Kenan Evren Paşa Erzuruma gelmişti. Bar ekibi ile hava alanında
karşılamıştık. İki gün kaldıktan sonra Erzurumdan ayrılıyordu.( Galiba
Bakanlar Kurulunu Erzurum'da toplamıştı.)
Ayrılırken, Havuzbaşından Üniversite kavşağı, Otel Oral,Otobüs Terminali ve eski Hava Alanı yoluna kadar çift sıra öğrenci ve
vatandaşlar dizilmişti. Halk oyunları ekibi olan bütün okullara da
belirli yerler gösterilerek, Kenan Paşa konvoyunun geçtiği an gösteri
yapacaklardı.
Biz de Halk Eğitimi Merkezi olarak
Havuzbaşında gösteri yapacaktık. Ekibimiz hazır bekliyorduk. Tam o
sırada bir askeri jeep geldi. ''Sizin davul-zurnayı hava alanına
götüreceğiz, orada oynayan ekibe çalacaklar, siz davul-zurnasız
oynayacaksınız'' dediler. '' Davul-zurnasız ekip oynayabilir mi, bu
nasıl iş'' diye itiraz ettiysek te o gelen rütbeli asker ''Vali beyin
emridir, biz kafamızdan bu işi yapmıyoruz, vermiyorsanız sonuçlarına
katlanırsınız'' diye tehdit edince, müdürümüz Fevzi Karaosmanoğlu da
davul-zurnayı göndermek zorunda kaldı.
Vakit oldukça daralıyordu.
Kenan Paşa konvoyu ha geldi, ha gelecek. Çocuklar hemen koştu içeriden
yedek davul-zurnayı buldu geldiler. Peki kim çalacak? Hemen müdürümüz
davulu boynuna astı, zurna da orda bulunan bir hizmetlinin elindeydi.
Tam o sırada Kenan Paşa konvoyu göründü. İkisi başladılar çalmaya, hani
bizde ''Cin çalar,cingen oynar'' derler ya , işte öyle oldu. Ekip el
ele tutuşmuş, herkes kendi kafasına göre zıplıyor, müdürümüz durmadan
davula tokmak indiriyor, .zurnacı zurnadan öyle ezgiler çıkarıyorki,
böyle bir müzik ne duyulmuş ne görülmüş. Tam bir komedi.
Tabii beni bir korku aldı, yetkililerden birisi bu durumu farkederse
diye. Şükür korktuğum başıma gelmedi. Herkes Kenan Paşayı alkışlamak, el
sallamak ve ona sevgisini göstermek için paşa ya bakıyordu. Bizi bizden
başka gören olmadı.
O günlerden bu günlere..
Havuzbaşından Eski Otogara kadar, çift sıra dizilerek alkışladığımız paşamız bugün müebbet hapis ile cezalandırıldı.
Ne garip değilmi.?
Yukarıda gördüğünüz iki fotoğraf o günün anısına bizzat tarafımdan
çekildi. Arkasına 2 temmuz 1986 yazmışım. Yani bundan tam 28 yıl önce. Fotoğraf makinasının ,boynumdan yan tarafıma astığım kocaman aküsü
var. Bir elimle sağa sola sallanmasın diye o akü yü tutuyorum, bir
elimle kocaman, ama 12 poz çekebilen fotoğraf makinasını. Hatta bir
karanlık oda oluşturarak Agrandizör ile bazı fotoğrafları tab bile
yapabiliyorum. Bu fotoğraf makinasının öyle bir gücü varki , onu
boynumda görenler hemen bana yol açıyorlar. Her toplantıya, her törene
sorgusuz sualsiz girebiliyorum. Hiç kimse sen kimsin, hangi gazetedensin
?diye sormuyor bile. Yoksa bu fotoğrafı çekebilmek için beni o caddenin
ortasına kim bırakırdı.
NOT: Sonradan öğreniyoruz ki bizim
Davul-Zurna Hava Alanında ''Halk Oyunları Derneği'' nin ekibine çalmış. (
Bu da o zaman ki Derneğin gücü.) Tabii Derneğin bir Davul-Zurna
kiralayamaması üzüntü verici, ama onlar da konuyu böyle çözmüşler.