Eğer sevgilinizle konuşacak bir şey kalmadı ise geçmiş ola! Bir zamanlar adını kalbinizde gezdirdiğiniz sevdanızla ilişkiniz bitmiştir ya da bitiyor demektir.
Eğer siyasetle ilgili konuşmuyor ve susuyorsanız yine geçmiş ola! Demokrasi ve fikir özgürlüğü ile bağınız kopmuştur ya da kopuyor demektir.
Her ikisi de aşktır; ama biri başka, biri başkadır.
Birgün bir yerde başka bir sevgili bularak kalbinizde tepinmesini sevme ihtimali her zaman vardır; ama fikir özgürlüğünü kaybettiğiniz zaman onu yeniden bulma olasılığı çok azdır, belki de hiç yoktur. İşte o zaman bir zamanlar şakıyan dilinizin ağzınızda sakladığınız lop bir etten farkı kalmaz. Kelleye dönen başınızdaki beyin ne derse desin, hiçbir önemi yoktur.
Başkasına hakaret etmeden, kişilik ve beyin hakkına saldırmadan fikrinizi bazen fısıldayarak, bazen de haykırarak söylemek, sizin insan olmaktan doğan en değerli hakkınız değilse, nedir!
Yazar, ne yazar ne yazamaz, şarkısını söylemeden önce günümüz siyasetinden ara taksim geçmemizden kimse kıllanmaz galiba!
Bugünlerde siyaset kazanının altına atılan odunlarla iyice fıkırdamaya başlayan seçim aşının olmasını bekleyenlerden kimi, böyle aş olmaz, derken, kimi de tadından yenmez, diyerek açlıktan guruldayan midesini ovuşturmakta.
Hani şu emekliye her iki dini bayramda iki maaş vaadi var ya mesele işte. Kahvehanede, meyhanede hatta her hanede konuşulan bu konunun emekli tayfasında heyecan yarattığını görmemek için ya kör olmak ya da at gözlüğü kullanmak gerekir.
Kahvehanede, meyhanede hatta her hanede konuşulan bu konunun emekli tayfasında heyecan yarattığını görmemek için ya kör olmak ya da at gözlüğü kullanmak gerekir.
Bir emekli kahvehanede başkaldıran bir ses tonuyla, "ben onu bunu bilmem, bu sefer ben de köroğlu da CHP'ye oy vereceğiz," derken ve emekli kahvehanesinde bulunan birçok baş bunu sessizce onaylarken, oradan genç bir ses "nereden bulacakmış da verecekmiş," diye ünleyerek emeklinin pişmiş aşına su katmaya çalışıyor. Aynı emekli inançlı olarak, "ben bilmem, bizler namusu üzerine söz verenlere inanırız, bizim işimiz inanmaktır, kimlere inanmadık ki," diyerek kestirip atıyor.
Bu tür tartışmalar fikir kapsamını tam olarak kapsamasa da konuşulması bile haktır ve güzeldir.
Benim dediğim gibi düşüneceksin vebana uyacaksın, dayatmaları ve de benim fikrimi savunmak serbest, başkasının fikri yasak, demek hangi hıyarın hakkı olabilir ki!
Veya yasalara uygun olduğu halde, sen milletvekili olmak için aday olamazsın, derken yasaları çiğneyenlere, buyurun, demenin hak ve hukukla ilgisi var mı acaba!
Bu yasağın kime uygulandığını diyelim de kimsenin karnı ağrımasın. Evet, bu yasaklanan isim Atila Sertel'den başkası değil. Ve de bilinen, gösterilen gerekçeler de bir soru işareti olarak durmakta.
Bana Ankara yolları, sana kurşunlar... Olur mu hiç!
Bir gazetenin köşe yazarı da buyurmuş ki; eğer hükümet koalisyonla oluşursa darbe olur!
E beyimiz köşe yazarı ya! Yazar tabi! Ancak bunun fikir ve tahminle ilgisi yok. Düpedüz seçmeni ya da az sayıdaki okuru tehdit etmektir.
Yazar, her şeyi yazar da tehdit etmez.
Yok, benim için fark etmez, ben yazar falan değilim, diyorsa, o zaman git yumurtanı kendi kümesinde yumurtla, derler adama.
Başka bir sevgili bulabilirsiniz; ama demokrasinin ve cumhuriyetin getirdiği hakları kaybederseniz bir daha zor bulursunuz böyle bir nazlı kızı.
Onu incitmeyin he mi!