Haber yapan gazeteciler, Erzurum'da kendileri haber oldu. Uluslararası Kayak Yapan Gazeteciler, Erzurum'da düzenlenen panele katıldı.
Erzurum Ajans-Haber yapan gazeteciler, Erzurum'da kendileri haber oldu. Uluslararası
Kayak Yapan Gazeteciler, Erzurum'da düzenlenen panele katıldı.
36 ülkeden 200 gazetecinin katıldığı konferans, Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Hikmet Koçak, Rektör yardımcısı, öğretim
üyeleri, öğrenciler ve gazetecilerin katılmış olduğu konferansın açılış
konuşmasını Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Barçın Yinanç yaptı. Yinanç'ın
konuşmasının ardından sözalan Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü
Abdülhamit Bilici, Türkiye'nin dış politikasıyla ilgili bilgiler verdi.
Bilici, Türkiye'nin önemli bir ekonomik aktör olduğunu belirterek,
"Dünyada 16. büyük ekonomi. Dış politik yapısını dış ilişkilerde kendisi
oluşturabiliyor.
Avrupa sermayesine eskisi kadar ihtiyaç duymuyor.
Türkiye yıllar boyunca korku içinde yaşadı. İslam kartı, Osmanlı
meselesi, Kürt sorunu vs. Türkiye'nin son 10 yılda komşuları arttı.
Demokratikleşmesi ve anormalleşmesinden dolayı oldu bunlar. Etkiler
görünmeden tepkiler anlaşılmaz. Şu anda da Suriye en iyi komşularımızdan
biriyken en kötü komşumuz haline geldi. Ama bunlar değişebilir. Çünkü
koşullar değişiyor. Sosyo ekonomik tutumlar göz önünde bulundurulmalı"
dedi.
Yrd. Doç. Dr. Gülşen Aydın da, yaptığı konuşmada, "Türkiye
soğuk savaştan önce bölgesinde bağımsız hareket eden bir aktör değildi.
Türkiye soğuk savaşın sona ermesiyle kendini birtakım ülkelere sosyal,
toplumsal, geleneksel anlamda yakın buldu ve yakın ilişkiler kurdu.
Buradaki konumu değerli bir hal aldı. Türkiye Ortadoğu'da yükselen
yıldız haline gelmiştir. Türkiye gittikçe daha çok kendini kanıtlıyor.
Olumsuz imajı yıkılıyor" dedi.
Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez ise Türkiye'nin Ortadoğu'daki politikasına
değindi. Ortadoğu'nun çatışmaların yaşandığı bir bölge olduğuna dikket
çeken Eğilmez, "Üç unsur bölgeye hakim olmuş. Birincisi büyük İskender,
ikincisi Roma ve üçüncüsü Türkler olmuştur. 14. yüzyılda Arap bölgesi
neredeyse Türk bölgesi haline gelmiştir. Doğal kaynakları, stratejik
konumu sonu gelmeyen mücadelelere neden olmuştur. Bugüne geldiğimizde
Ortadoğu bölgesinde yeni bir yapılanmanın olduğunu
hepimiz görüyoruz.
Serbest ticaret alanı oluşturmak için, bölgeyi asayiş bakımından
güvenli hale getirmek için, rejimlerin dağılması için Türkiye bölgedeki
ülkelerde demokratikliğin benimsenmesi için elinden geleni yapmalıdır.
Bölgeye tarihi yapısıyla model olmalıdır. Çatışmanın sen ermesi için
demokrasinin bütün aktörlerini ön plana çıkarmalıdır. Türkiye bunu
yapmak zorundadır çünkü çok derin bir geçmişi vardır. Bölgeyi tanıyan ve
tanınan bir ülkedir. Bu nedenle tarihi geçmişiyle bu bölgede etkin
olmamalıdır" şeklinde konuştu.
Son konuşmayı yapan Youssef Mouhyi de Arap baharı ve Fas hakkında
bilgi verdi. Faslı olan Mouhyi konuyla ilgili şunları söyledi: "Arap
baharı yeni bir rüzgar. Yakından takip ettim, ülkem Fas'ta yaşadım.
Birçok ülke demokrasi konusunda eksikti. Fırsat eşitsizliği vardı.
Araplarda mutabakat sağlamak için mutabakattır deniliyor. 17 Aralık'ta
sosyal paylaşım sitesiyle gençler kendilerini gösterdiler. Faslı gençler
seslerini duyurmaya karar verdiler. Libya olayından sonra bu durumlar
patlak verdi. Halk
değişim istiyordu. Üzerinde durmak istediğim nokta
şu, her ülke başında olan kişinin akli yapısına göre şekillenir.
Temmuz'da kabul edilen yasayla son derece geniş yetkilere sahip olarak
ilk Başbakanımızı seçmiş olduk. Bölgemizde yenilik arayışlarına geçildi.
Pazarlarımızı gelen yatırımlara açtık. Demokratik bölge olmak için ağır
bedel öderken bölgesel yapılanmamızda etkili olduğunu söylemek mümkün".
Konuşmanın ardından gazeteciler 4 paneliste sorular yöneltti. Daha
sonra kürsüye gelen Atatürk Üniversitesi Rektörü Hikmet Koçak,
gazetecilik mesleğini ve bu mesleğin zorluklarını anlattı.