sahipler.
Bunu polisin bilip, buna göre önlem alması gerekirdi. Kaldı ki Türkiye,
son sekiz on seneden beri mafya ve çetelere karşı öyle muhteşem bir
mücadele verdi ve başarılı oldu ki, bırakın Erzurum'daki dandikten bir
çeteyi, bunların en ağa baları çökertildi, layık oldukları deliğe
tıkıldı.
Bu gerçeğe rağmen biz hala Erzurum'da, organize suç örgütlerinden ve onların şehir üzerinde estirdikleri terörden bahsediyoruz.
Olmadı; hem de hiç olmadı...…
Biz inanıyoruz ki, Erzurum polisi hem geçmişte, hem de günümüzde suç
örgütlerine karşı son derece etkili mücadele etti. Fakat önceki gün
Fatih'in çeteci aileye mensup biri tarafından katledilmesi, herkesin
midesini bulandırdı. Önceki gün herkes, cenazede birbirine aynı şeyi
sorup duruyordu:
"Hani Erzurum çetelerden temizlenmişti?"
Başka Fatih'ler de kurban olmasın diye, Erzurum polisinin çevreye geniş
açılı bir projektör tutması kaçınılmaz bir gerçektir. Şayet polis;
"Nasılsa cinayet zanlısını yakalayıp yargıya teslim ettik" şeklinde bir
rehavete kapılırsa, korkarım ki pusuya yatmış olan çeteler bundan
cesaret alır ve yeni kurbanların peşine düşer.
Değişmez kuraldır:
Tabiat boşluk kaldırmaz.
Polis ve yargı güçlü olursa çeteler çözülür, çeteler güçlü olursa polis ve yargı zayıflar.
Dün Erzurum çok talihsiz bir kazaya sahne oldu ne yazık ki...…
Milli kayakçımız Aslı Nemutlu, hayatının baharında dünyaya ve
sevenlerine veda etti. Üstelik de ancak binde bir rastlanır bir kaza
sonucu...…
Çok üzüldük...…
Aslı, geleceği çok parlak olan milli sporcularımızdan biriydi. Şayet o
elim kaza O'nu aramızdan çekip almasaydı Aslı; uluslararası yarışmalarda
ülkemizi temsil edecekti. Arkadaşlarının ve hocalarının anlattığına
göre Aslı; cesur, çalışkan ve hedefleri olan bir sporcuydu. Dünya
çapında bir kayakçı olmak için çok çalışması gerektiğine inanıyordu. Bu
yüzden Konaklı'daydı...…
Sözün bittiği yerdeyiz.
Aslı artık aramızda değil.
Çaresiz, bu acı gerçeği kabullenmek zorundayız.
Başta ailesi ve Kayak Federasyonu olmak üzere, tüm spor camiasına
başsağlığı diliyor, Aslı'ya da Allah'tan rahmet niyaz ediyoruz.
İnşallah başka Aslılar aynı akıbete uğramaz.