Anavatan Partisi'nin tek başına hükümet olduğu, kılıcının iki tarafının da kestiği dönemdi. Bayağı bir yaşlandığımızı da hatırlatıyor ama yıl da 1989 yılıydı. 26 Mart 1989 tarihinde yapılacak olan yerel seçimler için Erzurum'da ki partilerde de hummalı bir hazırlık vardı. Dönemin iktidarı ve dahi muktediri Anavatan Partisi'nin Belediye Başkanı Necati Güllülü de yeniden aday olmuş ve bir ikinci dönemi daha istiyordu. Aynı seçimde DYP'den M.Ali Ünal, Refah Partisi'nden Lütfü Esengün, Milliyetçi Çalışma Partisi'nden Ömer Haluk Pirimoğlu, Sosyaldemokrat Halkçı Parti'den Şenol Mızrak da aday olarak o yarışa giriyorlardı.
***
Son derece renkli seçim kampanyasının yaşandığı, kahve ve salon toplantılarının sıklıkla yapıldığı Erzurum'da başka bir partinin adayı daha vardı. Aykut Edibali'nin Genel Başkanlığını yaptığı Islahatçı Demokrasi Partisi'nden de bir aday vardı ve o adayın adı da Lütfü Altınok'tu!
***
Artık seçime yaklaşılıyor, sona geliniyordu. Şehirde heyecan doruktaydı. Herkes her yerde seçimin muhabbetini yapıyordu. 80 ihtilalinden sonraki bu ikinci yerel seçimin 3 parti arasında, yani ANAP, DYP ve MÇP arasında geçeceği belliydi. Gerçi kimler arasında seçimin geçeceği belliydi belli olmasına ama doğrusu hangi parti ve adayın kazanacağını kimse çok da kestiremiyordu. 'Sokaktaki adam' gibi biz basın mensupları da bir hayli merak ediyorduk, o seçimi kim kazanacak diye!
***
Derken o gün üyesi olduğumuz Gazeteciler Cemiyeti bir proğram tertipledi. Her partiye ve adaya eşit mesafede olan Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti, adayların tek tek tanıtımını planlamıştı ve bundan partiler de büyük memnuniyet duyuyordu. Cemiyetin daveti üzerine her partinin adayı basın toplantısı yapacak ve projelerini kamuoyu ile paylaşacaktı. Ancak bu iş biraz da para ile değil, sıra ile olacaktı!
***
Yanlış hatırlamıyorsam, ilk toplantıyı yapan o gün işbaşında olan ve yeniden aday edilen ANAP'lı Necati Güllülü'ydü. O kadar da olacaktı! Sonrasında DYP'li Mehmet Al Ünal, ondan sonra sırasıyla MÇP'li Ömer Haluk Pirimoğlu, RP'li Lütfü Esengün ve SODEP'li Şenol Mızrak,basın toplantısı yapan isimler oldular.
***
Seçim Pazar günü yapılacaktı ve ondan iki gün önce, Cuma günü de en son toplantı yapan isim İDP'nin adayı Lütfü Altınok'tu. O partinin daha önce il başkanlığını da yapmış olmasından dolayı Lütfü Altınok ile bir samimiyetimiz de vardı ve onun toplantısı da diğerleri gibi bir hayli neşeli geçti. Yazılı metine bağlı kalmaksızın konuşmaları ile ünlenenLütfü ağabey, Erzurum'da Belediye Başkanlığını kendisinin kazanacağını söylerken, hiç unutmam iddalı bir laf da etmiş, toplantısını takip eden biz basın mensuplarına da dönmüş, '' İnşallah bir sonraki basın toplantımızı orada yaparız'' demişti. Altınok'un eliyle işaret ettiği ve 'orası'dediği yer, şimdi SGK'ya ait olan o dönemin Belediye binasıydı!
***
Kuşkusuz biz bu seçimin hangi parti ve adaylar arasında geçeceğini iyi-kötü kestirebildiğimiz için, Lütfü ağabeyinin bu iddialı lafı karşısında kendi aramızda bayağı da bir gülüşmüştük. Her toplantıda olduğu gibi Lütfü Altınok'un da bu toplantısını Palandöken'in sahibi gazeteci arkadaşım Mehmet Şener ile beraber izliyordum. O zamanların 'tıfıl'larından olduğumuz için de olsa gerek yine yanyanaydık zaten. Toplantı bitiminde sohbet kısmına geçtiğimizde, gırgır, gırla gidiyordu! Dedim ya, Lütfü ağabeyi ile geçmişe dayalı bir samimiyet olduğu için herşeyi uluorta,açıkça konuşuyorduk. Öyle ki, işte bugün yazıma da konu olan o cümleyi bile kurmakta bir beis görmemiştik! Ya Mehmet di, ya da ben. Dün Mehmet'e de dedim ama o da hatırlayamadı. O günler kim kazanacak diye meraklar içerisinde olduğumuz için de olsa gerek ya Mehmet ya da ben, birimiz Lütfü Altınok'a dedik:
Ağabeyi, hele onu bunu bırak da, sence seçimi kim kazanır?
***
Aslında belki yaptığımız bir nezaketsizlik, kabalıktı. Ama dedim ya. Merak ediyorduk bir hayli, seçimi kim kazanacak diye. Zaten 3 isime de odaklandığımız için de daha sandık gelmeden o merakımızı bir an önce gidermek istiyorduk! Ne vardı bunda? Amacımız Lütfü Altınok'u bozmak filan değildi elbette, seçimi kimin kazanacağı saikle ona öyle demiştik!
***
Belki bu yazıyı okuma zahmetinde bulunma lütfunda bulunanlar şimdi merak etmişlerdir, o seçimi kim kazandı diye. Hemen söyleyeyim. DYP adayı Mehmet Ali Ünal kazanmıştı,bir kaç bin oy farkla. Ama asıl biraz da bu yazıyı yazma gereği duymama neden olan şey, o Lütfü ağabeyinin aslında kimin neyi olduğunu yeni öğrenmiş olmamdı! Evet. O İDP'nin adayı Lütfü Altınok'un aslında bugün İstanbul Emniyet Müdürü olan Selami Altınok'un ağabeyisi olduğunu öğrendim. Hem de dün. Geri kalmışlığımdan olsa gerek, şaşırdım da bayağı! Şimdi Lütfü ağabeyi ne eder, ne yapar bilmiyorum ama bu tatlı anı ile hem kendisini anmış olayım dedim, hem de bir yaşanmışlıkla ilgili bir seçim geyiği okuyasınız istedim.
--
NOT 1: İki gündür Yakutiye'nin muhtemel adayı diye yazı çizdiğim Nurhan Yıldız ile tesadüfen yakın bir dost aracılığıyla bugün telefonla hem tanıştım, hem de konuştum. Gerçekten o telefona kadar kendisiyle görüşüp bir tanışıklığımın olmadığı Yıldız, hakkında çok şey bilmiyor olmamamın kendi eksikliğimin olduğunu ifade ederken, ''Ancak, daha çok beni kendi iş çevrelerim tanır. Ben öyle her yere hoplayan, zıplayan bir adam değilim. İnşallah aday olursak kendimi daha iyi anlatma ve tanıtma imkanı bulurum'' dedi. Aslında Aziziye'den adaylık müracaatında bulunduğunu, adaylığını henüz garanti görmediğini belirten Yıldız,doğma büyüme Erzurumlu olduğu mesajını da vermekten kaçınmadı!.