Dış politika acımasızdır; dostluklar üzerine değil, çıkarlar üzerine bina edililir, Merhâmetsizdir ve yakıcıdır. Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk: "yurtta sulh, cihânda sulh" bu tarihî tespiti sloganik bir ifâdeymiş gibi, görmezden gelerek hafife alanlar, içte ve dışta yaşanılan endişe verici gelişmeler karşısında, herhalde olanları anlamış ve nihâyet daldıkları rüy'alarından uyanmış olacaklar artık. Yine ne demişti Mustafa Kemal; "emperyalist güçlerin çıkar ve insâfsız politikalarının ardına takılmayın, ortadoğu politikalarının bataklığına dalmayın ve Arapların İçişlerinden uzak durun ve Rusya'yı tahrik etmeyin" Zirâ bu coğrafyayı yurt edinmenin ve bu netâmeli coğrafyada ve değeri biçilemez pahalı arsada varlığımızı sürdürmenin bedelinin çok çok ağır olduğunu, bin yıldır tarih bütün acı tecrübeleriyle, bizlere ve devletimizi yönetenlere açık açık aktarıyor. Ne diyordu Mehmet Àkif:
"Siyasetin kanı servettir, hayâtı satvettir
Zebûn-kuş Avrupa bir hak tanır ki, kuvvettir"
Evet, bu vatanda yaşamanın yegâne dayanağı, güç ve kudretten geçer. Çok zengin ve engin bir devlet tecrübemiz ve tarihî birikimiz var. Amerikan ve diğer tüm emperyalist ve saldırgan güçlerinin dayatmalarına bu gözle bakalım. Mustafa Kemal'in emperyalistlere karşı en nâ-müsait şartlarda, istiklâl meş'elesini yakarak "ya istiklàl, ya ölüm" ilke ve parolasiyle, inançla sergilediği haysiyetli tam bağımsızlık yürüyüşune bir bakalım. Vaktiyle Amerikan tarihine bir kara leke olarak geçen Johnson'un tehdit mektubuna, rahmetli İnönü'nün, devlet adamı olmanın ciddiyet ve vak'arı ile vermiş olduğu tarihî cevabına bir bakalım. "Haşhaş ekimine yasaklama getirin, aksi tadirde İstanbul ve Sultan Ahmet' i bombalarız" diyen küstâh Amerika'ya ve kovboy bozuntularına karşı, rahmetli Ecevit'in kararlı ve onurlu duruşuna bir bakalım.
Amerika'nın silàh ambargosuna karşı, rahmetli Demirel'in Incirlik dahil, tüm Amerikan üstlerine el koyarak, bu üstlerdeki Amerikan bayrakları yerine Türk bayraklarını asarak, üstlerin her türlü faaliyetlerine son vermedeki cesur ve kararlı duruşuna bir bakalım. Ve yine Amerika'nın ve İngilizlerin her türlü tehdit ve baskılarına ve Yunanistanla savaşı göze alma riski dahil, rahmetli Ecevit ve rahmetli Erbakan hükümetının Kıbrıs çıkarmasındaki asil ruh ve duruşlarına bir bakalım.
Velhasıl; bugünkü Amerikan dayatmaları karşısında çaresiz değiliz ve geçmiş tarihimizden alacağımız çok çok örnekler var. Yeter ki basiretli olalım ve hamasetten uzak kararlı bir politika izleyelim. Yeter ki kişisel ikbâl ve hevâ ü heveslerimizi terkedelim ve tam bağımsızlığın ne olduğunu sözde değil, özde gösterelim.
Gerisi top çevirmeden öteye gitmeyen, lâf ü güzâf olur...