CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Grup Toplantısı'nın başında İstanbul Beykoz'da 2/B mağduru olduğunu iddia eden vatandaşları kürsüye çıkarttı.
Erzurumajans-CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup
toplantısının başında İstanbul Beykoz'da 2-B mağduru olduklarını iddia
eden vatandaşları kürsüye çıkarttı. CHP Grup Toplantısı'nda konuşan ve
2-B mağduru olduğunu söyleyen Hatice Köse isimli vatandaş, "Beykoz'da
2-B mağduruyum bu zamana kadar sesimizi kimseye duyuramadık ve sesimi
duyurmak için buraya geldim. 60 senedir aynı mahallede duruyorum, ben
işgalciymişim yeni öğrendim. Bu zamana kadar benim oyumdan, etimden,
sütümden faydalandılar, niçin ben şimdi işgalci oldum. Beni kanser
ettiler. Benim evim gecekondu ama bana saray. Beni bu yaştan sonra
apartmanı hapsetmeyin. Edene de ben hakkımı helal etmiyorum. Bu
anayasayı imzalayanlar, bana ekmeğimi haram ettiler. Ben yatağımda rahat
uyuyamıyorum. Savaştan bizi Atatürk kurtardı, bu 2-B'den bizi kim
kurtaracak?, bir Atatürk gerek. Ben çocuklarıma 2-B borcumu bırakıp ta
gideceğim?" dedi.
Kürsüyü vatandaşlara teslim ederek
konuşmalarını sağlayan Kılıçdaroğlu, CHP'nin grup toplantılarının halkın
sorunlarını dile getiren toplantılar olduğunu söyledi. Kürsüde üç
vatandaşın konuştuğunu ve dertlerini dile getirdiklerini ifade eden
Kılıçdaroğlu, vatandaşların aylardır sorunlarını dile getirdiğini,
aylardır eylem yaptıklarını ve aylardır itiraz etmelerine rağmen
kimsenin duymadığını kaydetti. Vatandaşların sorunlarını CHP'nin
duyduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Çünkü biz halkın partisiyiz.
İnançlarına saygılıyız, değerlerine saygılıyız. Sadece ve sadece insan
olarak karşılaştıkları sorunları çözmek istiyoruz. Onlar bir sorunun
muhatabı olmasın istiyoruz. Bu ülkede huzur içinde evlerinde yaşasınlar
istiyoruz. Herkesin aşı olsun işi olsun istiyoruz" dedi.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN'A ÇİFT KİŞİLİK BENZETMESİ"
Bazen çift kişilikli kişilerin olduğunu sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Aynı
bedende iki farklı ruh vardır. Bunları sinema filmlerinde görürsünüz,
romanlarda görürsünüz. Aynı bedende farklı iki ruhu anlatmak bir yazar
için herhalde çok zordur. Ama siyasette bunun yeri nedir, doğrusunu
isterseniz bunu sizlere anlatmak istiyorum. Bizde çift kişilikli
siyasetçi var mıdır diye sorarsanız, vardır derim. Adını siz daha iyi
biliyorsunuz. Neden söylüyorum bunu, Yerel Yönetimler Sempozyumu'nda
sayın Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yaptı. O konuşmadan belli bir
bölümleri sizinle paylaşacağım. 'Bizim neslimiz aldığı o değerli mirası
ne yazık ki ayı şekilde ileriye taşıyamadı. Belki aşırı olacak ama adeta
ihanet etti.' Kentler için söylüyor bunu. Doğru mu söylüyor, doğru
söylüyor. Altına imza atar mıyız, kesintisiz imza atarız. Sonra dönüyor
devam ediyor sayın Erdoğan, 'Metropollerimiz vardı. Ama o metropoller
beceriksiz ve estetik dünyası olmayan, estetik ruhu olmayan ellerde,
adeta ölü şehirlere dönüştürüldü. Eskiden yeşilin içine yeşille uyumlu
yapılar inşa edilirken şimdi artık saksılarda çiçek yetiştiriliyor.'
Doğrumu, doğru. Altına imza atar mıyız, atarız imza. Hangi ellerde
onunda cevabını veriyor sayın Erdoğan, 'Beceriksiz ve estetik dünyası
olmayan, estetik ruhu olmayan ellerde.' Az önce kadın kardeşimiz gayet
güzel bir konuşma yaptı. Ne dedi, 'Evimde oturuyorum bahçe içinde
komşularımı apartmanda ziyaret gidiyorum, sıkılıyorum ve kendimi dışarı
atıyorum. Çünkü ben doğayı seviyorum, tabiatı seviyorum. Bana böyle bir
ev lazım diyor.' Devam ediyor Erdoğan, 'Ben yüksek binalar inşa etmeyi
maharet kabul etmiyorum. Yüksek binalar inşa etmekle insan oğlunu biz
topraktan uzaklaştırıyoruz. Bir dönem idrakini kaybetmiş, ruhuna
yabancılaşmış, özünden uzaklaşmış mimarlar belediye reisleri elleriyle
şehirlerimizin vecdi tüketildi.' Doğrumu, doğru. Altına imza atar mıyız,atarız."
"KENTLERİ BU HALE GETİREN KİM, BİZ MİYİZ?"
Başbakan
Erodoğan'ı 'fena işletmişler' diyen Kılıçdaroğlu, okuduğu metnin
Başbakan Erdoğan'ın konuşacağı bir metin olmadığını ve kendisini
anlattığını öne sürdü. Kılıçdaroğlu, "Kentleri bu hale getiren kim, biz
miyiz. O belediye başkanları kim, bizim belediye başkanlarımız mı?
Hayır. Yerel yönetimlerle ilgili güzel bir metin bulmuşlar, camdan
okuyor, oradan da okuyup kendisine anlatıyor ama farkında değil. Sonra
devam ediyor Erdoğan, 'Şuradan daha fazla bir şey elde edelim, biraz
daha rant elde edelim onun için emsali 1.5'ten 2.5'a çıkartalım, Allah
aşkına bu mantıktan vazgeçin. 3'ün verileceği yerde vardır ama 3'e
zorlanacağımız yer asla olmamalıdır. Plan notlarıyla oynamakla eğer siz
bunu 6-7'ye çıkartıyorsanız tarih sizi affetmez, millet sizi affetmez'
diyor. Doğrumu, doğru altına imza atar mıyız, atarız" diye konuştu.
"HANİ TARİHE İHAHET ETMEYECEKTİK"
Bu
konuşmaları yapanın Başbakan Erdoğan olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu,
Başbakan'a bir iki örnek vermek istediğini söyledi. Kılıçdaroğlu,
"İstanbul Laleli'de tarihi Acemoğlu Hamamı şimdi bu arkadaşların. Tarih
sizi affetmez diyor, tarihe saygılı olmak lazım. Nerede bu hamam, hamam
gitmiş, yok olmuş, yerine otel yapılmış. BM Dünya Kültür Mirası'ndan
İstanbul'u bu nedenle çıkarmak istedi. Yazık günah değil mi? Ne
söylüyorsun ne yapıyorsun. Kaptan-ı Derya Halil Paşa Camii vardı bir
aralar. İşte o caminin görüntüsü. Benziyor mu, camiye hayır. Yıktılar
yerine Saray Muhallebicisi yaptılar. Hani tarihe ihanet etmeyecektik.
Hani tarihimize saygı gösterecektik" şeklinde konuştu.
"İSTANBUL'DA TARİHİ VE YEŞİLİ KORUMAK İÇİN ATILACAK HER ADIMA DESTEK VERİRİZ"
Eğer
bir şey söyleniyorsa arkasında durulması gerektiğinin altını çizen
Kılıçdaroğlu, kentin sevilmesi durumunda kentli olunması gerektiğinin
altını çizdi. Estetik kaygılardan söz edilmesi durumun da gereğinin
yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, toplantı
salonuna kurulan dev ekranla Sultanahmet Camisi'nin şuanki görümüne
atıfta bulunarak şunları kaydetti:
"Tarih yok ediliyor, camiler
yok ediliyor diyorsanız gereğini yerine getireceksiniz. Eğer bunu
yapmayıp laf olarak konuşuyorsanız inandırıcı olamazsınız. Yalancıdan
Başbakan olmaz. Tarihimizi seviyoruz, İstanbul'u da çok seviyoruz.
Gözümüzün nuru gibi korumak zorundayız İstanbul'u, tarihini korumak
zorundayız. Denizlerini ve boğazını korumak zorundayız. Bunu lafla
değil, çalışarak ve üreterek korumak zorundayız. Sultanahmet Camisi'nin
bakıldığında sadece minarelerinin gözüküyordu. Arkadaki binalar bakın,
hani sen tarihi eserlere saygılıydın, nasıl oluyor da rant gözünüzü
bürümüş bu kadar. İstanbul'da yeşil alanlar vardı, hala da var. Yeşil
alanların bir kısmı mezarlıkta, çok şükür oralara bina yapmıyorlar. Göz
dikmişler ama nasıl ne zaman dümene getirip oraya inşaat yaparız onun
arayışları var. CHP gelip müdahale edecek diye korkuyorlar. Çamlıca
Tepesi sit alandı ve yeşil alandı. Önce başbakan gitti kendisine villa
yaptı. Etrafını çift duvarlarla ördü. Nerede o sit alanı, nerede yeşil
alan. Sen başbakan olarak o yeşil alanı korumazsan, sit alanına
korumazsan senin söylediğin sözler neye yarar. Belki sayın Başbakan
derki geçmişte hata yaptık, bundan sonra düzelteceğiz. Söz veriyorum
eğer düzeltecekse CHP Genel Başkanı olarak söz veriyorum. İstanbul'da
tarihe ve yeşile saygının gereği olarak atacağın her adımı hiçbir koşul
aramadan destekleyeceğiz."