Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta Erzurum’da, “Lojistik Köy projesi gerçekleşecek” şeklinde kesin ifade kullanması, aslında bu meselede kuşkulu bir yan bırakmamıştı.
Fakat fısıltı gazetesi öyle etkili yayın yapıp duruyordu ki, Başbakan’ın bu sözlerine rağmen, “Hayır, Erzurum oyalanıyor; Lojistik Köy Kars’a kuruluyor” deniliyordu.
Neyse ki, dün yapılan ihale ile bu tartışmalı konu, kökünden halloldu:
33 milyon lira bedelli ihale yapıldı.
Erzurum, son birkaç yıldan beri, kuruluyor mu, kurulmuyor mu şeklindeki tartışmaya artık sahne olmayacak.
Şifa Hastanesi’nin hemen yanından başlayıp, ta Ilıca’ya kadar olan arazi -ki, bu alan yaklaşık üç yüz bin dönümdür- Erzurum Lojistik Köyü’ne tahsis edildi.
Dün öğreniyoruz ki, sürecin bu kadar uzamasının temel nedeni, o alan içerisinde askeri birimlerin bulunmasıymış. Malumunuz ülkemizde bürokrasi, bu denli değişime rağmen, pek çok alanda hala çok hantaldır ve kimse kolay kolay etki ve yetki alanını başka biriyle paylaşmıyor.
Geç olsun, temiz olsun…
Öyle de oluyor galiba.
Erzurum, geçen asırlar içerisinde sahip olduğu ticari ağırlığına bu köy sayesinde, çok da uzak olmayan bir gelecekte yeniden kavuşacak. Türkiye’de sayıları son derece sınırlı olan lojistik köyler, bulundukları şehirlerin iktisadi çehresini değiştiren en önemli araçlardan biridir.
Erzurum’un böyle bir araca ilaç gibi ihtiyacı vardı.
Çünkü içine kapanık ekonomisi ile Erzurum, her geçen gün kan kaybediyor ve hızla yoksullaşıyordu. Tabii ki, lojistik köy tek başına bu şehri ayağa kaldıracak ve de maraton koşturacak bir yatırım değildir. Ama onunla birlikte canlanacak ticari hayat, beraberinde orta ve küçük ölçekli üretimi de doğuracaktır.
İstihdam tarafı da cabası…
Vaktiyle Erzurum’a serbest bölge kurulmuştu. Bakmayın siz o nimetin kıymetini bilemediğimize… Şayet o serbest bölge bi hakkın işletilebilseydi, bugün Erzurum lojistik köy deyip durmayabilirdi. Çünkü serbest bölge zaten onun farklı bir versiyonudur.
Mardin ve Trabzon gibi iller serbest bölgeler sayesinde, ekonomide çok büyük atılımlar yaptı. Fakat Erzurum, bugün burada anlatılamayacak kadar çok ve lüzumsuz sebepten ötürü, bu imkanı ayağının tersiyle tepmişti.
O vakitler, bazıları “Efendim, hiç karada serbest bölge olur mi?” diye sorup, bize ha bire Trabzon’u örnek verip dururlardı. Ya bilerek ya da bilmedikleri için nedense Mardin’inden bahsetmezlerdi. Oysa Mardin serbest bölge sayesinde ileri hamleler yapmış ve şimdi de “büyükşehir” olmaya namzet bir kentimizdir.
Neyse artık geçmişi bir kenara bırakmalıyız. Bugün önümüzde yeni fırsatlar ve bizi kucaklamaya hazır yeni bir ufuk var. Gelin hep birlikte bu yeni fırsatı iyi değerlendirelim ve lojistik köyün akıbetinin de, serbest bölgeyle aynı olmasına izin vermeyelim.
Çünkü şehrimizde adım başı fırsat doğmuyor.