B 20 Toplantısında konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç, " Eşitsizliğin ortan kalkması için, kapitalizmin ortadan kalkması gerekir; gerçek sorun kapitalizmdir," demiş.
Bu kadar da değil, "Küreselleşmenin insan tarafı yok," diyerek de sınıfına ters düşmek pahasına aklın ve vicdanın sesine uymuş.
Düşüncelerinde ve söylediklerinde samimi mi bilemeyiz; ama doğruyu dillendirmiş.
Şaşırmayın!
Açlık sınırında yaşayan ve alın terini üç kuruşa satanlar, kapitalizmi savunan ve ona hizmet eden partilere oy verirken şaşırmıyorsunuz da; sınıfının seçkinlerinden olan Ali Koç'un dediğine mi hayret ediyorsunuz!
Ağzınızı bir karış açarak, aval aval bakmayın öyle!
Kim söylerse söylesin, doğru her zaman doğrudur; yanlış da her zaman yanlış olarak kalacaktır.
Aylık geliri üç bin liranın altında olanlar kapitalizmi savunan partilere oy vermeseler, bırakın o partinin iktidar olmasını, Meclis'in kapısından bile giremezler!
Evet, Yeni Dünya Düzeni, denilen vahşi kapitalizm, egemenliğini sürdürmek ve de pekiştirmek için değerli veya değersiz her şeyi kullanmaktan geri kalmıyor.
Dinse, din; baskı ise, baskı; bayrak ise, bayrak; kan ise, kan!
Emperyalizm uzun zamandır Ortadoğu halklarının kanını dökerek kaynaklarını emerken ne yazık ki onlara başarı dileyen ve onlar için dua edenler de aynı coğrafyadan ve aynı inançtan gelenlerden olmuştur.
Yani kendileri satıldıkları için halkın kanını, kaynağını; canını, malını satmakta sakınca görmemişlerdir.
Hırıstiyan kulüplerinin İslam Dini'ni maske yaparak Ortadoğu'da ve ne yazık ki Türkiye'de oluşturdukları ve de destekledikleri terör örgütleri ve partiler egemenliklerini sürdürmekteler.
Yanlış yönetimlerin, sakat fikirleri neticesinde zarar gören ve ölen her zaman o yönetimlerin yönettiği halk olmuştur.
En son Paris olayı!
Vicdanı olan herkes, daha doğrusu Allah'a inanan her canlı, ister ülkemde, isterse Fransa'da ya da dünyanın neresinde olursa olsun can veren masum insanlar için göz yaşı dökmesi gerekir.
Nerede!
Kalpler o kadar karartılmış ve o kadar iğrençleşmiş ki; neredeyse Ankara'da ve Paris'te ölenler için zil takıp oynayanlar var!
"İyi oldu, o falanca dinden; çok sevindim, onlar falanca mezhepten," diyenlerin olduğu bir dünyada yaşamanın ağırlığını her insan çekemez!
Gelin görün ki bizler ve bizim gibi düşünenler, yani göğsündeki vicdan denilen teraziye hile karışmasın diye titreyenler bu yükün altında yaşamaya çalışıyoruz.
Kendi yaşamımızda, kendimize yapılan haksızlığa biriysel olarak baş kaldırıp, öfkemizi kusarken, ne acıdır ki sosyal olaylarda öfkemizi ve kederimizi içimize atmaktan başka çaremiz olmuyor!
Her kitlesel terör olayından sonra medyada ahkâm kesenlerin sığındığı tek söz var.
"Terörün dini yoktur!"
Hadi len!
Bal gibi vardır!
O katliamları yapanlar şeytana inananlardır.
Yani şeytancıdırlar!
Allah kötülüğü emretmez ki!
Öldürün!
Patlayın!
Patlatın!
Ve beni dünyaya egemen kılın!
Böyle buyurdu şeytan!
Ve bir insan, bir kahraman da demiş ki!
"Vatan savunması için değilse her savaş bir cinayettir!."
Kim demiş.
Mustafa Kemal!
Yine Mustafa Kemal'den söz ettik diye zıplama yerinden zibidi!
Ne yapalım, hayatın her alanında var!
