MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği seçilme yaşının 18’e indirilmesi düşüncesine soğuk baktıklarını belirtti.
Erzurum Ajans-Partisinin
grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirilen seçilme yaşının 18’e
indirilmesi düşüncesinin tartışmaların seyrini yönlendirdiğini söyledi.
Bu görüşte iyi niyet ve samimi bir arayış söz konusu olmadığının net
olduğunu savunan Bahçeli, iç ve dış politika alanında yoğun bir trafiğin
yaşandığı bugünlerde, seçilme yaşının 18’e indirilmesinin hedef ve
gündem saptırmasından başka bir anlama gelmediğini ifade etti.
Başbakan
Erdoğan’ın Türk gençliğini istismar etmek ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde
oy deposu kullanmak için taktik adımlar attığını belirten Bahçeli, “18
yaşını doldurmuş gençlerimiz seçme hakkını kullanmaktadır. Buna bir
diyeceğimiz yoktur. Bunun yanında AK Parti hükümeti döneminde seçilme
yaşı da 25 çekilmiştir ki, bu da yerindedir. Ancak 18 yaşını doldurmuş
genç kardeşimin, henüz hayatın en kritik zamanında, eğitim ve askerlik
meselelerini halletmeden seçilme derdine düşmesi hem madden hem de manen
çok zordur. İlave olarak halen seçilme şartları arasında askerlik
görevini ifa yükümlülüğü bulunmaktadır. Başbakan Erdoğan zorunlu
askerlik görevini kaldırmayı planlamıyorsa 18 yaşındaki bir genç
kardeşimin hukuken seçilme şansı olmayacaktır. Kimse kimseyi
kandırmamalıdır” diye konuştu.
Türk gençlerinin her şeyden önce işe, aşa ve yuvaya ihtiyacı olduğunu belirten Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“AK
Parti hükümeti bütün bunları halletmiş gibi 18 yaşını doldurmuş Türk
gençliğine seçilme vaadi vermesi ve akılları çelmesi garabet bir
durumdur. Başbakan Erdoğan’daki bu zihin bulanıklığı ve kafa karışıklığı
hayra alamet değildir. Olgunluk çağlarının kapısında duran, eğitim ve
hayat kurma mücadelesinin en taze zamanlarında bulunan evlatlarımız
Meclis’e girmeyi değil, AK Parti hükümetinden geleceklerini güvenceye
alacak çalışma ve reformları istemektedir. Bu aşamada şu kadarını
söylemeliyim ki, MHP seçilme yaşının 18’e indirilmesine ilkesel bazda
mesafeli ve soğuk durmaktadır. Diğer taraftan askerlik görevi ifa eden
kardeşlerimizin oy kullanmalarının önündeki yasal engellerin
kaldırılacağı da Başbakan Erdoğan tarafından duyurulmuştur. Parti olarak
prensipte 18 yaşını doldurmuş her Türk vatandaşının oy kullanmasının
gerekli olduğuna inanıyoruz. Buna rağmen, yürüklükteki mevzuata göre
silah altında bulunan er ve erbaşlarla, askeri öğrenciler ve ceza infaz
kurumlarında hükümlü olarak bulunanlar oy kullanamamaktadır. Er ve
erbaşlarımıza seçme hakkının verilmesi eşiklik açısından makuldür.
Ancak
seçim dönemlerinde oy kullanma ve siyasal faaliyetlerin askeri
kışlalarda nasıl bir ortama zemin hazırlayacağı ise muammadır.
Türkiye’nin bugüne kadar böyle bir tecrübesi görülmemiştir. Demokratik
katılımı sağlarken, kışlaya siyasetin sokulma riski üzerinde dikkat ve
titizlikle durulmalı ve sağlıklı bir değerlendirme yapılmalıdır. Er ve
erbaşlarınmızın oy kullanması hakkında en başta Genelkurmay
Başkanlığı’nın görüşü alınmalı, sivil toplum kuruluşları, siyaset
kurumu, üniversiteler ve konuyla ilgili kanaat sahipleri enine boyuna
tartışmalıdır. Bize göre, oluşacak görüşün belirli bir kıvama ve
olgunluk düzeyine getirildikten sonra Meclis’te ele alınması yerinde ve
faydalı olacaktır.”
TBMM’de mahalli idareler seçimlerinin 27 Ekim
2013 tarihine alınmasını düzenleyen anayasa teklifinin görüşüleceğini
belirten Bahçeli, MHP’nin buna sıcak baktığından destek vereceğini ve
yasalaşması için üzerine düşen görevi yerine getireceğini kaydetti.
Bahçeli,Diyarbakır İl Emniyet Müdürü Recep Güven’in geçtiğimiz günlerde
yaptığı, “Dağda ölen teröristlere ağlamıyorsanız insan değilsiniz”
sözlerini sert bir dille eleştirdi.
“Mademki teröristlere
ağlamayan insan değildir, o halde bu salonda insan da bulunmamaktadır”
diyen Bahçeli, “Şehit anaları, şehit babaları ve Türk milleti bu bakışa
göre insan değildir. Böylesi bir insanlık bize uzak dursun, bu insanlık
tanımı bize yabancı olsun. Merak buyurmayınız, Allah’a şükürler olsun
ki, biz bugünlerde sürüsüne bereket olan bu şahısların anladığı gibi
insan olmayız ve olmayacağız. Sormak isterim ki, bu şuursuz polis müdürü
kendisini ve ne zannetmektedir? Elinde PKK patentli insanlığı ölçüm
cihazı mı vardır? Kimin insan olup olmadığını hangi vasıf ve yetkiyle
dile getirmektedir? Emniyet mensuplarımızın kanına giren canilere
ağlamayanları insan olmamakla itham eden bir insanlık fukarası kime
yaranmaya ve kimlere mesaj vermeye çalışmaktadır? Böylesi rezil
düşüncelerle şeref ve şehit yuvası olan Türk Polis Teşkilatı’nda, bundan
böyle nasıl görev yapmayı düşünmektedir? Herhalde Diyarbakır Polis
Müdürü’nün kararnamesini Kandil ve İmralı müştereken imzalamış ve
kahraman polislerimizin arasına sızdırmıştır. İnsanlığı bu kadar
ucuzlatıldığı ve satılık bir meta haline getirildiği her halde rastlanır
bir şey değildir. Bu şahsiyet Türk Polisini mi? temsil etmektedir,
yoksa Kandil’in bir piyonu mudur? İçişleri Bakanı nerede, Başbakan neden
sessizdir? Dün konuyla ilgili şahsi düşüncelerini beyan ederken söz
konusu polis müdürünü takdirle karşılandığını pervasızca dile getiren
ağlamadan sorumlu başbakan yardımcısı yine kendisinden beklendiği gibi
hareket etmiştir.
Meğerse gurup toplantılarında, değişik platform
ve ortamlarda gözyaşlarını dökerken aklına PKK’lı caniler geliyormuş
kimsenin bundan haberi olmamıştır. Kendisini tutamayarak iki göz iki
çeşme ağlayan sulu göz başbakan yardımcısı PKK’nın ağıt kadrosuna
gönüllü olarak girdiğini böylelikle itiraf etmiş durumdadır. Merak
etmeyiniz ki, teröristlere ağlamayanlara insan demeyen blokta yer alan
bu siyaset üslubuna AK Parti hükümeti katılmak mıdır? Bu kepazeliğine
onay vermekte midir?”
İnsanlığın bu kadar basit ve kof bir değer
ise her onurlu Türk vatandaşının böylesi bir insanlığı bedduayla
anacaklarını söyleyen Bahçeli, “Üstelik bir polis müdürü, ‘İnsan
katleden canavarlaşmış bir teröristi de entegre edemiyorsanız devlet
değilsiniz’ diyerek küstahlıkta tez yazmıştır. O zaman bizatihi kendisi
böylesi bir devlete görev almayacak ve hemen istifa edecektir” dedi.
Diyarbakır
İl Emniyet Müdürü’nün istifa etmediği takdirde devletten aldığı paranın
kendisine haram lokma olacağını ve boğazına duracağını ifade eden
Bahçeli, “Teröristi içi ezilen, ama şehitlerimizi hatırlamaktan bihaber
olan bu içimizdeki PKK uzantısı görevinden süratle alınmalıdır” diyerek,Türk Polis Teşkilatı’nın da düşüncelerinin bu yönde olduğunu söyledi.