Ünlü
bir atasözümüz " Hırsız evden olunca öküz bacadan çıkar" der.
Bizim Çin'den Orta Avrupa'ya uzanan yolculuğumuzda ne anılar var ki artık
bunların önemli bir kısmı tarih dedeye emanet. Ne zaman konuşur, nasıl anlatır
bilmeyiz.
Her kavimle, her coğrafyada mücadeleler,savaşlar, ittifaklar, barışlar ,iç içe geçmiş.
Hangisinde haklıydık, hangisinde haksızdık anlatamıyoruz bir türlü. Anlatsa
anlatsa tarih dede anlatır: O da susuyor!
Erzurum'un kadim geçmişi, tüm Türk yurtlarının hikayesinin bir parçasıdır. Her devrin bir hesabı ortaya çıkmış, kimi
hesaplar o devirde kalmış, kimi hesaplar ise başka devrilere kadar sürüp
gitmiştir.
Eğer belli bir devrin hesabı yapılacaksa, onu çekip alıp diğerlerini bırakmak,tarih dedeyi kandırmaya yetmez. Ama kendi kendini kandırmaya yeter.
Ermenilerin her devirde, devrin süper devletleriyle bir hesabı oldu. Öyle bir
hesap ki tarihin hiçbir döneminde devrin imparatorluklarıyla başları dertten
kurtulmadı.
Temel sorun, kendilerini boyunduruk altına alan imparatorlukların
egemenliğinden kurtulmak için bir başka imparatorlukla işbirliği yapma
alışkanlıklarıydı.
Öyle ki Malazgirt'te dahi Alpaslan'a, 500 yıldır vatandaşı oldukları Doğu Roma
İmparatorluğu'na karşı giriştiği
savaşında destek sözü verdiler.
Perslerin egemenliğinde iken Roma İmparatorluğu'na destek sözü verdikleri gibi.
Roma kazanınca sorun bitti mi? Hayır. Bu defa yeni bir işbirlikçi arayışı...
Timur, Asya'dan inerken ordusuna katılarak Anadolu'ya girdiğinde de vardılar.
İç Anadolu'ya nasıl ve nerden geldiklerini sanıyorsunuz?
Osmanlı, Rus Çarlığı ile savaşırken de bu genetik alışkanlık depreşti. İlla ki
gidip destek vermeleri lazım: Verdiler ve bir beş yüz yıl vatandaşlık
yaptıkları başka bir imparatorluğu da "şanlı" tarihlerine kattılar.
Bizim atasözümüzde ki gibi bir durum var ortada. Önce evden olmak ve ilk
fırsatta öküzü bacadan çıkartmaya çalışmak! Bunlarda galiba bir ata sporu. Ee
kapıdan çıkarmaya yürek ister.
Biz yeni bir sözde soykırım teranesi dinlerken bunları da dikkate almak
zorundayız. Neticede baştan dedik: Tarih dedeyi aldatmamak lazım.
Hadi Osmanlı'yı anladık. Sürdüler, astılar, kestiler!...
Ama sizin azıcık güçten düştüğünü anladığınızda ihanet etmediğiniz tek bir
devlet yok ki?
Sorun biz değiliz. Sorunun temelinde iflah olmaz bu genetik alışkanlık var.
Bu soykırım teranesi öyle normal yollardan kabul edilebilecek bir suçlama
değil. Ancak içeriden bir hırsız bulursanız, öküz bacadan çıkar, Ermeniler'de
kendilerinin bile inanmadığı bu yalana, hırsızı tanık göstererek, dünyayı
inandırırlar.
Ama emin olun Tarih dede her şeyi not ediyor.
Ve sanıyorum bu devrin imparatorlukları, Ermeniler'in genetik alışkanlıklarıyla
mutlaka tanışır.
Ve o günleri görecek kadar yaşamayı çok isterim: Acaba öyle bir durumda ne
yaparlar?
Ben bir Ermeni olsaydım, oturur kendi tarihimi iyi bir inceler ve bu
alışkanlıktan kurtulmaya bakardım. Kendi kendime de derdim "Sorun Türkler
değil. Sorun biziz"