BDP meclis sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, "Kürt sorununun çözümü gerçek bir demokratikleşme olmadan mümkün değildir" denildi.
Erzurumajans-BDP Parti Meclisi, 26 ve 27 Şubat 2013 tarihinde BDP
Heyeti'nin Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşme, siyasal durum, 8 Mart,
Newroz ve planlama gündemleriyle toplandı. Öcalan'ın BDP Heyeti'yle
yaptığı görüşmenin aktarılmasının ardından şu saptamalar yapıldı:
Bugün
gelinen aşama tarihi bir dönemeçtir. Öcalan'ın başlattığı süreç, devlet
yetkilileriyle beş aydır sürdürdüğü görüşme, BDP Heyeti'yle yaptığı
görüşme ve ardından partimize, KCK'ya ve Avrupa'daki birimlere
gönderdiği mektuplarla başlı başına tarihi öneme sahiptir.
Cumhuriyet
tarihinde ilk kez devlet, bir Kürt liderle böyle kapsamlı bir görüşme
gerçekleştirmektedir. Böylesine önemli bir dönemeci yaşıyor olmamız, hiç
kuşkusuz ki başta halkımız olmak üzere Kürt halkının özgürlüğü için
mücadele eden herkesin ve yıllardır tek kişilik hücresinde olağanüstü
bir direniş sergileyen Öcalan'ın sayesindedir.
14 yıldır
Öcalan'ın sağlığı, güvenliği ve özgürlüğü için bütün alanlarda hep
birlikte yürüttüğümüz mücadele ve son olarak tüm politik tutsaklarımızın
açlık grevi direnişi İmralı tecridini yıkmakla kalmamış, Öcalan'ın Kürt
sorununun çözümünün muhatabı olmasını sağlamıştır. Bu süreç kendi
ellerimizle yarattığımız bir kazanımdır. Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılıdır.
Kürt halkı, yıllardır el konulan haklarının iade edileceği, üzerindeki
hegemonyaların yok olacağı ve özgürleşeceği bir dönemi yaşamaktadır.
Ortadoğu'nun
yeniden şekillendiği bu dönemde, Kürtler artık çok önemli ve
değiştirici, dönüştürücü bir aktördür. Kürtlerin bir bütün olarak
özgürlüğe yürüyor olmasında Öcalan'ın rolü tartışılmazdır.
Öcalan'ın
bütün halkların eşit hukukundan, özgürlük ve demokrasiden yana stratejik
yaklaşımı sadece Kürt halkı için değil, Türk halkı ve bütün Ortadoğu
halkları için önemlidir.
Nitekim Rojava'daki gelişmeler bunu
kanıtlamaktadır. Etnik ve mezhepsel zenginliğin halklar çatışmasına
dönüştürüldüğü Suriye'de Suriye Kürtleri, yan yana yaşadığı halklarla
birlikte devlet eksenli olmayan, özgürlük ve eşitlik temelinde statü
sağlayan gelecek için adım atmış, bütün hakların geleceğine ışık tutacak
bir imkan yaratmıştır.
Bugün gelinen noktada, Partimiz için
mücadele her zamankinden daha da önemlidir. Unutmamak gerekir ki,
demokrasiyi ve özgürlüğü kimse bize sunmayacaktır. İmralı'daki
görüşmeler çözümün kendisi değil başlangıcıdır. Başlayan bir süreci
ilerletmek, derinleştirmek, kendi kendimizi yöneteceğimiz, statümüzü
kazanacağımız demokratik bir cumhuriyeti sağlamak, uzun, zor ve riskli
bir görevdir.
Partimiz bu görevinin bilincinde olarak çalışmalarına
daha güçlü bir şekilde devam ederken, AKP'nin anti-demokratik
politikalarına karşı eleştirilerini ve mücadelesini de sürdürecektir.
AKP'nin
icraatları ne yazık ki demokratikleşme ve çözüm iddiasına denk
düşmemektedir. Gündeme getirilen 4. Yargı paketinin içi de bundan önceki
paketler gibi neredeyse boştur. Partimiz böyle bir paketi kabul
etmeyecektir. Cezaevlerinde sorunlar devam etmektedir. Alevilerin
cemevlerinin ibadethane olması talebi bizzat Başbakan tarafından
reddedilmekte, hala sokak ortasında panzerle cinayet işlenmektedir. MYK
Üyemiz Nuri Duman'ın tutuklanması da AKP'nin partimize ve gençliğimize
yaklaşımının bir sonucudur.
Kürt sorununun çözümü gerçek bir
demokratikleşme olmadan mümkün değildir. Demokratik bir cumhuriyet
sadece Kürtlerin değil, bütün halkların ve ezilenlerin talebidir. Bu
nedenle önümüzdeki süreç sadece partimizin değil demokrasiden yana olan
tüm güçlerin mücadelesini zorunlu kılmaktadır.
Demokratik bir
rejimi garanti altına alacak olan da eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik
bir anayasadır. Merkeziyetçiliği ve hegemonyayı reddeden, bütün
halkların, toplumsal grupların eşitlendiği, onların özgürlük
mücadelelerinin önünün açıldığı, din ve vicdan özgürlüğünün sağlandığı,
öz yönetimleri güçlendirecek, en güçlü ekonomik ve sosyal hakları
sağlayacak, demokratik bir anayasa şarttır.
Partimiz, anayasa
çalışmalarına bu perspektifle yaklaşmaktadır ve bundan sonra da
çalışmalarını bu yaklaşımla sürdürecektir. Partimizin bu kapsamlı
çalışmasına tüm demokratik kamuoyunun destek vermesi son derece
önemlidir. Olası hegamonik yaklaşımları ancak bu tutum önleyebilir.
Bu
değerlendirmeler ışığında, Parti Meclisimiz Rojava'daki halkların
mücadelesinin yanında olduğunu bir kez daha ilan ederken, Rojava'yla
dayanışma çalışmalarını da hızlandıracaktır.
Partimiz, bugüne
kadar özgürlük, barış ve çözüm mücadelesinin en önünde yer alan ve bu
mücadeleyi kadınların özgürlüğü mücadelesiyle birleştiren kadınları 8
Mart vesilesiyle selamlamaktadır.
Parti örgütlerimiz, yaklaşan
Newroz'u dönemin ruhuna uygun geçirmek ve Türkiye'yi değiştirecek,
dönüştürecek, demokratik bir yaşamı gerçekleştirebilecek en önemli gücün
örgütlü halk gücü olduğunu meydanlarda göstermek için çalışmalarına
bugünden başlayacaktır."