Palandöken'in yazıişleri müdürü Orkun Çizmeli, Erk Haber'de kaleme aldığı bir yazısında, Ankara'daki seçim kulislerinden duyumlar aktarmıştı. İşte o duyumlardan biri de, AK Parti Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu'nun, akrabalarını ilçelerden belediye başkanı göstermek için yoğun bir çaba harcadığı iddiasını içeriyordu.
Orkun, zaten etraflıca yazmıştı, bu sebeple aynı iddiayı tekrar buraya alma ihtiyacı duymadık.
Aslında söylentiler öyle hafife alınacak cinsten şeyler değildi. Gerçi Cengiz Bey bir gün sonra Erk Haber'e gönderdiği cevabi açıklamasında, "ben o kansızlığı yapacak biri değilim" diyordu, ama ne hikmetse iddiaların da ardı arkası kesilmiyordu.
Öyle ya her aday adayının yarıştığı bir arenada, milletvekilleri alenen taraf olur, en başında ihsas-ı rey'de bulunursa, hem yarışın bir anlamı kalmaz, hem de öteki aday adayları kadre uğratılmış olur.
Cengiz Yavilioğlu, politikaya atılmadan önce Ankara'da üst düzey bürokrattı. Dolayısıyla bu işlerin acemisi olmayan bir kişidir. Kendisi, "hayır ben kimseyi falan yere illa aday olsun diye dayatmıyorum" diyor, lakin inandırıcı olamıyor.
Çünkü dün gelen mesaj ve telefonlar böyle düşünmemizi destekliyordu.
Cengiz Bey, Çatlı bir hemşerimizdir. Doğaldır ki, partisinin Çat adayının belirlenmesinde amil bir rol oynamak ister. Ancak bu, "Filanca akrabam Çat'tan, falanca Akraban Palandöken'den, öteki akrabam da Yakutiye'den aday olsun" boyutuna ulaşırsa, partideki dengeler açısından ciddi sıkıntı olur.
İlçe başkan adaylarının belirlenmesinde bazı faktörler etkili oluyor.
Misal; ilçe halkının talep ve görüşü (gerçi AK Parti'de bunun hiçbir önemi olmadığını büyükşehir adayının açıklanmasında görmüş olduk) alınıyor, o ilçedeki parti teşkilatı kendi içinde bir oylama yapıyor, il teşkilatı bu verilerden hareketle aday adaylarıyla ilgili başka bir değerlendirmede bulunuyor, ardından milletvekillerinin tek tek görüşleri alınıyor ve en önemlisi de büyükşehir adayının tercihi göz önünde tutuluyor; nihai kararı da parti genel merkezi veriyor...
Sürecin bu minval üzere işleyeceğini düşünen aday adayları da müracaatlarını yapıp meydana iniyorlar.
Bu süreçte milletvekillerinin tribünde oturup meydanı izlemekle yetineceklerini beklemek olsa olsa saflık olur. Fakat vekillikten gelen gücünü kullanarak, akraba siyaseti yapılırsa bu, tabanda da tavanda da rahatsızlık verir.
Adama sorarlar, akrabanız olduğu için mi böylesine bastırıyorsunuz, liyakat sahibi oldukları için mi?
Düşününüz ki her milletvekili kardeşini, amcasının oğlunu, teyzesinin kızını bir yerlere aday edecek olsa o partide işler yürür mü?
Başka insanlar daha o partiye niçin mensubiyet duysun, peşinden gitsin ki...
Bir partinin vekili olmak, o insana, tepeden inme akrabalarını şuraya buraya yerleştirme hakkı mı verir?
Vermez...
Siyaset denge hesabıdır.
Geçmişte bu dengeyi iplemeyen liderler de vekiller de oldu ama bakın bugün onların hepsi siyaset mezarlığındalar...
Cengiz Bey'i çok fazla tanımamakla birlikte şahsen, etik olmayan bir üslupla siyaset yapıyor olacağına ihtimal vermem. Gördüğüm kadarıyla yol töre bilen birisi...
Lakin bu iddialar da sadece Yavilioğlu ismi etrafından dönüp duruyor.
Demek ki, Cengiz Bey'in çok daha özenli davranması gerekiyor.
İlçe adaylarının belirleneceği şu günlerde, her hangi bir vekil amigoluğa soyunursa, yarın kapısını çalacağı partili bulamaz.
Tercihini beyan etmek ayrı, diğer aday adaylarını yok sayarak bir aday adayı için adil olmayan bir şekilde nüfuz kullanmak başka bi şey...
ADNAN YILMAZ'DAN GÜZEL BİR VEFA ÖRNEĞİ
Geçtiğimiz Salı günü AK Parti Grubu'nda Erzurum adayı açıklanırken bir ara kamera Ahmet Küçükler'i gösterdi. Yalnız oturuyordu ve doğal olarak morali de bozuktu. Gerçi sonunda Başbakan Erdoğan, öteki büyükşehir adaylarına da yaptığı gibi Küçükler'i onure etti, gönlünü almaya çalıştı ama besbelliydi ki Ahmet Bey çok üzgündü...
Ertesi gün şu olmuş:
AK Parti Erzurum Milletvekili Adnan Yılmaz, sabah arabasına atladığı gibi doğruca Ahmet Bey'in konakladığı otele gitmiş. İsmini öğrenemediğim bir kişi daha varmış lobide Ahmet Bey'i bekleyen...
Halbuki o gün Ankara ağzına kadar Erzurumlu doluydu.
Ama kimse gitmemiş. Adnan Yılmaz, Ahmet Bey'i ve arkadaşını alarak kahvaltıya götürmüş, oradan Meclis'e geçmişler.
Moral vermeye çalışmış, yalnız bırakmamış...
Hayatımızı kuşatan bu kadar nobranlık içinde bu türden jestleri öylesine özlemişiz ki altını çizme ihtiyacı duyduk.
Adnan Bey, oldum olası mütevazi ve samimi davranan bir kişidir. Beşeri münasebetlerinde asla kibirden eser yoktur. Vekil olmadan evvel de böyleydi, şimdi de aynı... Çocukla çocuk olur, büyükle büyük...
Cenazede de o vardır, düğünde de...
Hastanelerden de haberdardır, yoksulun garibanın halinden de...
Bu yüzden iki yıl içinde "Meclis'in Adnan ağabeyisi" oldu.
BDP'liler de seviyor, MHP'liler de...
Hoş Ahmet Bey o sabah bi şekilde kahvaltısını yapardı ama hemşerisi bir milletvekilinin otele kadar gelip aracıyla alıp götürmesi insani bir meziyettir.
O meziyet de Adnan Bey'de hep vardı, şimdi de devam ediyor...
Son bir not: O sabah aynı saatlerde Mehmet Sekmen'in kaldığı otelin lobisinde de Erzurumlulardan geçilmiyormuş.
Dünya hali işte...
Yani ye kürküm ye devri...
Ama o çarka uymayanlar da var ve onları gördükçe yüreğimiz ferahlıyor.
Adnan Bey bu güzel örneklerden biri...