Yoncalık semtinde ki eski askeri hamam restore edilerek Kütüphane olarak hizmet vermeye başladı.
İki
yıldır Ramazan boyunca Teravi namazlarından sonra sohbetlere ev
sahipliği yapan bu otantik mekanda önceden kimin hangi gün, hangi konuda
konuşacağını belirten ve konuşmacının biyografisininde yazıldığı
yapraklı İmsakiye de bastırılmıştı.
Güzel bir hazırlık yapılmıştı.
Bu sohbetlerin müdavimleri aşağı yukarı hep aynı kişilerden oluşuyor, ara sıra farklı gelenlerde oluyordu.
Konuşmacılardan biride Başkan Mehmet Sekmen'miş.
Başkanı
yakından dinlemek isteyenler konuşma saatinde yerlerini almışlar ama
Büyük başkan bir türlü teşrif buyurmamışlar. Bir kısım dinleyiçi bu
davranışı protesto maksadıyla hamam adını verdiğimiz Kütüphaneyi (Emrah
kütüphanesi)
terketmiş.Terkedenlerin çoğunluğu tabiatıyla devamlı dinleyicilerden olmuş
O Başkan'ın
yakın cevresi ve görüntü vermek isteyenlerin maksadı başka olduğu için
gecikmeden tabiatıyla rahatsız olmaları düşünülemez.
Bunları Başkanın ne anlattığı, ne söylediğini irdelemek için yazmıyorum.
Son yıllarda siyaset mühendisliğinde sık sık baş vurulan bir yolu anlatmak için yazıyorum.
Toplumu
yavaş yavaş, ürkütmeden, vatandaşın tepkisini, infialını çekmeden
ilerde yapmayı planladıkları olaçaklara hazırlamak, alıştırmak formülünü
yerel siyasetçilerin de kullanmaya başladıkları izlenimi aldığım için
irdelemek istiyorum.
Ilgili ilgisiz biri birşeyi seslendirir,
ahalinin kulağı alıştırılır, tepki koyanlar olur, bir kısımı da
seslendireni ciddiye almaz cevap vermeye değer görmez.
Zaman içerisinde o fikri destekleyenler varmış gibi propogandası yapılır, derken Kuvveden Fiile geçiş süreçi başlamış olur.
Kurbağa sendromu dedikleri şey tam bu durumu anlatır.
Sıcak
su dolu kazana atılan kurbağa sıçrayıp dışarı çıkar, yavaş yavaş
ısıltılan sudan çıkamaz, peltleşir bütün refleksini kaybeder.
Buraya nerden geldik;
Ahmet Küçükler seçildikten sonra Halkeğitim Merkezi binasını hep gündemde tuttular.
Yandaşları, partidaşları ağızlarından düşürmediler.
Otel
yapmak,İş merkezi yapmak,park yapmak ,bahçe yapmak hep konuşuldu durdu.
Halkeğitim binasının yıkılmasına önceleri çiddi karşı çıkışlar olmuştu.
Zaman içerisinde karşı çıkmalar kurbağa misalinde olduğu gibi yavaş
yavaş pişirilerek kıvama getirildi.
Yıkıldığı gün bir iki kişinin dışında sesi çıkan olmadı.
Tescilli
olmasına rağmen,bulunduğu ada içerisinde imar planının olmazsa olmaz
bir parçası olmasına rağmen, şehrin tarihi,sosyal,kültürel hafızası
özelliği taşıyor olmasına rağmen, Yürütmeyi durdurmak için Idari
mahkemeye müracaat edilmesine rağmen,Kısacası hiç bir resmi,adli, mali,
idari formaliteler dikkate alınmadan,19 Mayıs Bayram günü yıkıldı.
Hemşehrimiz Cemal Gürsel'in ismi şehir Stadı'ndan silinmişti.
Asıl hedefin Atatürk anıtını halletmek olduğu yaygın bir söylenti olarak ortalıkta konuşuluyordu.
Gelelim Sekmenin Emrah Kütüphanesinde ki sohbetinde olanlara.
Konuşması bitince sohbet ve soru kısmında kimsenin tanımadığı, oraya ilk defa gelen iki genç Başkana demişler ki;
Havuzbaşı mevkiinde bulunan Kolordu ve karşısında ki Tümen binalarını yıkın iş merkezleri yapın.
Özellikle
Cumhuriyet dönemi tarihi binaları yıkıp AVM denilen iş merkezi yapma
alışkanlığı son yıllarda ülkenin çoğu yerlerinde yaygınlaşmıştı.
Bu mantık bu anlayış bana bir yerlerden tanıdık geldi.
İşte bu nedenle lafı bukadar uzattım açaba Erzurumlu bu fikre mi hazırlanıyor?
Ramazan
sohbetlerinde ilkdefa görülen bu iki Genç'in alakasız talepleri,Ahmet
Küçükler'in yaptıkları, yan yana gelince orta yerde bir KUMPAS kokusu
sezdim.
Malumunuz bu ekip KATAKULLİ ve KUMPAS konularında hayli USTA dır.
Bizim burada Ustanın yetiştirdiklerine "Övüdü yuvadan almış "derler.
Ahmet
Küçükler Halkeğitim Merkezini yıkan Başkan olarak tarihe geçti hep bu
özelliği ile hatırlanacaktır. Başka hatırlanacak bir, işi yok.
Bakalım Mehmet bey neyle hatırlanacak. Vesselam.