"Uzun yılların intikamı.. Gordon Mitchell, Giuliyano Gemma ve seks dünyasının büyük yıldızı, rüyaları süsleyen, erişilmez kadın Brigitte Bardot.. Aşk, macera, kin ve nefret dolu bir film.. Mutlaka izleyin.. Tan Sineması'nda!."
Yıl 1976
Yer, Sivas.
Üç kuruş kazanmak için elimezdeki megafon uydurması bir huni ile mahalle aralarında dolaşarak bağırırdık.
Önümüzde ve arkamızda asılı olan filmin afişiyle gezer dururduk Sivas'ın sokaklarında.
"Uzun yılların intikamı, mutlaka seyredin!"
"Kin ve nefret dolu bir film! Tan Sineması'nda!."
Yıl 1979
Yer, Ankara.
Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın Yayın Yüksek Okulu'undayız; bedenimiz de fikrimiz de gencecik fidan.
Cebeci'de haykırıyoruz.
Üç kuruş kazanmak için değil, ülkemizin geleceği için bağırıyoruz.
"Faşizme geçit yok! Kahrolsun emperyalizm!."
Yıl 2015
Yer, memleket.
Sustuk!
Faşizm, önüne serilmiş çöl ipeği halılar üzerinden geçerken emperyalizm kahrolmadı, ezilenlerin alkışlarıyla yaşadı.
Galiba bizler küstük.
Ne derdimizi, ne de kendimizi anlatabildik!
O yıllarda bağırırlardı bize. "komünistler Moskova'ya!"
Gülerdik.
"Memleketimiz burası, Moskova neresi," der geçerdik.
Babam devlet memuru. Sivas'a atanınca ben de altı yaşında Erzurum'un Şeyhler Mahallesi'inden Sivas'ın 4 Eylül Mahallesi'ne atanmış oldum.
Süleyman Sami Kepenek İlkokulu'nun en haylazıydım. Yan bakana, "Celirem ola, ezezin saçına şimdi ederem," diyerek ağzımızdaki sustalıyla postamızı koyardık.
Mahallemizdeki erik ağaçlarının anasını ağlatıp, hasılatı tüm mahalleliyle üleşirken, yaralı güvercinin bir bakışına, can cana kıymaz, diyerek sapanlarımızı kırdığımız da olmuştur.
4 Eylül Ortaokulu'nda Türkçe Ögretmenimiz Numan Kartal'ın verdiği romanla ufkum açılmaya başlarken, Ticaret Lisesi'nde Edebiyat Öğretmenimiz Ayşe Kabaaslan'ın verdiği Nazım Hikmet'le memleket sevdasının ne demek olduğunu bildik.
İyi de ettik!
1980'de faşizm marşını fa notasının falakasını sol perdesinden dinlerken anamız ağlasa da vallahi güldük, billahi güldük!
Elbet sevdamız da oldu, belamız da; ama gönlünde yiğidini taşıyan birine ne yan baktık ne de göz attık!
Camide imamı da dinledik, meyhanede türkümüzü de söyledik.
Marks'ı da, Mao'yu da iyi bildik! Yine kızanlar olacak; ama Mustafa Kemal'i ve fikrini çok sevdik!
Şimdi sokaklardaki çocuklara bakıyorum. Ne ceplerinde erik var, ne de ellerinde çember; bir peygamber gibi tapıyorlar paraya.
Bize benzemiyor kimse!
Ve ölenleri, öldürenleri gördükçe, elime bir megafon alıp, sokak sokak gezmek istiyorum.
"Bu yıllar kin ve nefret dolu, bu filmi mutlaka izleyin!"
Yok!
Üç kuruş kazanmak için değil, gerçekleri haykırmak için!