Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşen Bülent Arınç, açıklamalarda bulundu.
Erzurumajans-Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Gül ile bir araya gelen
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili
açıklamalarda bulundu.
AĞAÇLARI KORUYANLARDAN ÖZÜR DİLİYORUM
Arınç,protestoların ilk günlerinde vatandaşların samimi ve haklı taleplerle
parka girdiği ancak daha sonra polisin gazlı müdahalesiyle olayların
çığrından çıktığını belirterek "Samimi bir şekilde ağaçları korumak için
gösteri yapan vatandaşlardan özür diliyorum" dedi.
Bülent
Arınç ayrıca eylemleri farklı noktalara taşıyarak şiddet gösterisine
dönüştürenlerle ilgili de "Onlara bir özür borcumuz olduğunu
düşünmüyorum" açıklamasında bulundu.
İşte Bülent Arınç'ın sözlerinden satır başları:
SOKAKLARDA HUZUR VE GÜVENİN HAKİM OLMASI
Şüphesiz
Cumhurbaşkanımızla devam eden ve çok farklı boyut kazanan gösterilerle
ilgili istişare için Sayın Abdullah Gül ile görüştüm. Tansiyonun
düşmesi, eylemlerin artık son bulması konusunda çoğu siyasetçi
açıklamalar yaptı. Şu an ortak arzumuz huzur ve güvenin sokaklara hakim
olması.
İki gündür takip ettiğim kadarıyla şiddet ve vandallık
içeren gösteriler düşme eğilimi göstermektedir. Biz de bu durumu sağduyu
şeklinde takip ediyoruz. Gelişmelere bütünüyle hakim durumdayız.
Polisin
güç kullanımında zaman zaman aşırıya kaçması bir tepki uyandırmıştır.
Ancak son günlerde polis son derece hassas konumdadır. Kışkırtmacıların
karşısında polisimiz, yasalardaki görevlerini yerine getirmiştir.
Kuşkusuz
dünyadaki tüm toplumlarda olduğu gibi bizde de tabii farklılıklar var.
Ancak Meclis tüm bu farklılıkları gözeterek açılmış, Cumhuriyet bu
farklılıklarla kurulmuştur. Türkiye'nin en büyük zenginliği
farklılıkları hoş görü içerisinde birarada tutuyor olmasıdır. 90 yılda
Türkiye'yi bu noktaya taşıyan da yine bu hoşgörüdür. Hükümet olarak bu
hoşgörüye dayalı olarak hareket edip, her kesimi kucaklamaya çalıştık.
İnsanların
yaşam tarzları bizim için son derece önemlidir. Yaşam tarzımız
nedeniyle ağır baskılar yaşamış insanlar olarak büyük bir duyarlılık
içinde olduk. Biz iktidar olarak, bize oy vermeyenleri anlamaya
çalıştık. Kendi hassasiyetlerimiz yerine, ortak noktada buluşmayı vazife
edindik. Toplumla inatlaşacak bir anlayışın içinde olmadık ve olamayız.
Herkes bizi takdir etmek zorunda değil ancak biz onların da görüşlerine
açığız.
TALEPLER HAKLI VE MAKULDU
Ağaçların oradan
sökülmemesi üzerine vicdani bir çevre duyarlılığı ile yola çıkan
olayların geldiği noktayı görmek, akıl sağlığı olan herkesin düşünmesi
gereken konudur. Gezi Parkı eylemine başlayanlar makul ve haklı
tepkilerini ortaya koydular. Ancak daha sonra olayın geldiği nokta
farklı bir yerdi. Şiddetin dili ile konuşulmaya başlandığında haklı
talepler geride kaldı. Ankara'da kaldırım taşlarını sökmek, otobüslere
saldırmak suretiyle ağır hasar meydana gelmiştir. Esnaf da olaylardan
etkilenmiştir.
Herkesin emeği ile oluşan varlıkların, kamu
malının bu şekilde zarar görmesi bu ülkedeki herkese yapılmış bir
haksızlıktır. Biz herkesin hükümetiyiz. Sandıktan çıkan sonuçları doğru
okumak için ne kadar hassas davrandıysak bugün de öyleyiz.
Özeleştirimizi yaparız, kimsenin şüphesi olmasın.
GAZ SIKILMASI ÇIĞRINDAN ÇIKARDI
Gözaltında
çok fazla sayıda insan yok. Sık sık görüşmeler yapıyoruz, alınanlar bir
saat sonra serbest bırakılıyorlar. Olay yerinden uzaklaştırma amacıyla
gözaltına alınıyorlar. CMK'nın verdiği yetkilerle yargı durumu minimize
etmiş durumda. Olayların içinde yasadışı bir faaliyet yaptığı görülenler
gözaltına alındı.
Olayların başlangıcında Taksim'de bir
yayalaştırma çalışmaları var. Bu çalışmalardan Gezi Parkı'nda ağaç
kesilmeye başlayınca içinde çok samimi vatandaşlarımız duruma tepki
gösterdi. Öncelikle olayın başında tepkilerini ortaya koydular. O haklı
taleplere karşı, şu veya bu sebeple, emniyet güçlerimizin gaz kullanmaya
başlaması olayları çığrından çıkardı. Yapılan bazı açıklamalar iyice
kafaları karıştırdı. AVM olacak mı olmayacak mı, ağaçlar kesilecek mi
kesilmeyecek mi gibi kafa karıştıran sorular gündeme geldi. Ben, bu
konuda geniş bir bilgilendirme yapılacağına inanıyorum. Ağaçlarla ilgili
bir endişe var ve bu endişeleri dikkate alacağız. Bu olaylar bize şunu
hatırlatta, kamuoyunun taleplerini tartışarak görüşmeliyiz.
HATIRLATMALARI REDDETMEYİZ
Hükümetimizin
bir yargısal denetimi var. Hizmet Kusuru da işlemiş olabiliriz. Buna
itiraz eden insanlara da sağduyu ile yaklaşırız. Demokrasinin iki önemli
koşulu var, çoğulculuk ve katılımcılık. 76 milyonun karar alma
mekanizmalarının, itirazları dikkate alarak hareket etmesi gerekir.
Olaylar haklı ve makul talepler iken, polisin gaz sıkması sonucu bu hale
gelmiştir. İstenmeyen olaylar yaşanmıştır.
Çözüm süreci başarılı
olarak devam ediyor. Sonuç olarak karşımızdaki terör sorununu çözecekse
bundan daha büyük başarı yoktur. Ekonomide en büyük göstergelere
ulaşmışsak. 2023'te bunları daha yukarı yükselteceksek. Ülkemizin
itibarını dışarıda etkileyecek olaylara daha dikkatli yaklaşmak
durumundayız. Kamu görevlilerinin yanlış hareket etme gibi bir durum
olabilir. Görevlilerin sınırı aşıp aşmadığı noktasında sadece eleştiri
değil, soruşturma da başlatabiliriz. Açık açık söylüyorum, başka
olaylarda da yanlış yapabiliriz. Bize düşen, ülkeyi en iyi şekilde
yönetmektir.
ÜSLUP KUCAKLAYICI OLMALI
Yönetenlerin üslubu daha kucaklayıcı olmalıdır. Üslup, 76 milyonun tamamını kapsayan daha yumuşak olmalıdır diye düşünüyorum.
POLİSLER BU MEMLEKETİN ÇOCUKLARI
Polisler
bu ülkenin yabancısı değil. Ne kadar asker şehidimiz varsa bir o kadar
da polis şehidimiz var. Onlar bu memleketin evlatları. Ağır bir görev
yapıyorlar. Bu görevleri sırasında aşırı şiddet de kullanabiliyorlar.
Ancak şuna karar verdik. Eylemleri tasvip etmediğimiz noktaya ulaşana
kadar pasif oluyorlar. Saldırıda kalkanlarını kullanıyorlar. Hayat
tehlikesi oluşunca ise gaz kullanıyorlar. Biz onlara mecbur kalınmadıkça
gaz kullanmayın diye talimat verdik. Ancak bazen bakıyoruz, polislere
şiddet uygulanmaya çalışılıyor. Lütfen onlara daha anlayışlı olalım. Bu
memleketin çocukları ağır bir görev yapıyorlar. Ama İçişleri Bakanı ama
Başbakan'ımızın talimatı harfiyen uygulanıyor.
GÖSTERİLERİN TEK AMACI AĞACI KORUMAKTI
Özür
dilenmesi, eğer haklı gerekçeler varsa erdemdir. Ama bu kelimeleri
Başbakanvekiline söyleterek farklı anlam çıkarılmasın. Ben sözünün eri
biriyim. Bu göstericiler bir çevre duyarlılığı ile hareket etmişlerse
(ki buna inanıyorum) insanlara şiddet kullanılmasına karşıyım.
Gösteriler kanunsuz da olabilir, tek bir amaçları var; bu ağaçları
kesmeyin. Bu insanlara gaz sıkmak yerine durum anlatılsaydı. Bak proje
bu, karar bu, diye. Ben yeşili katletmeyeceğim, diyen biri lazım. O
insanlara bu ağaçlar yerine şundan gelecek diyen bir otorite lazım. Bu
belediye mi olur, vali mi olur bilmiyorum. Ama hayır biz size bunları
yaptırtmayız, dendiği zaman o insanlar tepki olarak daha büyük bir
azimle geldiler. Ve bu şiddeti görenler de destek olmak için sokağa
çıktı. Demokratik tepkilere biz varız. Yasadışı yollarla demokratik
taleplerde bulunulmaz.
"ÖZÜR DİLİYORUM"
Ben, çevre duyarlılığı
için haklı tepkisini ortaya koyan ve bunun karşılığında şiddet gören
vatandaşlarımızdan özür diliyorum. Fakat olayları farklı yere taşıyan,
kışkırtan ve provoke edenlere de bir özür borcumuz olduğunu
düşünmüyorum.
İktidara bir tepki varsa doğaldır. İktidarlar
bunları görmezden gelmemeli, biz de onu yapıyoruz. Ancak sokak
olaylarına pabuç bırakacak da değiliz.
Mahkemenin yürütmeyi
durdurma kararı için, Kültür Bakanlığı'nın düşüncelerine de
bakılacaktır. Kaldıki orada ne yapılacağı henüz kararlaştırılmamıştır.
Yani Gezi Parkı'na ne yapılacağı henüz karar verilmiş bir şey değildir.
Önce mahkeme kararını irdeleyelim, sonra net bir fikir koyup halkımızın
istediği konuda karar vereceğiz. İstanbul'a yapılacak bir iş konusunda o
şehrin belediyesinin, vatandaşlarla ortak bir karar alması gerekir.
Büyükşehir Belediyesi bir referandum yapsa mesela, halka sorsa, onların
fikrini alsa güzel olmaz mı? Eylemcilere portakal veya sarin gazı
sıkılmadı.