Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür'den sonra Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan da Erzurum Pasinler'de meydana gelen 4.5 büyüklüğündeki depremi yorumladı.
Prof. Dr. Ercan, "Bu kırık M7'den büyük depremler üretir. Bölge geriliyor ancak yıkıcı deprem ne zaman olur bilmiyoruz" dedi.
Erzurum'un Pasinler ilçesinde dün sabaha karşı saat 04.30'da deprem meydana geldi. AFAD'ın büyüklüğünü 4.5 olarak açıkladığı depremin ardından Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan'dan dikkat çeken bir uyarı geldi.
Sözcü Gazetesi'nden Tuğba Nur Çelik'in haberine göre; Prof. Dr. Ercan X'ten yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:
"7'DEN BÜYÜK DEPREM"
"Erzurum- Pasinler’de M4,5 lık deprem, Kuzey Anadolu kırığının, Doğu Anadolu kırığını biçip kuzeydeki Kafkasya parçasını 30 km sola attığı, sol yanak atımlı kırık üzerinde üzerinde olmuştur. Bu kırık M7 den büyük depremler üretir. Bölge geriliyor ancak yıkıcı deprem ne zaman olur bilmiyoruz." HABER MERKEZİ
Erzurum Depremleri ve 1001 Hatim Bugün sabah saat 04:30?da Erzurum, tahmini 4,4 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Son günlerde bu tür sarsıntılar aralıklarla hissediliyor. Erzurum, tarih boyunca pek çok büyük depreme tanıklık etmiş ve bu felaketlerin etkisiyle derin izler bırakmıştır. Şehirde kayıtlara geçen ilk büyük deprem, 2 Haziran 1859?da 6.1 büyüklüğünde meydana gelmiş ve 15.000 can kaybına neden olmuştur. Bu büyük felaketi, 8 Kasım 1901?de Erzurum ve çevresini derinden etkileyen bir başka deprem takip etmiştir. 13 Eylül 1924?te Pasinler merkezli, şiddeti 6-7 arasında değişen bir deprem, bölgeye büyük yıkımlar getirmiştir. Daha yakın tarihlerde, 30 Ekim 1983?te Horasan merkezli 7.1 büyüklüğündeki deprem, Erzurum?un doğu ve kuzey kesimlerinde ağır kayıplara yol açmıştır. Son olarak, 25 Mart 2004?te Aşkale merkezli şiddetli bir deprem, Erzurum halkını bir kez daha korku ve endişeyle baş başa bırakmıştır. Tüm bu geçmiş felaketler, Erzurum halkını kadim geleneklerine daha sıkı bağlanmaya sevk etmiştir. Bu bağlamda, 1001 Hatim geleneği asırlardır yaşatılmaktadır. Erzurum?un maneviyatına kök salmış bu gelenekte, her yıl Kur?an hatimleri okunarak dualar eşliğinde Allah?a sığınılır. Halk, geçmişte yaşanan bu tür afetlerin bir daha tekrarlanmaması için tövbe eder, niyazlarda bulunur ve manevi koruma diler. Tarihten bir ders olarak, Kanuni Sultan Süleyman ve Yahya Efendi arasında geçen şu anlamlı hikâye hatırlanabilir: Kanuni?nin Osmanlı?nın geleceği hakkındaki endişelerine Yahya Efendi, kısa fakat derin bir cevap verir: ?Neme lazım be Sultanım.? Bu sözün ardındaki hikmet şöyle açıklanır: Zulmün yayılması, haksızlığın sıradanlaşması, bilenlerin susması, mazlumların sesinin duyulmaması, herkesin kendi çıkarını düşünmesi ve tüm bunlara karşı ?Neme lazım? denilmesi, bir devletin yıkımını kaçınılmaz kılar. Depremler, yalnızca bir doğal afet değil, aynı zamanda insanlık için bir uyarıdır. Bu uyarılar karşısında manevi sığınışlarımız kadar toplumsal sorumluluklarımız da önemlidir. Afetlerin etkilerini azaltmak için hem bireysel hem de kurumsal düzeyde tedbir almak bir zorunluluktur. Toprak altındaki fay hatları gibi, insanlığın vicdan hatları da kayarsa, sonuçları daha yıkıcı olabilir. Bu yüzden her birimizin dayanışmayı artırarak toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekmektedir. Kış günü Erzurum Mevla?ya emanet, bizler de toplumsal mesuliyetimize...