Ömrünün
otuz yıla yakın bir zamanını gazetecilik mesleğine adamış bir kişi
olarak, takdir edersiniz ki mesleğime dönük dayatmaları ve sansürü kabul
etmem imkânsız.
Lakin; kazın ayağı hiç de sandığınız gibi değil...
Nasıl
ki daha düne kadar aynı hakim ve savcıları "hukuk katili" ilan eden CHP
lideri Kemal Kılıçdaroğlu bugün yüzde yüz tam tersini savunup, hükümeti
"yargıyı teslim almak"la suçluyorsa, aynı şey bu internet meselesi için
de geçerli...
TBMM dün bir yasa çıkardı. O yasada özetle
deniliyor ki, "internet isteyen her kişinin dilediği gibi birilerine
küfretme ve iftira atma mecrası değildir."
Bu tespit, aslında muhalif muvafık herkesin tasvip ettiği bir gerçek olmasına rağmen, sırf siyasi saikle itiraz ediliyor:
"Basın özgürlüğüne sansür!"
Hayır efendim; bu yasa ne basın özgürlüğüne sansürdür, ne de mesleğini layıkıyla yapan bir gazeteci için kurulmuş bir tuzaktır.
Bu yasa, olsa olsa bu mesleğin namusuna ve şerefine halel getiren kimi yanlış kişiler için caydırıcı bir unsurdur.
Diyelim
ki, biri size internet üzerinden akla ziyan her türlü çirkin saldırıda
bulunacak. Bu yasadan önce sizin yapabileceğiniz tek şey, en fazla o
adamı savcılığa bildirip davacı olmaktı.
Adam size günlerce,
haftalarca hatta aylarca sayıp sövecek ama sizin eliniz de kolunuz da
bağlı kalacak. Çünkü adliyeye gitmişsiniz ve yargının vereceği kararı
bekliyorsunuz.
Bu yasa işte o garabetin önüne geçiyor.
Küfür ve iftira, yasa bariyerine toslayacak.
Basın özgürlüğü ile küfür ve iftira özgürlüğü birbirine taban tabana zıt şeylerdir.
Birinde düşünce ve haber verme hakkı var, ötekinde sadece çamur atma...
Başka
yerleri bilmiyorum ama bizde bazılarının her fırsatta referans verip
durdukları Batı'da hiç kimse ve hiçbir kurum laüsel değildir.
Mesnetsiz her iddianın bir bedeli vardır.
Bizde de kâğıt üzerinde bir takım yaptırımlar var olmasına var da pratikte hiçbir işe yaramıyor ki...
Aynı durum, Özel Yetkili Mahkemeler için de geçerlidir.
"Özel yetkili" deyince bütün akan sular duruyor.
Savcı
Bey, başsavcıya, emniyet müdürüne ve valiye güvenmiyor. O savcıya göre,anılan bu kişilerin hepsi "haindir", bir tek kendi dünyanın en
güvenilir kişisidir!
Akla ziyan bir anlayış değil mi?
Neyse ki çok geç kalınmış olmakla beraber hükümet, bu çağdışı sisteme de artık son vermek üzere...
Anlamak mümkün değil...
CHP bütün bunlara itiraz ediyor. Ve...
"AK Parti kendi düzenini kuruyor" diyor.
Öyle midir, değil midir bilmiyoruz ama mevcut bu sistem iyi bir şey midir ki yenisine itiraz edilip duruluyor.
Hiç şüphe yok ki Türkiye sancılı bir süreçten geçiyor.
Bir
yanda statükoyu korumak için ölümüne çarpışan bir cephe var, öbür yanda
da "insan gibi yaşamak" isteyen onlarca milyonluk bir kitle...
Muhtemelen bu paralel yapı ortaya çıkmamış olsaydı, AK Parti bu reformların hiç birini gündeme getirmeyecekti.
Demek ki bu şer'den de böyle bir hayır zuhur edecekti.
Bir
yanda internet ortamında insanların namus ve haysiyetleri koruma altına
alınmış oluyor, diğer tarafta da "benim dışımdaki herkes satılıktır"
anlayışındaki köhne bir yargı sistemi tarih oluyor.
Siz siz olun oturun kalkın bu paralel yapıya dua edin!
Yoksa AK Parti bin sene geçse bu demokratik adımları atmazdı.
Çünkü
şartlar hep kendi lehine gelişip duruyordu. Ne zaman ki ateş kendi
ocağına düştü işte o vakit anladı ki bu ülkede birileri başkalarına
yasal kılıf altında zulmedip durmuş.
Sağolasın paralel; giderayak Türkiye'ye büyük bir katkı sağladın!
- koto 01 Ocak 1970 02:00
yazara 2 soru
adama sormazlar mı 3 bakan yolsuzluk etmiş,haber internet e düşmüş bakan diye yolsuzluk (demek bakanın zoruna gidiyor diye) bunu internette sansurle ne olduğunu anlamayalım sonra ne olacak
adam sormazlar mı akp öym yi iktidara gelir gelmez chp nin itirazına rağmen paşaların gözünü korkutmak ve hapse tıkmak için kurdular,şimdi değneğin ucu akp ye dokundu diye yine chp nin itirazlarına rağmen neden kaldırılıyor..