Osmanlı döneminde devlet daireleri arşivlerini bez torbalara
koyar, torbanın üzerine de içindeki evraklar hangi aya ait ise o ayın adı
yazılır ve arşive kaldırılır.
Cemaziyülevvel Hicri takvimin 5. Ayıdır.
Bir gün memurlardan biri torbalardan birini alır evine götürüp bundan fanila,don yaptırır. Ama torbanın üzerindeki Cemaziyyülevvel yazısını silemez. Arka
tarafına denk getirir.
Daire arkadaşlarından biri görse de bu fakir memurun yaptığını şikayet etmez.
Ama gün gelir. Bu memur yükselir ve çalıştığı dairenin yetkilisi, müdürü olur.
Tabi o günler unutulmuştur.
Ya da müdür! öyle zanneder.
Ama arkadaşı unutmamıştır.
Yeni müdür efendi herkese tepeden bakıp, afra tafralara başlayıncaya kadar sesini
çıkarmamıştır.
Ta ki o gün gelir ve artık dayanamaz "ne böyle herkese tepeden bakmaya başladın? Ben senin cemaziyülevvelini bilirim" der kinayeli biçimde.
Bu kelam, geçmişte ki kusurlarını unutturduğunu, iz bırakmadığını zanneden güç
delilerine haddini bildirmek için çağlar boyu yaşayan bir deyime dönüşerek,bize kadar gelir.
Derler ki "varlıktan gelen gelin değirmeni beklemez; yokluktan gelen gelin unun
evvelini bilmez"
Yani varlık içinde büyüyen kızlar, evin geçiminde yokluk nedir bilirler,kanaatkâr, tok gözlü olurlar; yoklukta büyüyen kızda babasının evinde olmayan şeyleri bile
kocasının evinde bulmak ister, sonradan görme olur? Bu da bir güç deliliği?
İnsanların erdemden uzaklaşması önce çevresindeki insanlara zarar verir. Bazen
birden bire bazen ufak ufak. Sonra bu zarar onlara dönmeye başlar. İşleri rast
gitmez. Eğer çevresindeki insanlar halen
daha onun iyiniyetli olduğunu düşünüyorsa, en hafif ihtimalle şanssız veya
sakar olduğunu düşünürler.
Ama mutfakta artık kırılmadık tabak kalmayacağı anlaşılınca, sakarlık ta
şanssızlıkta umursanmaz. Bir kere mal canın yongasıdır.
Ya can?...
İlk can acıtan hareketi, kardeş kardeşe yapmıştır. Kabil, kardeşi Habil'i
öldürmekten çekinmemiştir.
İnsanın cemaziyülevvelinde bu var!
İnsan bilir ya "kardeş kardeşi öldürür bir yonga mal için", orada duracaksın!
İyiniyetli misin, şanssız mısın, sakar mısın?.. Önemi kalmaz artık.
Anlattıklarını dinlemezler. Değirmene su gelmemiş, tarladan buğday gelmemiş?
dinlemezler.
Açlık edepten önde gelir bazen.
Herkes taze gelin değil ki! Nikahının
hatırına, babasının şanına sabrede?
Ne sebep olduysa seni doğru yoldan ayıran, o nesne ile imtihanın başlar.
Servetinin temeli iktidarın ise
İktidarının temeli bahşişlerin ise
ilk önce bahşişlerin açığa çıkar.
Kömürle başladı iktidar.
Cemaziyülevvel evvelde çuval çuval kömür dağıtmak var bu iktidarın temelinde.
İktidar sonrası gelen güçte, zenginlikte bu çuval çuval kömürler var.
Ve bak ne oldu: Çıktı mı o çuval çuval kömürler? O kanlı kömürler?
Korkarım yakında yeni bir felaket haberi daha alırız. Bakarsınız bir makarna
fabrikası da gündeme oturur. Zaten işler bir defa aksi gitmeye başlamaya görsün.
Öyle gider...
Oy verene, kömür, makarna...
Yuh çekene, tekme, dayak...
Yağ çekene, mevki makam...
Cemaziyülevvelini herkes unuttu zannettiğin bir anda, milletin aklına nereden getirdin "fıtrat" kelimesini?
Bak şimdi; senin cemaziyülevvelini unutmayanların
fıtratında neler var?