Daha evvel yazmıştım İKTİDAR PERESLER'i...
Birbirlerine çok benziyorlar. Belediyelere yakın olmadan yaşayamayanlar da mevcuttur bu şehirde.
Yakın olmak istedikleri Başkan'da hiç bir özellik aramazlar, yani seçici değillerdirler kim olursa olsun yeter ki başkan olsun.
Alt Belediye olsun, üst Belediye olsun fark etmez, kapılanacak bir kapı aralasınlar yeter de artar bile.
Bu tipleri çeyrek asırdır hep belediyelerde Başkanların kapılarında görürsünüz. Çeşitli sıfatlarla, çeşitli uzmanlık yaftalarıyla arz-ı endam ede geldiler.
Asıl maksatları belediyenin bir derdine derman olmak değildir. Hedefleri eskiden maaş bordosuydu, şimdilerde de bankamatik kartı verilsin yeter.
Bu efendilerin asıl uzmanlık dalları, belediyelerden birine yamalanmaktır.
İşleri de o kadar kolay değildir, kafaya koydukları belediyeye kapılanmak için bir takım ayak oyunları yapmak, araya adamlar sokmak, olmuyorsa yağlar yakmak, taklalar atmak, övgüler düzmek, bir kaç aylık başkanların dişe dokunmayan icraatlarını methü sena etmek, gözlerine kestirdikleri Başkana muhalif olanları kınamak,suçlamak, ispiyon etmek....
Anlayacağınız epey meşakkatli iş...
Yine de olmuyorsa avlamak istedikleri başkanı matbuat yoluyla hafif yollu tehdit etmek,tahrik etmektir.
Elense çekerek yoklamaktır.
Şayet bir zaaf veyahut zayıf nokta bulurlarsa ellerinden kimse kurtulamaz. Sonuç alana kadar bu zayıf yere çalışmakta üzerlerine yoktur.
Bütün kadrosunu İstanbul'dan getiren, Şehri adeta "Müstemleke valisi" mantığı ile yöneten Mehmet Sekmen şayet bu tiplere bir umut, bir Işık vermezse gümbürtüyü o zaman seyredin:
"Erzurum'da adam kalmadı mı?
Bu şehre yazık değil mi?
Dadaşlar öldü mü ki dışarıdan bu şehri bilmeyen kişileri getiriyor.
Dergi, gazete,çikolata, lokum, kandil simidi, organizatör her şey İstanbul'dan kendine yakın yerlerden getiriliyor.. Erzurum esnafının suçu ne?" diye yaygara koparacaklarına bahse girerim.
Evet bu belediyesiz yaşayamayanlar, aslında bir kaç yerden maaş alamadan duramayan kapı kulları icra-i faaliyetlerine başlamışlar bile... Başkalarının kenar süsü niteliğindeki
icraatlarını,panayır kıvamındaki festivallerini, derde derman olmayan ama milyarlık masraflarını öve öve bitiremiyorlar.
"Şehrin acil ihtiyaçlarına yoğunlaşın, suyu, havası ulaşımı ve göç verişiyle ilgilenin,işsizliğine çare bulun, bu makyaj işlerini bırakın?" diyenlere destek yerine, yalakalar,tenkit ve kınamak ayaklarıyla başkana yanaşmak, şirin görünme çabası içerisine girmişler.
Muktedire karşı müzmin muhalif olmak kadrolu yalaka olmaktan daha erdemlidir.
Hafızamızda kalan en yakın örnek ise, düne kadar Ahmet Küçükler'e methiyeler dizerek belediyeye yamalananların, bugün Küçükler'e küfretmeleri karakterlerinin icabıdır.