***
Nedense bugüne kadar sadece ekrandan yüz olarak tanıdığım Halil Necipoğlu'nun Erzurumlu olduğunu duyduğumdan yaşadığım şaşkınlığı belirttim önce. Sonra Necipoğlu'nun Erzurumluluğu üzerine bir koyu sohbete daldık. Ne zaman doğdu, nerede doğdu, kimin oğludur, ne zaman gitmiştir, şimdi ne iş ile iştigal ettiğine dair.. 1968 doğumlu olduğunu öğrendiğim Halil hoca, babasının Lalapaşa Camisinin 1961 ile 1974 yılları arasında görev yapan emekli müezzin Şerafettin Necipoğlu'nun oğlu olduğu bilgisini veriyor.. Ben tanımadım.. Ama babası gibi o da İstanbul Tophane'de tarihi Kılıç Ali Paşa camisi imamı olan Halil hocam,anlattığına göre babası Şerafettin hoca ezan okunurken, o esnada Cumhuriyet Caddesi'nde seyir halindeki araçlar durur, sürücüler ve o yolcular o ezanı dinlermiş.. ''Çok severdim'' dediği ve zaman zaman da ders aldığı Naim Gölleroğlu hoca ve Osman Demirci hoca, Erzurum'da tanıdığı hocalardan sadece ikisi..
***
Sonra kendisinden sözetmesini istiyorum. Erzurum'u ve Erzurumluluğu ihmal ettiğini itiraf ediyor.. Çok fazla gidip gelmemesini, Erzurumlu olduğunun bilinmemesini 'kendi eksikliği' olarak görüyor.. Bu Ramazan en son Star TV'de 'Sahur Proğramı' yapan Halil hoca, tasavvuf musikisi ile de meşgul olduğunu söylüyor. Kani Karacave Amir Ateş gibi dev sanatçılardan ders aldığına işaret ediyor. Konuşmamız esnasında, '' Son gün Ahmet Özhan Erzurum'daydı ve Erzurumlulara Yakutiye Kent Meydaında unutulmaz bir konser verdi'' dediğimde Ahmet Özhan ile yakından tanıştığını, o ve Sami Özer ile birlikte eser seslendirdiklerini, 'düet' yaptıklarını anlatıyor.. Ses getiren bir müzik çalışmasının ardından 'Şifa Kasidesi' de denilen bir eserin hazırlığı içerisinde olduğuna işaret eden Halil hoca, ilahi, zikir,hutbe ve divan seslendirdiğini de ifade ediyor.. Din görevlisi babasının atanması nedeniyle 8 yaşında İstanbul'a giden ve buraya yerleşen Halil hoca,İHL'den sonra İlahiyat Fakültesi ön lisans proğramını bitirdiğini kaydediyor.. Konuştukça 'sıradışı' biri olduğunu farkediyorum..
***
Sonra.. Evet, sonrası şöyle oluyor Halil hocanın.. Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne devam eden Necipoğlu, burada bestekâr Hafız Amir Ateş'ten istifade etti. Daha sonra "Gönül gözümün bağını çözen Üstadım" dediği Neyzen Kutsi Erguner'in İstanbul Müezzinleri Grubu'nda solistlik yaparak bir çok ülkede Klasik Osmanlı ve Tasavvuf müziği konserleri verdi. En son Berlin Festivali kapsamında bir kilisede Gothe'nin şiirlerini Almanca kaside olarak okuyan Necipoğlu,"Camideki Adam" isimli ilk solo albümünde, camilerde Arapça ve Türkçe olarak okunan hutbe metnini bu dillerin yanı sıra İngilizce olarak da seslendirdi.Ayrıca makam bilgisi ve sesinin genişliğiyle Türkiye'de son zamanlara kadar terk edilen "gazel" formunun tekrar gündeme gelmesi için yapılan çalışmaların vazgeçilmez solisti oldu. Cami musikîsinden ilhamla meydana getirilen albümün içerdiği mesajlarla beraber müzikalitesine de çok dikkat edildi. Ney üfleyen,İngilizce hutbe okuyan bir imam.. Hem de Erzurumlu..
***
Evet.. Sakin, sessiz ve oldukça da mütevazi bu hemşehrimiz.. Tane tane konuşması dikkatimi çekiyor.. Aldığı terbiyeye bağlıyorum bunu. Yanlış bir kelime veya cümle çıkmasın diye sanıyorum.. Zaman zaman Erzurum'a geldiğini söylediğinde şaşırıyorum. Bir defasında uçakla geldiğinde toprağı öptüğünde kızının şaşırdığını söylediğini belirtince, iyice bir şaşırıyorum! Sonra Erzurum'da bulunduğu zamanlar yaşadığı komik ve ilginç anları anlatıyor, masada hepimiz kahkahaları basıyoruz.. 'Doğru iz' üzerinde olduğumu anlıyorum! Sıradışı olduğunu anlamam ile bu konuda kendisiyle ilgili basında haberlerin yeraldığını da öğreniyorum.. Bir çok din adamı gibi Halil hocayla da olsa geç tanıştığım için üzülüyorum da aslında. Ben tanıştım çok memnun oldum. Belki birebir tanışma imkanınız olmaz diye böyle bir yazı ile, bu değerli hemşehrimizi siz de tanıyın istedim. Doğrusu Halilhocamla vedalaşırken bir yanda onunla tanışmaktan duyduğum memnuniyeti dile getiriyor,Bir yandan da Jalehocama da bu tanışma buluşması için çok teşekkür ediyorum..
***
NOT: Atatürk Üniversitesi'ni ziyareti sırasında Rektör Prof.Dr. Hikmet Koçak'a 'Naim Hoca sempozyomu'' önerisini getiren Halil hoca, bu önerisi ile hem dikkat çekiyor hem de taktir topluyor.. Prof.Dr.Koçak'ın sıcak baktığı öneri gerçekleşirse, Naim hoca da ölümsüzleşecek, yıllar yılı yaşatılacak..