80’li yılların başlarında mesleğe başlarken, bizim için özellikle kış aylarında bazı haberler rutindendi. Her yıl tıpkısının aynı yaptığımız klasik haberler olurdu. Bu haberlerden biriydi hava kirliliği. Bir dönem Türkiye’nin uzun süreli en kirli ili olan Erzurum’da onca tedbire rağmen bir türlü hava kirliliğine çare olunamıyor, o dönemin yöneticileri biz habercilerden çok çekiyordu.
Genellikle kirliliğe yolaçan ucuz kömürlerin şehre girişinden dolayı o günkü çalıştığımız gazetelerin manşetleri hep bu kirli hava haberlerinden oluşurdu. Geçtiğimiz günlerde yine havası bir kent ile karşılaşmıştık ve özellikle akşam saatlerinde Erzurum’un üzeri yine kirli bir tabakadan oluşuyordu. Çok önceleri seyrettiğimiz bir film yeniden vizyondaydı. Hele hele Erzurum Ajans’dan sevgili arkadaşım Onur Sağsöz’ün birkaç gün önce Palandöken’den çektiği bir fotoğraf karesi vardı, bana gösterdiğinde durumun vehametini bir kere daha ortaya çıkarıyordu. Kirli hava Erzurum’un üzerinde bir şemsiye gibi duruyordu.
Ardından PUSULA Gazetesi’nde bu kirli hava işlenmişti, hem de 30 yıl önce olduğu gibi bir başlıkla. Kaderiydi zahir. Kirli hava bir türlü terketmemişti bu şehri belli ki. Sanıyorum o ucuz kömür girişi halen daha devam ediyor ki özellikle akşam saatlerinde şehir merkezinde nefes alınmasını zorlaştırıyor gene. Yeniden bizi o günlere götürdü o kirli hava. Nasıl olacak, kim bu işe bir el atacak bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, hiç hatırlamak dahi istemediğimiz kötü bir nostalji yaşıyoruz bu aralar..
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Bazen peki dersin. İnandığın için değil, yorulduğun için! ( Gotthold Ephraim Lessing)
DUVARIN DİLİ: Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek!