ErzurumHaber Girişi : 28 Kasım 2012 17:30

Casusluk davasında 2 tahliye

Casusluk davasında 2 tahliye
Erzurum’da bugün başlayan 11 sanıklı "casusluk" davasında 2 kişinin tahliye edilmesine karar verildi.
Erzurumajans- Cem Bakırcı'nın haberi- Türkiye'yi ayağa kaldıran Iğdır'daki 'casusluk' davasının ilk duruşması dün yapıldı. Erzurum Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2'si İran ajanı olmak üzere 6’sı tutuklu 5’i tutuksuz 11 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasında iki tutuklu sanığın tahliyesine karar verildi. Böylelikle 11 sanıklı davada tutuklu sayısı 3’e düştü.

"Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat Teşkilatı, sınırdaki askeri karakollar ve bazı kamu binalarının yerleri ile birçok kurumun yöneticisi hakkında topladıkları belge ve bilgileri menfaat karşılığında İran gizli servisi elemanlarına verdikleri" gerekçesiyle haklarında dava açılan zanlılar, ilk duruşmada ajanlık suçlamalarını kabul etmedi.

Soruşturmada, ele geçirilen fotoğraf, kamera görüntüleri ve çok sayıda belgenin yer aldığı iddianamede, bu kişilerin İranlı ajanlarla yaptıkları görüşmelerin içeriğine de iddianame yer verildi. İddianamede, söz konusu görüntülerde yer alan şahısların çeşitli askeri noktaların görüntülerini çektikleri, yasa dışı yollardan elde ettikleri çeşitli belgeler ve fotoğrafları İranlı ajanlara vermekle suçlanıyorlar.

Mahkemenin öğleden sonra yapılan bölümünde ifade vermeye başlayan İran uyruklu Mohammad Reza Esmaeilpour Ali Malek, ajanlık suçlamasını kabul etmedi. Kendisinin asansörcü olduğunu ifade eden Malek, "Ben ajan değilim. Asansörcüyüm. Beni yakaladıklarında sorgumda iki asansörcü çağırdılar. Asansörcüler ayrılanda bana kartvizitlerini bıraktılar, bizimle çalışır mısın diye" dedi. Malek, şöyle konuştu:

"FOTOĞRAF ÇEKMEKLE AJAN OLUNMAZ"

"Ben Azeri kökenli İran vatandaşıyım. Azeri lehçesini çok iyi bilirim. Türkçe'yi de cezaevinde öğrendim. İran'da bir şirkette asansör üzerine çalışıyordum. Asansör çalışması için Türkiye'ye geldik. Türkiye'de kaldığım süre içerisinde iki gün Ağrı Dağı etiklerinde turizm amaçlı gezi yaptık. Ajanlık suçlamasını kabul etmiyorum. 16 aydır tutukluyum. 2,5 yaşında bir kızım var. Sadece fotoğraf çektiğim için ajan olarak suçlanıyorum."

"KIZIM TELEFON AÇTI ‘BABA SEN TERÖRİST MİSİN' SÖZÜ ÜZDÜ"

Malek'in çalıştığı şirketin Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığını söyleyen ve casusluk iddiasıyla yargılanan İran uyruklu Shahram Zargham Khoeı ise, ajanlık suçlamasını kabul etmeyerek, "Ben ajan değilim. İran'da bir şirkette Genel Müdür Yardımcılığı görevi yapıyorum. İki üniversite bitirdim. Tezimi cezaevinde hazırlıyorum" dedi.

Türkiye'de çektikleri fotoğraflar yüzünden ajanlık suçlamasına maruz kaldıklarını ve uzun zamandır bu yüzden cezaevinde yattıklarını savunan Khoeı, "Kızım bana sen terörist misin diye telefon açtı. O nasıl bir söz kızım dedim. Çok üzüldüm. Ajanlıkla hiçbir alakam yok" dedi.

AVUKAT GÜR,"BEN İRANLININ DA ÇİNLİNİN DE SAVUNMASINI YAPARIM, O MESLEK ŞEREFTİR"...

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların ifadesinin alınmasından sonra, sanık avukatlarını dinledi. Duruşmada İranlı ajanların avukatlığını yapan Erzurum Barosu'ndan Avukat Erol Gür, İranlılar'ın avukatlığını üstlendiği için fişlendiğini iddia etti. Gür, "İranlıların dosyasını aldığım için beni de fişlediler. Ben İranlılar'ı da Çinliler'i de savunurum. Bu olay, casusluk olayına girmemektedir. Müvekkillerim herhangi bir gizli binanın fotoğrafını, görüntüsünü çekmemişlerdir. Ben 50 yıllık avukatım; İranlısının da Çinlisinin de savunmasını yaparım. Bu benim görevim. Bugüne kadar da şerefimle görevimi yapmışımdır. Vicdanımın el verdiği her yerde görevimi yaparım. Ama ne yazıktır ki bu dosyayı aldım diye ben de avukat olan oğlum da fişlendi. Avukat olarak üzüldüm. 10 klasör inceledim, inanın hepsi masum insanlar. Mahkeme bu olaya MİT'in hazırladığı raporla bakmalıdır. Hatta keşif yapılmasını talep ediyorum. TCK 327 maddesi kapsamında hiçbir delil yok. Bizi fişleyen kişiler hakkında ve bu davayı iddianame açılmadan basına sızdıran veya basına çıkaranlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum. Müvekkillerimin çektiği fotoğraf kareleri ve görüntüler, devletin gizli ibareli yerleri değildir. Kişisel kamera ve fotoğraflarının da bilirkişi raporu tanzim edilmesini istiyoruz" diye konuştu.

"CASUSLUK SUÇLAMASINI İSPAT EDİN, KURŞUN SIKARIM"

Geçimini çiftçilik yaparak sağlayan tutuklu sanıklardan 65 yaşındaki evli 12 çocuk 30 torun sahibi Kamil Aras, "Bugüne kadar casusluk etmedim. Devletime, milletime ihanet etmedim. Casusluğun ne olduğunu da bilmem. İran'da bir grup akrabamız var. Geçimimi çiftçilik yaparak sağlıyorum. Sürekli olarak bu ülkeye gidip gelirim. Vatana ihanet etmek mi olur mu öyle şey?  Telefon konuşmasında ?davar' sözü geçiyor. Sizlere soruyorum ?davar' nedir, ?davar hayvandır, küçükbaş, büyükbaş hayvandır" dedi.

ERMENİ UYRUKLU SİYOB...

Ermenistan uyruklu Siyob isimli kişi ile yaptığı telefon görüşmeleri ile ilgili soruların sorulması üzerine suçlamaları kabul etmeyen Kamil Aras, "Siyob, beni telefonla arayarak 'Ermenistan'a gel birlikte para kazanalım' dedi. Bu kişiyi Ermenistan'da herkes tanır. Bir süre önce Ermenistan'da tutuklanıp serbest bırakıldı. Devletimizin polisi Siyob'u istemiş olsaydı bana 400-500 dolar para verseydi iki saat içinde Türkiye'ye getirirdim. Casusluk suçlaması ispat edilsin kendime kurşun sıkarım. Benim tek suçum devlet ve polis ile birlikte çalışmam oldu. Ben sürekli MİT ve Emniyet ile irtibat içinde çalışıyordum. Bu çirkin komplo karşısında hakkımı sonuna kadar arayacağım.  Polis benim adıma hayali bir tutanak tutarak imzalamıştır. Kesinlikle kabul etmiyorum. Buradan görevli polis memurları hakkında suç duyurusunda bulunuyorum" dedi.

"TELEFONDA KONUŞTUĞUM İRAN ŞEKERİ, İRAN"

Tutuksuz sanıklardan Mustafa Karahan ise, suçlamaları kabul etmedi. Karahan, "Benim kardeşim İstanbul'da esnaflık yapıyor. Benden İran şekeri istedi. Ben de alıp gönderdim. Sürekli İran'a giriş-çıkış yapan esnafım. Telefondaki 'şeker'in ise İran şekeri olduğunu ifade ediyorum. Sabun kalıbı kadar olan İran şekeridir. Devletime, milletime bağlı bir vatandaş olarak casusluk suçlamasını kabul etmiyorum" dedi.

"MAZOT KAÇIKCILIĞI YAPARIM" İTİRAFI...

Tutuklu sanıklardan Van Çaldıran İlçesi nüfusuna kayıtlı Abdurrahman Yavuztürk ise, "Benim işim, benim geçimim mazot kaçakçılığı. Mazot kaçakçılığı yaparak evimin ekmeğini kazanıyorum. İran'dan yasal olmayan yollarla at üzerinde getirdiğim mazot satışını yaparım. Aziz isimli kişi bana İran'da kaçak mazot organizasyonunu yapan kişidir. Üzerime atılı casusluk suçlamasını kabul etmiyorum" dedi.

AJANLIĞIN ŞİFRESİ: TİMUR AĞRI...

Sanıklardan Timur Ağrı'nın, Abdurrahman adlı kişiyle yaptığı konuşmada ajanlık karşılığı alınan paraya şifre olarak 'elbise parası' denildiği belirlendi. Teknik takibe takılan konuşmalarda Abdurrahman adlı kişinin Timur Ağrı'ya '800-900 lira elbise paran var gelip götürürdün' dediği ortaya çıkmıştı.

"ANLATTIKLARIMIN 5'İ DOĞRU 50'Sİ YALAN"...

Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya'nın Timur Ağrı'nın İran istihbarat birimleri ile yaptığı görüşmede çözümü yapılan gizli kamera kaydında yer alan Ağrı'nın, 'Şimdi siz benim hakkımda Türkiye'ye bilgi verirseniz Türkiye beni idam eder, he bak hacı, ben bir şey söyleyeyim, Türkiye'de bir defa bu affedilmez ha. Çok büyük hatadır. Ben devlet adamıyım ha. Devlet' şeklinde beyanlarda bulunduğu, anlaşılmaktadır."  şeklindeki konuşmaları ile ilgili olarak Başkan Kahya, 'Şimdi bu soru çok önemli iyi dinle' diyerek başladığı sorusunu Timur Ağrı, şöyle cevaplandırdı:

 "Ben bu devlete 1994-2009 yılları arasında koruculuk yaptım. PKK'nın en yoğun ve hareketli olduğu dönemlerde devletime yönelik zarar getirmedim. İran'a pasaportlu giriş-çıkış yapıyorum. Burada bulunan Haci isimli kişiden 2 bin 300 lira alacağım bulunuyordu. Bu nedenle İran'a gidip geliyordum. Alacağım 800 lirayı almak için İran'a gittim. Burada beni bir pasajin içerisinde dükkana alarak benden bilgi almak istediklerini anladım. Iğdır'daki kontrol noktalarını ve komutanların isimlerini sordular. Benim verdiğim bilgilerin hiçbir doğru değil. Yakup isimli şahıs bana bir sayfa kadar Farsça getirerek bunu Türkçe'ye çevirmemi istedi. Ben de elime kalem alarak yazdım. Ama yazının içeriğinin ne olduğunu bilmiyordum. Bu bana hazırlanan bir komplodur. Kameraya alındığımın farkında değilim. Bu görüntüler Hacı'yı İran'a ziyarete gittiğim sırada çekilmiş olabilir. Verdiğim bilgilerin 5'i doğruysa, 50'sini yalan konuştum. Ben 53 yaşındayım koruculuk yaptım ne devletime de bayrağıma yanlışlık yapmadım" dedi.

İRANLILARI TAŞIYAN TAKSİ ŞOFÖRÜ İLE İKİ KİŞİ TAHLİYE EDİLDİ...

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.