Bir yerel seçime giderken; bildiğimizin dışında meğer bu memlekette daha ne kadar çok da ezân ve bayrak düşmanları varmış da hiç haberimiz olmamış. Ne kadar yazık; hem de çok çok yazık bizlere... Milletin "bekası" dururken; oturmuşuz patlıcan, biber ve patates gibi abes şeylerle uğraşıyoruz. Şimdi oldu mu hiç? Sebzeyi pahalı diye şimdi yiyemiyorsak, otururuz yazın bu sebzeleri bol bol yeriz ve kış için de vûcudumuza depolarız veya yaz olsun, kış olsun hiç de yemeyiz, ne var bunda?
Milletin ve bu ülkenin "bekası" Atatürkün ifâdesiyle "iç cepheyi tahkim etmekten" geçer; ayrıştırmaktan değil. Yapacağımız nihâyet bir belediye başkanını değiştirmek değil mi? Öyle ise, nedir bu kadar celâl; nedir bu kadar hiddet? Lûtfen biraz sâkin olalım; bu ülke hepimizin, kimselerin tapulu mülkünde ve kimselerin tekelinde olan bir arazide yaşamıyoruz. Ve de vatan-severlikte kimse kimseye miyâr biçmeye, ders vermeye kalkışmasın. Vatan şairimiz Namık Kemal "İnsan vatanını sever; çünkü kim vûcudun hâmir- i mayâsı vatandandır" diyor. Yine "Vatanını en çok seven; görevini en iyi yapandır" gibi bir özlü söz var. Gerisi boş laf ve kuru gürültü.
Bırakın da seçmen olarak, arımızla nâmusumuzla ve ağız tadıyla bir seçim tercihinde bulunalım. Beka diyerek boş vehimler üzerinden, yüreğimize hayâli korkular salmaya kalkışmayın. Telâşlanmaya da hiç gerek yok; neticede sular mecrâsına akacak. Saçlar kesilecek, ak mı kara mı olduğu görülecek.