***
İstanbul ile ilgili tanımlardan en beğendiklerimden birisi rüya şehir tanımıdır. Her türlü hayallerini gerçekleştireceğin rüya kent! İşte ben ve değerli dostum Dr.Mehmet Yavuz ile bugün, bu rüya kentte o hayallerimizden birini gerçekleştirdim,Galata Köprüsü'ne gittik, balık tuttuk. Anlayacağınız o topa da girdim,İstanbul'u o tarafından da kokladım, yaşadım!
***
Eşsiz manzaraları ile meşhur Kız Kulesi'nde, Galata Kulesi'nde, Su Ada'da bir akşam yemeği yiyeyim dersen masraflı oluyor ama Galata Köprüsü'nde 1 satliğine balık tutmanın maliyeti de yok denecek kadar az esasında! Sadece 15 Türk liracık! 10 lirası olta parası, 5 lirası da ders ücreti! Şans buna derler. Yüzlerce amatör,profesyonel balıkçının olta attığı Galata Köprüsü'nde tam da olta attığımız yer, gözde bir yermiş meğerse. En çok balığın birarada bulunduğu bir bölgeden kiraladığımız oltayı denize attık. Valllahi yalan atmıyorum! Attık ama balıkçı hocamız İnebolu'lu İlhan'ın direktif ve gözetiminde! Öyle boya küpü değil, bas çıkar! Akssine, tam bir uzmanlık isteyen iş!
***
Öyle ha deyince denize tılan bir şey değilmiş olta. Onu öğrendik en başda. Sonra hangi balığı istyorsan ona göre kancalara yem yerleştiriyorsun. Mezgitin ayrı, levreğin ayrı, istavritin ayrı yemleri var mesela. Dededen toruna bir iş olduğunu da öğrniyoruz bu Galata Köprüsü'ndeki balıkçıklığın. 24 saat içinde aynı yerde balık tutan aynı aileden kişiler varmış. Mesela olta kiraladığımız 30-35 yaşlarındaki İlhan, sabah10'dan akşam 5'e kadar kendisi, 5'den gece 12 'ye kadar babası, 12'den ertesi gün 10'a kadar da kardeşi oradaymış ve balık tutuyormuş. Geçimlerini bu işten temin ettiklerini söyleyince şaşırıyoruz. Sürekli balık avladıkları yere ayrı bir kira ödeyip ödemediklerini de merak edip soruyoruz. 'Yok' diyor, vaktiyle köprüde bir yer paylaşımı olduğunu, o paylaşıma göre herkesin yerinin hemen hemen belli olduğunu söyleyen bizim İlhan, ''Burada bir çok aile bu işten geçiniyor. Belediye de bize son derece müsamahakar davranıyor. Günde nereden bakarsanız bakın adam başı 50-60 liralık balık tutuyoruz'' diye konuşuyor. İyi iş valla! En azından hiç yoktan bir işmiş bu iş! Küçümsenmeyecek bir rakam olarak düşünüyoruz bunu! Veya bir 'İstanbul'un taşı toprağı altın'gerçeği!..
***
Galata Köprüsü'nde balık tutmanın zevki gerçekten süpermiş! Bir tarafta Haliç, bir tarafta Sultanahmet,bir tarafta Boğaz! Bir defa müthiş bir pozitif elektrik alıyorsun ortamdan. Şiir yazacağın bile geliyor orada durup duruken! Tutacağın balıktan çok, oltana takılacak balık seni çok heyecanlandırıyor. Biz iki kişyiz ama bir olta ile tutmaya çalıştık. Ne yalan söyleyeyim, bu bir saatlik süre içerisinde bizde 'yaprak bile kıpırdamadı'! Zaten Mehmetağabeyiye de dedimdi: Ağabeyi hele bak bu sırata hangi balık gelir? diye!Gerçi hatıra olsun diye yandaki balıkçının tuttuğu balık ile hatıra resmi çektirerek torunlarımızı kandıracak bir fotoğrafımız peydah oldu olmasına ama tutmuş kadar da olduk hani! En azından her köprüden geçtiğimizde o balık tutanlara bakıp heveslenmeyeceğiz artıkın. Olta atmanın yani balık tutmanın inceliklerinden haberdar olduk bir de. Bundan daha iyi kısa gün karı olabilir mi. Bundan daha iyi bir kazanım olabilir mi?
***
Yahu ne başınızı ağırtayım. İstanbul'a gelmişken ziyaret edeceğiniz yerleri ziyaret edin ama Galata Köprüsü'nde denize bir olta sallayın, yalandan da olsa bir bir saat balık tutmaya çalışın. Tüm yılın yorgunluğunu atacağınızı sanıyorum. Aslında hesap basit. 15 lira cebinizden çıkartacaksınız ama bir İstanbul'u iliklerinize kadar içinize çekeceksiniz!