EğitimHaber Girişi : 13 Şubat 2019 12:15

Çarpıcı araştırma...

Çarpıcı araştırma...
Atatürk Üniversitesi ile ODTܒde öğrenim gören 650 öğrenci üzerinde sosyo-kültürel değerler, dini, ahlaki ve toplumsal cinsiyet konularında tutumlarını değerlendirmek için anket çalışması yapıldı. Araştırmadan çok çarpıcı sonuçlar çıktı.
Erzurumajans-Onur SAĞSÖZ-Atatürk Üniversitesi ile ODTܒde öğrenim gören 650 öğrenci üzerinde sosyo-kültürel değerler, dini, ahlaki ve toplumsal cinsiyet konularında tutumlarını değerlendirmek için anket çalışması yapıldı. Araştırmadan çok çarpıcı sonuçlar çıktı.

Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü doktora öğrencisi Sait Yıldırım ve Felsefe Bölümünden Aydın Perktaş, Türkiye’nin en köklü iki üniversitesinde 650 öğrenciyle anket çalışması yaptı. Saha çalışması ve verilerin analizinde Tuğçe Demirbulat, Sıdıka Kocabey, Miraç Kır’ın yer aldığı araştırmada öğrencilerin kişisel ve toplumsal sorunları, mutluluk düzeyi ve gelecek beklentileri ile birlikte üniversite ile ilgili tutumları soru formunun ilk kısmını oluşturdu. Anketin ikinci bölümde ise katılımcıların din, değerler ve politika üçgeninde tercih ve değerlendirmeleri yer aldı. Anketin son bölümünü ise öğrencilerin toplumsal cinsiyet ilişkileri ile ilgili tutumlarını belirleyen sorular oluşturdu. 

İŞTE ÇIKAN SONUÇLAR

Öğrencilerin Kişisel Tutumları

Öğrencilerin yaşam memnuniyetine bakıldığı zaman katılımcıların bir genç olarak en önemli sorunlarının gelecek kaygısı olduğu ifade edilmektedir. Cinsiyet bağlamında kadınlarda gelecek kaygısı erkeklere göre daha çoktur.

Öğrencilerin sadece yüzde 41’i hayatından memnun olduğunu belirtmektedir.

Öğrencilerin yüzde 60’ı ülkenin 5 sene sonra daha kötü durumda olacağını düşünmektedir.



Öğrencilerin yüzde 62’si yurt dışında okumak istemektedir. Bu talebin sebebini daha iyi eğitim ve yaşam standartlarına bağlamaktadırlar. Öğrencilerin politik tercihlerini daha çok dini inancının belirlediği gözlenmektedir. Politik düşüncenin belirlenmesinde erkeklerin politik düşüncesini dini inancı ve sosyal çevresi belirlerken kadınların politik düşüncelerini aileleri ve üniversiteden aldıkları eğitimler belirlemektedir.

Katılımcılar arkadaş seçiminde siyasi görüşün belirleyici olduğunu ifade etmektedir. Toplumun aşırı politize olması bireylerin sosyal ilişkilerinde politik anlayışa göre tutum belirlemelerine yol açmaktadır.

Toplumsal yaşamda her olgunun politik bir kalıba sokulması insanlar ile birlikte değerlerin de politize olmasına yol açmaktadır.

Bu kapsamda katılımcıların yüzde 31,1’i dinin inançtan ziyade bir kültür olduğunu düşünmektedir. Bu sebeple din ve değerler konusunda sorgulamalar yapılmaktadır. Cinsiyet bağlamında dini ve ahlaki öğretiler konusunda kadınlar erkeklere göre daha sorgulayıcı tutum sergilemektedir. Özgürlük anlayışına bakıldığı zaman her iki kişiden biri özgür olmadığını ifade etmektedir.

Katılımcılardan ODTܒde okuyanların yüzde 51’i ve Atatürk Üniversitesi’nde okuyanların yüzde 14,40’ı evrim teorisinin varlığını kabul etmektedir. Kadınların yüzde 30’u dinin kadınlar üzerinde bir baskı oluşturduğunu düşünmektedir.

Katılımcıların yüzde 20’si evlilik dışı çocuk sahibi olmanın normal karşılanması gerektiğini ifade etmektedir.



Din ve Değerler

Üniversite öğrencilerinin din konusundaki tutum ve yaklaşımları da önemli ipuçları sunmaktadır.

Dini inanç bakımından OTDÜ de kendisini Müslüman olarak görenler yüzde 51, Deist olanlar yüzde 15 ve Ateist olanlar yüzde 14,5 oranındadır. ODTÜ öğrencilerinden 2 kişiden biri Müslüman olmadığını ifade etmektedir.

Atatürk Üniversitesi’nde ise Müslüman olanlar yüzde 93,8, deist olanlar yüzde 2 oranındadır. İnanç olarak kendini Ateizm, erkeklere göre kadınlarda daha yaygın olarak görülmektedir.

Katılımcılar arkadaş seçiminde dindarlığa dikkat etmezken evlenme ve eş seçimi konusunda partnerinin dindar olmasını önemsedikleri görülmektedir. Günlük yaşamda dini kurallara kadınlar erkeklerden daha çok dikkat ettiklerini ifade etmektedir. Gelir seviyesi arttıkça dindarlık oranı azalmaktadır.

Din kurumu ve güven ilişkisinde dindar insana güvenir misiniz sorusunda katılımcıların sadece yüzde 29,6’sı olumlu yanıt verdiği görülmektedir. Üniversite bazında Atatürk Üniversitesi’nde katılımcıların yüzde 31,8’i ve ODTܒnde yüzde 10,5 oranında katılımcı dindar bir insana güvenebileceğini belirtmektedir. Katılımcıların yüzde 33,3’ü kendisini dindar olarak görmektedir. Katılımcıların gelir seviyeleri arttıkça dindarlık oranı azalmaktadır. Katılımcılardan Atatürk Üniversitesi’nde okuyanların yüzde 17,5’i, ODTÜ de okuyanların yüzde 6’sı günde 5 vakit namaz kıldıklarını ifade etmektedir.

İnanç tercihi ve ifade ilişkisine bakıldığı zaman Müslüman olanların yüzde 17,3’ü, Deist olanların yüzde 36’sı hayatından memnun olmadıklarını ifade etmektedir. 5 sene sonraki durumları sorgulandığında Agnostikler ve Müslümanların diğer inanç gruplarına göre daha mutlu olacakları sonucu çıkmaktadır. Hemen tüm inanç gruplarında katılımcılar 5 sene sonra ülkenin durumunun daha kötü olacağını ifade etmektedir. Müslüman olanların politik tutumlarını ailesi ve dini inancı belirlerken Deist ve Ateist katılımcıların sosyal çevre ve üniversitede aldıkları eğitimin etkili olduğu görülmektedir. Ayrıca politik tutumun belirlenmesine üniversite bazında bakıldığında, Üniversitelerde Deist oranı erkeklerde kadınlara göre daha fazladır. Dindarlık ve güven ilişkisinde Müslüman olanların yüzde 36’sı dindar bir insana güvenmeyeceğini ifade etmektedir.



6 Yıl Önceki Çalışma ve Karşılaştırma

Bu çalışmanın bir benzerini 6 yıl önce de gerçekleştirdiklerini belirten Sait Yıldırım şu değerlendirmelerde bulundu.

“O çalışmada da 1000 kişi ile anket çalışması yapıldı. Ancak o çalışma sadece Atatürk Üniversitesinde gerçekleştirildi. Bu kapsamda çalışmada 6 yıl içerisinde bir değişim ve dönüşümün öğrencilerin tutumları üzerinden okunması mümkün olmaktadır. Öğrencilerin geçmişe göre gelecek kaygılarının arttığı görülmektedir. Önceki çalışmada üniversite tercih sebepleri sorulduğunda daha çok katılımcıların kendi yaşadıkları şehir olması ve çevresel etkenlerin etkili olması ifade edilmiştir. Bu çalışmada ise öğrencilerin yaşadıkları şehir olmasının yanında puanlarının bu üniversiteye yettiği için tercih ettiklerini ifade etmektedir. Geçmişe göre Üniversitenin popülaritesinin azaldığı görülmektedir. Üniversitede güvenlik probleminin geçmişe göre önemli ölçüde azaldığı ifade edilmektedir. Her iki çalışmada da öğrencilerin üniversitenin sosyal ve kültürel anlamda faaliyetlerinin yetersiz olduğunu, sosyal ve bilimsel anlamda faaliyetlerde öğrenci merkezli girişimlerin olması gerektiğini belirtmektedir. Kütüphane hizmetlerinden memnuniyet düzeyi önemli ölçüde artmıştır. Öğrencilerin öğrenimini bitirdikten sonra özel sektörde çalışma talepleri geçmişe göre daha çok artmıştır. Ayrıca kırsal bölgelerde yaşayan katılımcılar daha çok kamu sektöründe, kent merkezlerinde yaşayan katılımcılar daha çok özel sektörde çalışmak istemektedir. Önceki döneme göre sigara kullanım oranı yüzde 7 oranında artarken alkol kullanım oranı yüzde 17 oranında artmıştır.”
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.